3. Hukuk Dairesi 2017/15063 E. , 2017/18288 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki haksız ve yersiz ödemeden doğan alacak davasının yerel mahkemece yapılan yargılaması neticesinde davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, yardımcı hizmetler sınıfında görev yapan davalıya 2009, 2010 ve 2011 yıllarında fazla ve yersiz olarak ek gösterge ödemesi yapıldığını ileri sürerek, gecikme zammı ile birlikte toplam 3.148,46 TL kamu alacağının işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; yapılan yargılama neticesinde 22.12.1973 gün 1968/8 E.-1993/14 K. sayılı Danıştay İçtihadı Birleştirme Kararına göre son ödeme tarihinden itibaren 90 günlük sürenin geçtiği, bu nedenle geri isteme talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 08.10.2015 tarih ve 2014/19431 E. 2015/15415 K. sayılı ilamıyla; "....Somut olayda, hatalı (fazladan) ödeme iddiasıyla açılmış bir alacak davası sözkonusudur. Danıştay İçtihadı Birleştirme Kararı, şart tasarruf işlemlerine ilişkin olduğundan somut olayda uygulama alanı yoktur. Davacı idare alacağını BK. 66. maddesi gereği haksız iktisap kuralları gereği dava edebilir....
Sonuç olarak, mahkemece öncelikle süresi içinde zamanaşımı definde bulunan davalılar yönünden, dava açmaya yetkili makamın iddia edilen hatalı ödemeyi öğrendiği tarih tam olarak belirlenmeli ve buna göre BK. 66.maddeye göre 1 yıllık zamanaşımı süresi geçmiş ise davanın zamanaşımı yönünden reddi, zamanaşımı süresi geçmemiş ise, davanın esasına girerek, konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak, davalılara yapılan ödemelerin uygun olup olmadığı hatalı olarak fazla ödeme yapılıp yapılmadığı tam olarak tesbit edilerek sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece yeniden yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulü ile 3.148,46 TL"nin ödeme tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı kuruma verilmesine karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davalıya hatalı ve yersiz ödenen miktarın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun konuya ilişkin 61 vd. maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.
Sebepsiz zenginleşme, bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının alacağı hesaplanırken, davalıya yapılan her bir haksız ve yersiz ödemeye yönelik olarak ödeme tarihlerinden dava tarihine kadar olan süre için gecikme zammı hesaplanmış, bu şekilde tespit edilen miktarlara daha sonra, her bir haksız ve yersiz ödeme tarihi ile dava tarihi arasındaki dönem için ayrıca işlemiş faiz hesabı yapılmak suretiyle, haksız ve yersiz ödenen miktar 2.155,12 TL, gecikme zammı 572,74 TL ve işlemiş faiz 823,62 TL olmak üzere toplam 3.551,48 TL alacak tespit edilmiş, mahkemece taleple bağlı kalınarak 3.148,46 TL"nın ödeme tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. TBK"nun 121. maddesinde belirtilen faize faiz işletme yasağına aykırı şekilde düzenlenmiş olan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
3-Diğer taraftan, sebepsiz zenginleşmeden doğan bir alacağa faiz yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp, borçlunun yani sebepsiz zenginleşenin bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. TBK 117/1 maddesi anlamında temerrüt yok ise borçlunun dava tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilmek suretiyle faiz yönünden bir karar verilmelidir.
Somut olayda, mahkemece hükmedilen alacağın ödeme tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili yönünde hüküm kurulmuş ise de davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece davalıya yapılan haksız ve yersiz ödeme miktarı belirlenerek ve belirlenen bu miktarın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili yönünde hüküm tesis edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.