Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/6188
Karar No: 2009/8293
Karar Tarihi: 13.7.2009

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/6188 Esas 2009/8293 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Mahkeme, bir taşınmazın tapulu olup olmadığı konusunda bir dava görüşmüştür. Davacı, taşınmazın Hazine'ye ait olduğunu iddia etmiş ve tescil iptali istemiş, ancak mahkeme davanın reddine karar vermiştir. Hüküm, davacı ve müdahil tarafından temyiz edilmiş ve Yargıtay tarafından incelenmiştir. Yargıtay, taşınmazların Sakarya Nehri'nin yatağını terk ederek oluştuğunu ve Devletin mülkiyetinde olduğunu belirtmiştir. Ancak daha önce yapılan kadastro çalışmalarında bu taşınmazların muterizler adına tescil edildiği görülüyor. Sonuç olarak, taşınmazların mülkiyeti hakkında yasal sınırlamalar bulunsa da, imar ve ihya ile iktisap koşullarının gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır. Kararın gerekçesi, 4721 Sayılı TMK'nun 708. ve 743 Sayılı TMK'nun 636. maddeleri ile açıklanmıştır.
4721 Sayılı TMK'nun 708. maddesi, \"Birikme, dolma, toprak kayması veya kamuya ait suların yatağında ya da seviyesinde değişme gibi sebeplerle sahipsiz yerlerde yeniden oluşan yararlanmaya elverişli arazi Devlete ait olur\" hükmünü içermektedir. Maddeye göre, Devlet bu araziyi kamusal bir sakınca bulunmadığı takdirde öncelikle arazisi kayba uğrayana veya bitişik
1. Hukuk Dairesi         2009/6188 E.  ,  2009/8293 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : PAMUKOVA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 07/06/2007
    NUMARASI : 2005/259-2007/85

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, çekişme konusu 36/1277 parsel sayılı taşınmazın tapulama çalışmaları sırasında hazine adına tespit edildiğini, itiraz üzerine komisyonca davalılar adına tesbit ve tescile karar verildiğini, anılan parselin Sakarya nehrinin terki olduğunu ileri sürerek, iptal ve tescil isteminde bulunmuştur.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı ve D.S.İ vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

    Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı ve müdahil tarafından temyiz edilmiştir.
    Getirtilen tespit tutanakları ve komisyon kararından, 1970 yılındaki kadastro çalışmasında 1276 ve 1277 sayılı ana kadastral parsellerin Sakarya Nehri metrukatı olarak “ham toprak” vasfıyla Hazine adına tespit edildikleri ; sonrasında zilyetliğe, vergi ve tapu kayıtlarına dayanılarak Kadastro Komisyonu’na yapılan itirazların Komisyonca kabul gördüğü ve ana taşınmazlardan ayrılan birçok parselin muterizler adına tespit ve tescillerine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Davacı Hazine, taşınmazların Sakarya Nehri’nin yatağını terkiyle meydana geldiklerini, özel mülkiyete tabi bulunmadıklarını ileri sürerek uyuşmazlığı mahkeme önüne getirmiştir..
    Gerçekten de, çekişmeli taşınmazların Sakarya Nehri’nin yatak değiştirmesi ve taşıdığı alüvyonların birikip çökelmesi sonucunda oluştukları uzman bilirkişi raporlarıyla sabittir.
    Bilindiği üzere, bu şekilde oluşan taşınmazlar hakkında düzenlenen mülga 743 Sayılı TMK.’nun 636. maddesi “Sahipsiz yerlerde birikmek, dolmak ve kaymak veya umuma ait suların mecra veya seviyeleri değişmek gibi bir suretle teşekkül edip kendisinden istifade mümkün olan arazi Devletin mülkü olur. Bu suretle kendisine ait bir gayrimenkulden ayrılan parçaların vücudunu ispat eden kimse onları istirdat edebilir.” ve yürürlükteki 4721 Sayılı TMK.’nun 708. maddesi “Birikme, dolma, toprak kayması veya kamuya ait suların yatağında ya da seviyesinde değişme gibi sebeplerle sahipsiz yerlerde yeniden oluşan yararlanmaya elverişli arazi Devlete ait olur. Devlet, bu araziyi kamusal bir sakınca bulunmadığı takdirde öncelikle arazisi kayba uğrayana veya bitişik arazi malikine devredebilir. Toprak parçalarının kendi arazisinden koptuğunu ispat eden malik, bunları, durumu öğrendiği tarihten başlayarak bir ve her halde oluşumun gerçekleştiği tarihten başlayarak on yıl içinde geri alabilir.” hükümlerini içermektedir. Bu hükümler, taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasıyla ilgili gerek TMK.’ndaki gerekse 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’ndaki hükümlerle beraber dikkate alındığında, çekişmeye konu taşınmazların, kanunlar gereğince devlete kalan taşınmazlardan olduğunun kabul edilemeyceği ve yasal sınırlamalar dışında kalması ve koşulların gerçekleşmesi halinde kişiler tarafından mülk edinilebileceğini ortaya koymaktadır. Esasen mahkemenin kabulüde aynı yöndedir.
    Bu çerçevede yapılan araştırmada, taşınmazların ziraata elverişli özellik taşıdıkları ve Nehrin kıyı-kenar çizgisi kapsamında da bulunmadıkları keşfen saptanmıştır.
    Ne var ki, toplanan delillere ve uygulamaya göre, davalıların dayandığı tapu kayıtlarının taşınmazlara ait olduğu kanıtlanamadığı gibi, imar-ihya ve zamanaşımı zilyetliği ile kazanım koşullarının gerçekleştiğini söyleyebilme olanağı da yoktur.
    Nitekim, 1958 tarihli memleket haritasında görüldüğü ve fen bilirkişilerin raporunda da belirtildiği üzere, “kapama” diye tabir edilen ve 1954 yılında çekilen set ile Nehrin akış yönünün değiştirildiği ancak, Nehrin çekildiği alanların haritada noktalı işaretlerle gösterildiği ve o tarih itibariyle imar-ihyanın henüz tamamlanmadığı açıktır.
    Öte yandan, (2006 yılında gidilen) keşif sırasındaki incelemesinde ziraat bilirkişisi de, taşınmazların 20-25 yıldır tarım arazisi vasfında kullanıldığını bildirmiştir.
    Her ne kadar yerel bilirkişi, zilyetlik bakımından 60 yılın üzerinde bir süreden bahsetmişse de, bilimsel verilerden faydalanılarak hazırlanan bilirkişi raporları ve memleket haritası karşısında yerel bilirkişinin soyut içerikli beyanına değer verilebilmesi mümkün değildir.
    Yukarıda açıklanan olgular dosya içeriği ile birlikte değerlendirildiğinde, 1970 tarihli kadastro tespit tarihine kadar davalılar lehine 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığı ve 3402 sayılı yasanın 17.maddesinin öngördüğü imar ve ihya ile iktisap koşullarının davalı taraf yararına gerçekleşmediği sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiğinden bahisle davanın reddedilmesi isabetsizdir. Hazinenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.’nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.7.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi