Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/15336
Karar No: 2022/3313
Karar Tarihi: 24.02.2022

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/15336 Esas 2022/3313 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2021/15336 E.  ,  2022/3313 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı ... AŞ vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 22.02.2022 Çarşamba günü davacılar vekili Av. ... ile davalı ... AŞ vekili Av. ... geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili ile davalı ... AŞ vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Asıl davada davacılar vekili, 08/07/2012 tarihinde davacılardan ... ve ...’ın oğlu diğer davacının kardeşi ...’ün yolculuk ettiği davalıların sürücü, işleten ve trafik sigortacısı olduğu aracın karıştığı çift taraflı kazada vefat ettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile baba ... ile anne ... için 1.000,00'er TL maddi, 40.000,00'er TL manevi, kardeş ... için 500,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı ... şirketinin sadece maddi tazminattan sorumlu olmak kaydıyla) tahsilini istemiş; 10.02.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini davacı ... için 25.763,00 TL, davacı ... için 27.211,00 TL, davacı ... için 1.156,00 TL olarak artırmıştır.
    Birleşen davada davacılar ... ve ... vekili, asıl davaya konu kaza sonucu davacıların çocuğu olan ... öldüğünü, davacılarla ilgili destekten yoksun kalma zararının bir bölümünün asıl dava ile hüküm altına alındığını, fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttukları ilk davadan sonra asgari ücret değişikliği nedeni ile zarar miktarında artma olduğunu belirterek her bir davacı için 500,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL destekten yoksun kalma zararının kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı ... şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş; 06.02.2020 tarihli bedel artırım dilekçesi ile taleplerini anne yönünden 45.336,00 TL’ye, baba yönünden 42.692,00 TL’ye yükseltmiştir.
    Asıl davada davalı ... vekili, olayda hatır taşımacılığı söz konusu olduğunu, desteğin müterafik kusurunun bulunduğunu bu nedenlerle hükmedilecek tazminattan indirim yapılması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Asıl davada davalı ... vekili, ölenin desteklik durumunun ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Asıl davada davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
    Birleşen davada davalı ... vekili, dava açılmadan önce kendilerine başvuru dava şartı olduğu halde başvuru yapılmadan dava açıldığını, bozma kararı dikkate alınarak kazanılmış hakların ihlal edilmemesi gerektiğini, sorumluluklarının kusur oranında poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacıların ölenin kendilerinin eylemli desteği olduğunu kanıtlamaları gerektiğini, ölenin hatır için taşındığını, tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, SGK tarafından yapılan ödeme var ise zararın belirlenmesinde bunun da dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Yapılan yargılama sonucu; davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm, davalı ... vekili temyizi üzerine Dairemizin 28.06.2018 gün ve 2015/10981 E. 2018/6496 K. sayılı ilamı ile hatır taşıması savunmasının tartışılmamış, müterafik kusur indiriminin yapılmamış olması, davalı ... şirketinin manevi tazminattan sorumlu olmadığı halde tüm harçlardan sorumlu tutulması hatalı bulunmuş ve bu nedenler ile bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada; asıl davada davacı ...’nin maddi tazminat kabul kararı davalı ... yönünden miktar itibari ile kesin olduğundan karar verilmesine yer olmadığına, asıl davada davacıların destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin kabulü yönünden olan kararı davalı gerçek kişiler temyiz etmediğinden onlar yönünden maddi tazminat kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, asıl davadaki manevi tazminata dair hüküm bozmayla kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, asıl davada destekten yoksun kalma tazminat talebinin kısmen kabulü ile davacı ... için 17.128,32 TL'nin, davacı ... için 18.055,04 TL'nin 05/10/2012 dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı ... şirketinden alınıp adı geçen davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemlerinin saklı tutulmasına, birleşen davada davacı ... için 42.692,00 TL'nin, davacı ... için 45.336,00 TL'nin 05/10/2012 dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı ... şirketinden alınıp adı geçen davacılara ödenmesine karar verilmiş; hüküm, asıl/birleşen davada davalı ...Ş vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-) Asıl dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle, ölenin yakınlarının, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 45/2. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 53/3.) maddesi gereği, destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine; birleşen dava ise, ilk davadan sonra asgari ücret değişikliği nedeni ile zarar miktarında artma olduğu iddiası ile destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
    Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-ı maddesinde aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte (derdest) olmaması dava şartları arasında düzenlenmiştir. Derdestlik; dava açılmasının usul hukuku bakımından ortaya çıkardığı sonuçlardan biridir. Aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce bir dava açılmış ve bu dava görülmekte ise, aynı konunun yeni bir dava konusu yapılması mümkün değildir. Çünkü; aynı konuda iki dava açılmasında davacının korunmaya layık bir menfaati yoktur. Daha önce HUMK m.187/4'de bir ilk itiraz olarak nitelenen bu husus HMK m. 114/1-ı hükmü ile dava şartı haline getirilmiştir.
    Somut olayda, davacı tarafından, daha evvel Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/636 E. 2015/193 K. Sayılı dosyasında(ilk bozmaya konu asıl dosya), aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak davanın açıldığı; davanın kısmen kabul edildiği, Dairemizin 28.06.2018 gün ve 2015/10981 E. 2018/6496 K. sayılı ilamı ile yerel mahkeme kararı bozulmuş, bozma sonrası 2018/702 E. ve 2020/276 K. sayılı dosya ile yapılan yargılama neticesinde de bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, anılan karar asıl/birleşen davada davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiş olup henüz kesinleşmemiştir. O halde mahkemece, daha önceden açılmış ve halen görülmekte (derdest) bir dava bulunduğundan birleşen Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/393 E. 2019/594 K. sayılı davanın dava şartı yokluğundan reddi gerekirken yazılı şekilde esasa girilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
    2-) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istkirar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
    Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK)
    Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyulması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
    Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa'nın 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
    Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
    Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
    Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
    Önceki (asıl) dosyada verilen kararı davacı tarafın temyiz etmediği ve davalı ... yararına bozulması ile davalı ... yararına usuli kazanılmış hakkın doğduğu, önceki karar ile takdir edilen maddi tazminat miktarının aşılamayacağı ortadadır. Mahkemece dairemiz bozma kararına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonunda asıl davada %20’şer oranda müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi uygulanarak davacı ... yararına 18.055,04 TL, davacı ... yararına 17.128,32 TL maddi tazminata karar verildiği görülmektedir. Mahkemenin, karar bozulduğu için ilk ( asıl ) davada yeniden verilecek karada davalı ... yönünden kazanılmış hakların ihlal edilmemesi gerektiğine dair tespitleri ve bu gerekçe ile uyumlu hükmettiği tazminat miktarı isabetlidir. Yine, mahkemenin, ilk kararın sadece asıl davada davalılarından sigorta şirketi tarafından temyiz edilmiş olup gerçek kişi davalılar temyiz yoluna başvurmadığı için asıl davada davacı ... için 26.763,00 TL, davacı ... için 28.211,00 TL ve davacı ... için 1.656,00 TL destekten yoksun kalma zararının davalı gerçek kişilerden tahsiline ilişkin hüküm bölümü davalı gerçek kişilerin temyiz yoluna gitmemiş olmaları nedeni ile davalılar ... ve ... yönünden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair kurduğu hüküm de yerinde bulunmuştur. Ne var ki, mahkemece bozma öncesi tüm davalılar adına müşterek müteselsil hüküm kurulmuşken bozma sonrası asıl dava için yalnızca davalı ... aleyhine hüküm tahsis edilmiş olup tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde asıl davada davacı ... yararına 18.055,04 TL, davacı ... yararına 17.128,32 TL maddi tazminata yönelik müşterek ve müteselsil sorumluluk çerçevesinde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bu husus bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle asıl/birleşen davada davalı ...Ş vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 3.815,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunun davalı ... AŞ'ye verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 24/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi