3. Hukuk Dairesi 2013/3568 E. , 2013/4545 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Dava dilekçesinde 18.353,12 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının... Sanayi A.Ş Genel Müdürlüğü"nde görev yapmakta iken .... İl Müdürlüğü"ne atandığını, burada 18.05.2005 günü göreve başlayan davalıya 3 yıl süreyle ödenmesi gereken şahsa bağlı hakların sehven Nisan 2011"e kadar ödendiğinin tespit edildiğini, sehven ödenenin rızaen iadesi için davalıya ihtarname gönderildiğini; davalının ihtarnameye rağmen geri ödeme yapmadığını iddia ederek; Haziran/2008-Nisan/2011 arasında davalıya ödenen toplam 18.353,12 TL"nin yasal faizleri ile birlikte davalıdan tahsilini vekaleten talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın idari yargının görev alanına girdiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, Danıştay İçtihatı Birleştirme Kurulu kararı ile belirlenen ilkeler uyarınca idari dava açma süresinden sonra yapılan ödemenin geri istenmesinde isabet bulunmadığını, davalının idareyi yanıltıcı bir işlem ve beyanının bulunmadığını, iyiniyetli davalıdan ödenenin iadesinin istenmesinin yersiz olduğunu belirterek davanın reddini vekaleten savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Dava; sehven ödendiği iddia edilen ücretin istirdatı talebine ilişkindir.
HMK"nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca hakim; çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakim, kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurur. Bu nedenle, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip olması, başka bir deyişle o konuda uzmanlaşmış olması gerekir.
Somut olayda, hükme esas alınan rapor, avukat bilirkişi tarafından hazırlanmıştır. Ancak avukat bilirkişi bu konuda uzman ve ehil bulunmadığından, bu kişinin verdiği rapor esas alınarak, hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
Diğer taraftan raporda; davalıya fazla ödeme yapıldığı belirtilmiş ancak fazla ödendiği belirtilen 18.353,12 TL rakamına nasıl ulaşıldığı açıklamamış, raporda hesaplamaya yer verilmemiştir. Oysa ki; bilirkişi raporunda; davaya konu edilen dönemler arasında davalıya "ödemesi gereken" ücretle, "ödenen" ücretin ay ay tablo halinde ayrı ayrı gösterilmesi gerekirdi. Bu nedenle bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve elverişli görülmemiştir.
Mahkemece bu yönler gözeltilmeksizin; konusunda uzman olmayan bilirkişi tarafından hazırlanan yetersiz bilirkişi raporuna göre eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş, özelleştirilen kurumlardan atananlara ödenecek ücretler konusunda uzmanlığı bulunan hesap bilirkişisinden; uygulamayı ve somut olayı tam olarak yansıtan, hesaplama içeren, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alıp; hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm kurmak olmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.