Esas No: 2021/24661
Karar No: 2022/3349
Karar Tarihi: 24.02.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/24661 Esas 2022/3349 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/24661 E. , 2022/3349 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davalı şirkete Trafik Poliçesi ile sigortalı araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybederek takla atması sonucu meydana gelen kazada, araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını,sürekli işgöremezlik maddi zararının, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL'lik kısmının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilleri, davacının müterafik kusurunun tazminattan düşülmesi gerektiğini, hatır taşıması nedeniyle zarar miktarında indirim yapılmasını, davacı yanın ancak yasal faiz talep edebileceğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davanın kabulü ile 268.000,00 TL'nin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine 17. Hukuk Dairesi’nin 16/09/2019 gün, 2016/18126 Esas ve 2019/8079 Karar sayılı ilamı ile yalnızca davalı vekilinin temyiz itirazları incelenerek; “...sair temyiz itirazları reddedilerek, mahkemece davalının müterafik kusur ve hatır taşıması savunmaları üzerinde durularak ve tarafların delilleri toplanarak tazminattan indirim yapılması gerekip gerekmediği hususu karar yerinde tartışılıp değerlendirilerek, kabul edilmesi halinde hatır taşıması ve müterafık kusur için ayrı ayrı %20 oranında indirim yapılması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle kararın davalı yararına bozulduğu, bu ilama karşı davacı vekili yargılamaya başlanmadan önce; taraflarınca kararın temyiz edildiği hususunun gözden kaçırıldığı, davalı lehine usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği yönünde dilekçe sunulduğu ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına ilişkin ara karardan rücu edilerek; davacının temyiz itirazlarının incelenmemesinin maddi hata olduğu düşünülerek, dosyanın gereğinin takdiri hususunda değerlendirme yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Usuli kazanılmış hak kurumu, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
1086 sayılı HUMK'nun yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09/05/1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesinin usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay'ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak doğmuştur.
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 10/02/1998 tarih, 1987/2-520 esas ve 1988/89 karar sayılı ilâmında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmakta ve bazı istisnaları bulunmaktadır.
Bu istisnalar kısaca şu başlıklarda özetlenebilir.
a) Mahkemenin görevi ile ilgili usulî kazanılmış haktan sözedilemez.
b) Yargıtay'ın bozma kararından sonra yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı'nın çıkarılmış olması da usul kazanılmış hakkın istisnasıdır.
c) Karar henüz kesinleşmeden geçmişe etkili olarak çıkarılan bir kanun hükmü de usulî kazanılmış hakkın istisnasını oluşturur.
d) Bir kanun hükmü Anayasa Mahkemesince iptâl edilirse iptâl edilen kanun hükmü usulî kazanılmış hakka aykırı olsa bile uygulanacak öncelik usulî kazanılmış hakta değil Anayasa Mahkemesinin iptâl kararında olacaktır.
e) Usulî kazanılmış hakkın bir diğer istisnası ise kesin hükümdür. Bozmadan sonra usulî kazanılmış hak ile kesin hüküm çelişiyorsa öncelik usulî kazanılmış hak da değil, kamu düzeninden sayılan ve dava şartı olarak re'sen nazara alınması gereken kesin hükümdedir.
f) Kamu düzenine aykırılıkta usulî kazanılmış hakkın istisnalarından bir diğeridir.
g) Nihayet, son olarak; Yargıtayın kararı her türlü yorumun, hukuki değerlendirme veya delil takdiri dışında, açıkça ve tartışmasız şekilde başka bir şekilde yorumlanamayacak açıklıkta maddi hataya dayalı ise ve onunla sıkı sıkıya bağlı olduğu halde de usulî kazanılmış hak ilkesi uygulanmayacaktır. Yargıtay tarafından dosya kapsamına uygun olmayacak şekilde açık ve tartışmasız bir maddi hatanın yapılması halinde bu hata usulî kazanılmış hak oluşturmayacaktır.
Dosyanın incelenmesinde; 17. Hukuk Dairesi'nin 16/09/2019 gün, 2016/18126 Esas ve 2019/8079 Karar sayılı ilamı ile yalnızca davalı vekilinin temyiz itirazları incelenerek karar davalı yararına bozulmuş ise de, az yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda; davacının temyiz itirazlarının incelenmemesinin maddi hataya dayalı olduğu anlaşıldığından davacının temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle, 17. Hukuk Dairesi’nin 16/09/2019 gün, 2016/18126 Esas ve 2019/8079 Karar sayılı bozma ilamının 1. bendine "Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre..” ifadesinden sonra gelmek üzere “...davacı vekilinin tüm ve” ifadelerinin eklenmesi suretiyle Daire ilamının düzeltilmesine, 24/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.