Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/9280
Karar No: 2014/1316

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/9280 Esas 2014/1316 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2013/9280 E.  ,  2014/1316 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Dörtyol 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 21/11/2008
    NUMARASI : 2000/63-2008/626

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ile Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar, dava dilekçesinde mevki ve sınırları yazılı tesbit dışı bırakılan taşınmazın adlarına tapuya tesciline karar verilmesini; Hazine ise davacının elatmasının önlenmesini ve Hazine adına tescilini istemiştir.
    Mahkemece, davanın kişiler yönünden kabulü ile (A) harfi ile gösterilen 49904,24 m²"lik taşınmazın A.. Y.. adına tapuya tesciline, davalı - karşı davacı Hazinenin men"i müdahale davasının kısmen kabulü ile dava konusu 2144 nolu parseldeki 8930,11 m²"lik A..Y.."in müdahalesinin men"ine, Hazinenin tapusuz yerdeki müdahale talebinin reddine karar verilmiş, davacı-davalılar vekili ve davalı-davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 07/12/1998 tarihli ve 1998/56799 E. - 12845 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: “Dava tesbit dışı bırakılan taşınmazın tescili isteğine ilişkin olup, davacılar yargılama giderlerinden ve harçtan sorumludur. Bu nedenle; harcın davacılara yükletilmesinde kanuna aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davacılar hükme karşı ileri sürmüş olduğu temyiz itirazları bu bakımdan yerinde bulunmadığından REDDİNE,
    Hazinenin temyiz itirazlarına gelince; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Taşınmazın hangi sebeple hangi tarihte tesbit dışı bırakıldığı, mahkemece araştırılıp belirlenmediği gibi komşu parsellere ait kadastro tutanağı ve dayanak belgelerde getirtilip gözönünde tutulmamıştır. Bu hususların yerine getirilmesi gerekir. Zilyedliğin başlangıcı ve süreci bakımından davacının göstermiş olduğu tanıklar ile Hazinenin göstermiş olduğu tanıkların beyanları arasında açık farklılık mevcuttur. Davacı tanıkları, tescil konusu taşınmazın 30-35 seneden bu yana imar ve ihya edilerek kültür arazisi olarak kullanıldığını bildirmiş olmasına karşın, Hazine tanıkları, A.. D..ve H..A..tescil konusu taşınmazın daha önce hayvan otlatılan bir yer olduğunu, davacının 1986 yılından bu yana tarla haline getirildiğini ve tasarruf da bulunduğunu bildirmiştir. Mahkemece, tanıkarın beyanları arasındaki bu farklılık giderilmeden hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Bu yönler gözönünde tutularak tescil konusu taşınmazın başında yeniden keşif yapılması taraf tanıklarının beyanları arasındaki bu farklılıkların giderilmesine çalışılması, komşu parsellere ait kadastro tutanağı ve mevcutsa dayanak belgelerin yöntemine uygun bir biçimde yerlerine uygulanması, bu belge ve uygulamalara göre taşınmazın niteliğinin kesin olarak belirlenmesi” gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kişi yönünden kabulü ile (A) harfi ile gösterilen 49904,24 m²"lik taşınmazın A.. Y.. adına tapuya tesciline, davalı ve karşı davacı Hazinenin men"i müdahale davasının kısmen kabulü ile dava konusu 2144 nolu parseldeki 8930,11 m²"lik A.. Y.."in müdahalesinin men"ine, Hazinenin tapusuz yerdeki müdahale talebinin reddine karar verilmiş, Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 28/12/1999 tarihli ve 1999/8907 E. -10967 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "bozmadan sonra davacı tanığı M... K.."un dinlenmesi usûl ve kanuna aykırı olduğu gibi Hazine tanığı A..D. ile davacının bildirdiği tanık A..T.. dinlenmeden ve HMK.nun 265. maddesi hükmü uyarınca beyanlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmiş olması isabetsiz olduğu"na değinilmiştir.
    Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabul, kısmen reddine, mahkemenin 2000/63 Esas sayılı dosyasında davanın reddine, mahkemenin 2005/782 Esas sayılı dosyada davanın tescil yönünden reddi ile davacılar ve karşı davalılar A.. Y.. mirasçılarının 21/06/1999 tarihli krokile raporda gösterilen Hazine adına kayıtlı 2144 parsel nolu taşınmaza müdahalenin men"ine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ile Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, tescil ve elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Genel arazi kadastrosu işlemi 07/04/1967 tarihinde yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
    Dava, Medenî Kanunun 713. maddesi uyarınca açılan tescil istemine ilişkin olup, davalı Hazine çekişmeli taşınmazın zilyetlikle kazanılacak yerlerden olmadığı gerekçesiyle davanın reddiyle taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiş, mahkemece; çekişmeli taşınmazın öncesinin orman olup evveliyatı orman olan yerlerin zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmaması nedeniyle gerçek kişilerin tescil taleplerinin reddine; Hazinenin karşı talebinin ise taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu değerlendirmesi yerinde değildir. Şöyle ki; dava konusu edilen taşınmaz hakkında düzenlenen orman bilirkişi raporu usûlünce hazırlanmamıştır.
    Tesbit edilen bu duruma göre mahkemece yapılan inceleme ve araştırma da hüküm vermeye yeterli değildir. Bu nedenle;
    Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat bilirkişisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
    Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte ilk keşif ile tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar - ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrınlıtılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de tapu ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3.7.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
    Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle; davacılar vekili ve Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 28/01/2014 günü oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi