8. Hukuk Dairesi 2012/2297 E. , 2012/9435 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... ve dahili davalı ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 26.07.2011 gün ve 229/263 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... dava dilekçesinde, annesi ...’dan gelen taşınmazın ölümünden sonra miras yolu ile iktisap ettiğini, ancak, kadastro çalışmaları sırasında yanlışlıkla ...’a ait 144 ada 193 sayılı parsel ile birlikte tespit ve tescil edildiğini, 2000 m2’sinin kendisine ait olduğunu açıklayarak parselin tapu kaydının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... cevap dilekçesinde, iddianın doğru olmadığını, taşınmazın kendisi ile kardeşi ...’ya ait olduğunu ve davayı kabul etmediğini bildirmiş, 09.08.2010 tarihli keşifte ise, 144 ada 193 sayılı parselin yaklaşık 4 dekarlık kısmının davacıya ait olduğunu, başlangıçta davacının nereyi istediğini bilmediği için davayı kabul etmediğini, davacı tarafından gösterilen yerin kendisine ait olduğunu bu nedenle davayı kabul ettiğini ifade etmiş ve beyanı okunup imzası alınmıştır.
09.08.2010 tarihinde yapılan keşifte, davaya dahil edilen ... beyanında, 144 ada 193 sayılı parselin yaklaşık 4 dekarlık kısmının davacıya ait olduğunu, başlangıçta davacının nereyi istediğini bilmediğini bu nedenle davayı kabul etmediğini, davacının gösterdiği yerin kendisine ait olduğunu bu nedenle davayı kabul ettiğini açıklamış beyanı okunup imzası alınmıştır.
Mahkemece, teknik bilirkişinin 09.08.2010 tarihli raporunda; 144 ada 193 sayılı parsel içerisinde A harfiyle belirtilen 3955,23 m2 yüzölçümlü yer bakımından tapu kaydının iptali ile bu yerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro öncesi kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi uyarınca açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, kazanma koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davacının aktif dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığı üzerinde durulmadığı gibi parselin paylı mülkiyete tabi bulunduğu, diğer paydaş ..."ya karşı açılmış bir dava ve istek olmadığı halde, bu paydaşın ara kararıyla davaya dahil edilmesi suretiyle davanın yürütülmesi biçiminde gerçekleşen görüşüne katılmak mümkün değildir.
144 ada 193 sayılı parsel, 1998 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında ½"şer pay ile ve tarla niteliğiyle Hasan kızı ... ve Melek Sarıkaya adlarına tespit ve tescil edilmiş olup, kadastro tutanağının 01.02.2002 tarihinde kesinleşmesi ile adlarına tapu kaydı oluşmuştur.
Dava, harç yatırmak suretiyle 30.10.2009 tarihinde açıldığına göre 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. fıkrasında öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre henüz dolmamıştır. Davacı dava dilekçesinde, taşınmazın annesinden kaldığını açıklamış intikal şekli konusunda bir beyanda bulunmamıştır. Keşifte dinlenen yerel bilirkişilerde, dava konusu yerin davacının annesi ...’den kaldığını, öldükten sonra taşınmazın davacıya geçtiğini açıklamışlar, paylaşım konusunda herhangi bir beyanda bulunmamışlardır. Davacının annesinin dosyadaki bilgilere göre öldüğü anlaşıldığından, öncelikle veraset belgesinin alınması için davacı tarafa süre ve imkan tanınması, annesi ...’nin ölümünden sonra yapılan paylaşım, bağış, satış ya da miras payının devri yoluyla dava konusu yer davacıya kalmış veya davacı tek mirasçı ise, davanın bulunduğu bu hali ile yürütülmesi ve aşağıda belirtilecek eksikliklerin yerine getirilmesi gerekmektedir.
Muris ...’nin ölümü ile terekesi TMK.nun 701 ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğundan taşınmaz paylaşım, bağış, satış ve miras payının devri yolu ile davacıya intikal etmemiş ve davacı tek mirasçı değil ise, tereke dahil bir taşınmaz için bir veya birkaç mirasçının tek başına üçüncü kişilere karşı aktif dava açma sıfat ve hukuki ehliyeti bulunmadığından davanın bu gerekçeyle reddine karar verilmesi düşünülmelidir. Tapu iptali ve tescil davalarında dava kayıt maliklerine, kayıt maliki ölmüş ise, mirasçılarına karşı açılır. Taşınmaz paylı mülkiyet biçiminde davalı ... ile davaya dahil edilen ... adına tapuda kayıtlı bulunmaktadır. Paylı mülkiyet de her pay birbirinden bağımsız olarak dava konusu olabildiğinden Gülsüm’e karşı açılan davaya diğer paydaş ...’nın davaya dahil edilmesi suretiyle taraf teşkilinin sağlanması olanaklı değildir. Bu nedenle ...’ya karşı harç yatırmak suretiyle yöntemine uygun bir biçimde açılmış bir dava ve istek bulunmadığı halde ...’nın payı yönünden de iptal ve tescile karar verilmesi anılan ilkeye aykırı düşmektedir. ...’ya karşı açılabilecek bağımsız bir davanın bu dava dosyası ile birleştirilmek suretiyle iki davanın birlikte görülmesi olanağı her zaman bulunmaktadır. Çünkü, paydaşlar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmayıp, ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusudur. Kabule göre tespit bilirkişilerinin mahkemece kendiliğinden dinlenmeleride HUMK.nun 74. (HMK.nun 26) maddesine aykırıdır.
Davalılar vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 147,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine
19.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi