Esas No: 2021/10488
Karar No: 2022/3568
Karar Tarihi: 28.02.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/10488 Esas 2022/3568 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/10488 E. , 2022/3568 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkim davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvurunun kabulüne dair karara karşı davalı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 29/09/2020 tarih 2020/İHK-18802 sayılı davalı vekilinin itirazının reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; 27/08/2018 tarihinde müvekkilinin içinde yolcu olarak bulunduğu aracın tek taraflı trafik kazası yapması sonucu yaralandığını ve malul kaldığını, sigorta şirketine başvurulduğunu ancak sigorta şirketince zararın tazmini için ödeme yapılmadığını iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 45.-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 45.-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 10.-TL geçici bakıcı gideri olmak üzere toplam 100.-TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
Sigorta Uyuşmalık Hakem Heyeti tarafından, talebin kabulü ile 57.728,15 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 6.315,96 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 3.206,25 TL geçici sakıcı gideri olmak üzere 67.250,36 TL tazminatın 02/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir.
Sigorta İtiraz Hakem Heyeti tarafından, davalının itirazlarının reddine dair verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Bilindiği üzere Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hüküm bulunması gerektiği açıktır.
İtiraz Hakem Heyetince kararın gerekçe kısmında başvuran davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Avukatlık Asgari ücret tarifesine göre belirlenen vekalet ücretinin 1/5’ i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tam nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından davalı ... şirketinin bu yöndeki itirazının kabulü ile hakem kararının bu kısmının düzeltilmesine karar verilmiş ancak kararın hüküm kısmında bu gerekçenin aksine davalı ... şirketinin yapmış olduğu itirazların reddine şeklinde hüküm kurulmuştur. İtiraz Hakem Heyetinin davacı lehine takdir edilecek vekalet ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen rakamın 1/5’ i olması gerektiği gerekçe kısmında belirtilmiş iken hüküm kısmında bu gerekçeye uygun olarak vekalet ücreti belirlemek yerine davalı vekilinin itirazlarının reddine karar verilmesi çelişki oluşturmaktadır.
Bu durumda, İtiraz Hakem Heyetince; yukarıda açıklanan yasa hükümlerine ve içtihada uygun şekilde; hüküm çelişkisi içermeyen kendi içinde tutarlı, maddi olaya ve talebe uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekirken, Anayasa ile 6100 sayılı HMK'nın 297 ve 298. maddelerine aykırı şekilde, hükümde çelişki ve infazda tereddüt yaratacak şekilde karar yazılması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
2-Kabule göre, haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik'i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik'i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda, davacının maluliyet oranının belirlenmesi açısından düzenlenen ve Hakem Heyetince hükme esas alınan Sağlık Bakanlığı Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığından alınan 07/10/2019 tarihli raporunun Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiği anlaşılmaktadır. Kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan yönetmelik ise 30/03/2013 tarihli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandıması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliktir. Bu durumda kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan yönetmeliğe göre hazırlanmış maluliyet raporu ile karar verilmesi gerekirken kaza tarihinde yürürlükte olmayan yönetmeliğe göre hazırlanmış maluliyet raporunun kararda esas alınması hatalıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 28/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.