Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/6995
Karar No: 2014/1174

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/6995 Esas 2014/1174 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2013/6995 E.  ,  2014/1174 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede, 1977 yılında yapılan kadastro sırasında ... Köyü, 2275 parsel sayılı 1800,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 1937 tarih ve 23 tahrir numaralı vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle okaliptüslük niteliğiyle dava dışı ... adına tesbit ve tapuya tescil edilmiş, daha sonra satış yoluyla davalı ...’a geçmiştir.
    Davacı ... Yönetimi 26/03/2002 havale tarihli dilekçesiyle; dava konusu 2275 parselin bir kısmının kesinleşen orman tahdidi sınırları içinde kaldığını iddia ederek, taşınmazın tahdit içinde kalan bölümünün tapu kaydını iptali ve bu bölümün orman vasfıyla tapuya kayıt ve tescili ile müdahalenin önlenmesi istemleriyle dava açmıştır.
    Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu ... Köyü, 2275 parsel sayılı taşınmazın 05/11/2004 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi gösterilen 1766,11 m²"lik bölümünün tapu kaydının iptali ile bu bölümün orman niteliğiyle Hazine adına tesciline ve bu bölüme yönelik davalının müdahalesinin önlenmesine karar verilmiş; davacı ... Yönetimi ile davalı gerçek kişi vekillerinin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 04.01.2006 tarih ve 2005/11186 - 2006/214 sayılı kararı ile hüküm onanmış, davalı ... vekilinin karar düzeltme istemi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10.11.2006 tarih ve 2006/13395 - 2006/15042 sayılı kararı ile karar düzeltme isteminin kabulü ile onama kararının kaldırılmasına ve hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu parselin 05.11.2004 tarihli bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 1766.11 m² yüzölçümündeki bölümünün orman sınırları içinde olduğu belirtilmişse de, bilirkişi raporuna eklenen krokide, çekişmeli taşınmazın 3116 sayılı Kanuna göre yapılan tahdit haritasındaki konumu açıklanmamış, daha sonra yapılan çalışmalarda çekişmeli taşınmazla ilgili ne gibi işlem yapıldığı hususlarında ve orman kadastro tutanaklarındaki tarifler ile ölçü değerlerinin zemine ne şekilde uygulandığı yolunda Yargıtay denetimine açık olacak biçimde bilgi verilmediği belirtilerek, usûlüne uygun tahdit uygulaması yapılarak, çekişmeli taşınmazın ilk orman kadastrosu sırasında mı, aplikasyon sırasında mı, yoksa herhangi bir nedenle ilk orman kadastrosunda orman sınırı dışında kalmış ormanların kadastrosu için verilen yetkiye dayanılarak mı orman sınırı içine alındığı kesin olarak belirlenerek, çevre parsellerle birlikte orijinal renkli memleket haritası örneği üzerinde konumu gösterilmek suretiyle rapora ekletilmeli, taşınmazın orman kadastrosuna göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı ve orman kadastro komisyonlarının, 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmelik çerçevesinde kendilerine verilen işlerle sınırlı olarak çalışmalarını yapacağı ve kendilerine verilmeyen işlerde yetki aşımı suretiyle çalışma yapamayacağı gözetilerek, 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen ilk orman kadastrosunda çekişmeli taşınmazın orman sınırı dışında bırakıldığı, ancak daha sonra yapılan çalışmada ise, orman kadastro komisyonunun yetkisi olmadığı halde, orman sınırı içine alındığı saptandığı taktirde, Orman Yönetiminin davasının reddine karar verilmesi] gereğine değinilmiştir.
    - 2 -
    Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, 14.03.2009 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5841 sayılı Kanunun 2. maddesiyle yapılan değişiklik uyarınca 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin dava tarihi itibariyle dolduğu gerekçesi davanın reddine karar verilmiş; davacı ... Yönetimi vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23.02.2012 tarih ve 2011/11669 - 2012/2543 sayılı kararı ile hüküm ikinci kez bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “5841 sayılı Kanunun 2. maddesiyle 3402 sayılı Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen üçüncü tümcesinde yer alan “İddia ve taşınmazın niteliğine…” ibaresi ile geçici 10. maddesi Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 gün ve 2009/31-2011/77 sayılı kararıyla iptal edilmiş ve gerekçeli karar 23 Temmuz 2011 gün 28003 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği, gerek 766 sayılı Kanunun 31/2. maddesi ve gerekse 3402 sayılı Kanunun 12/3 maddesinde özel mülkiyete konu olamayacak, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler hakkında açılacak davaların 10 yıllık hak düşürücü süreye tâbi olup olmadığı konusunda açık bir hüküm bulunmamakta ve bu maddeler özel şahıslar ile Hazine arasında bir ayrım içermemekteyse de, “Kamu Malı” iddiasıyla açılacak davalarda 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı konusundaki Yargıtay kararları yerleşik içtihat halini aldığı ve Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesinde de kamu mallarında 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı belirtildiği ifade edilerek mahkemece işin esasına girilerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı”na değinilmiştir.
    Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne ve dava konusu ... Köyü, 2275 parsel sayılı taşınmazın 22/06/2010 havale tarihli bilirkişi kurulu raporuna ekli krokide (A) harfiyle gösterilen 174,32 m² yüzölçümündeki bölümünün tapu kaydının iptali ile bu bölümün 2275 sayılı parselden ifrazı ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline ve davalının bu bölüme yönelik müdahalesinin önlenmesine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman tahdidi içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil ile müdahalenin önlenmesi istemlerine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanuna göre yapılan ve 05.05.1948 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 21.05.1986 ve 01.02.1989 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulamaları vardır.
    Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak, üç kişilik uzman orman bilirkişi kurulu tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada, çekişmeli 2275 parsel sayılı taşınmazın temyize konu olan ve bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfiyle gösterilen 1769,90 m² yüzölçümündeki bölümünün 3116 sayılı Kanuna göre yapılan ve 05.05.1948 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman tahdidi dışında kalan yerlerden olduğu ve aplikasyonla kesinleşmiş orman sınırlarının değiştirilemeyeceği, kesinleşmiş orman sınırları değiştirilerek yapılan aplikasyon ve bu işlem sonucunda düzenlenen tahdit haritasının hukuken geçerliliği söz konusu olamayacağına göre, davacı ... Yönetimi vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine 27/01/2014 günü oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi