Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/16206
Karar No: 2022/3554
Karar Tarihi: 28.02.2022

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/16206 Esas 2022/3554 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2021/16206 E.  ,  2022/3554 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 02.02.2022 Salı günü davacı vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ... geldiler, diğer davalı adına gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan tarafların vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili; davalı ... ve ... Petrol Nak.Gıda.San.ve Tic.Ltd.Şti.’nin davacı bankaya genel kredi sözleşmesi sebebi ile borçlu olup iş bu borç sebebi ile ... İcra Müdürlüğü’nün 2018/22555 E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, akabinde borçlu ... ve ... Petrol Nak.Gıda.San.ve Tic.Ltd.Şti.’nin pasif malvarlığı araştırmasına gidilmesi sonucunda tapu kaydı bulunan; dava konusu edilen çok sayıda taşınmazını devrettiğini, davalı şirket ve borçlu ...'nın uzun yıllardır ticaret işiyle uğraştığını, yüzlerce işçisi olan büyük bir ticaret hacmine sahip olduğunu, böylesi tanınmış ve malvarlığı olan bir şirketin kısa tarih aralığında mülkiyetindeki bütün taşınmazları devretmiş olmasının muvazaalı işlem yapma iradesiyle hareket ettiğinin açık göstergesi olduğunu, borçlunun taşınmazlarının çoğunu akrabalarına bedelsiz olarak devrettiğini, taşınmazları devralan şahısların sosyo ekonomik olarak da taşınmazları devralacak kudrete sahip olmadıklarını, ayrıca söz konusu taşınmazların tamamının rayicinin çok altında bir değerle devredildiklerini, davalının mal kaçırma gayesiyle hareket ettiğinin açık olduğunu belirterek söz konusu taşınmazlar üzerinde muhtelif tarihlerdeki tasarrufların iptali ile lehlerine cebri haciz ve satış yetkisi tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece davalı borçlu tarafından farklı kişilere devredilen her bir taşınmaz için açılan davaların ayrılmasına karar verilmiştir.
    Davalı ... vekili; müvekkilinin dava konusu ... ili, ... İlçesi, ... Mah., 2185 parsel, A Blok 7 7. Kat 16 nolu ve 8. Kat 17 mesken niteliğindeki taşınmazları 370.000TL bedelle satın aldığını, taşınmazın bedelinin davalının ... Şubesinde bulunan hesabına 07/05/2018 tarihinde 100.000TL, 09/05/2018 tarihinde ...'daki hesabına 230.500TL ve ... ... şubesindeki hesabına 39.500,00TL olmak üzere toplam 370.000,00TL havale edilmesi suretiyle ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... vekili; taşınmazların satış bedelinin banka havalesi ile gerçekleştiğini, ... ile ... arasında herhangi bir akrabalık veya iş ilişkisinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazların 11/05/2018 tarihinde gerçek değerine yakın bir bedelle diğer davalı ...'a devredildiği, ...’ın ekonomik durumunun taşınmazı almaya elverişli olduğu, taraflar arasında herhangi bir akrabalığın veya iş ilişkisinin bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    Adana Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    İİK'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    Somut olayda, mahkemece dava konusu taşınmazların 11/05/2018 tarihinde gerçek değerine yakın bir bedelle diğer davalı ...'a devredildiği, ...’ın ekonomik durumunun taşınmazı almaya elverişli olduğu, taraflar arasında herhangi bir akrabalığın veya iş ilişkisinin bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
    Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre, dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasında bir bedel farkı bulunmadığı sabit olmuştur. Borçlu ile davalı 3.kişi arasında bir akrabalık bağı olduğu da ispatlanmamıştır. Ancak; davalı borçlu ...’ya ait olan ... Petrol Nak.Gıda.San.ve Tic.Ltd.Şti.’nin ticari defterlerine göre; 01/01/2017 ile 31/12/2017 tarihleri arasında ve 01/01/2018 ile 31/03/2018 tarihleri arasında davalı ... ile ticari ilişkilerinin olduğu, yapılan kolluk araştırmasına göre ise; davalı borçlu
    ... ile davalı 3.kişi ...’ın ailelerinin 1970li yıllardan bu yana petrol istasyonlarının olduğu, aralarında ticari ilişkileri bulunduğundan tanışık olduklarının tespit edildiği anlaşılmıştır.
    Bu durumda mahkemece, davalı 3.kişi ...’ın İİK’nun 280/1.maddesi kapsamında davalı borçlu ...’nın mali durumunu ve alacaklılarını ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olup olmadığının değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyize konu yerel mahkeme kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA; HMK 373/1 maddesi gereğince istinaf mahkemesinin esastan red kararının kaldırılarak dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 3.815,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 28/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi