Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/1486
Karar No: 2007/3617

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/1486 Esas 2007/3617 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2007/1486 E.  ,  2007/3617 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : UŞAK 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 05/10/2006
    NUMARASI : 2003/759-220

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı İ..T...aralarındaki ölünceye kadar bakım sözleşmesi gereğince ..ada .. parsel sayılı taşınmazını davalı kızına devrettiğini, 86 yaşında olmasından yararlanan davalının kendisini kandırdığını, devir iradesi bulunmadığını, ayrıca davalının bakım borcunu yerine getirmediğini ileri sürüp ölünceye kadar bakım akdinin feshini ve tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
    Birleşen dosyanın davacıları İ...T..mirasçıları, davalının babaları İbrahim’i kandırarak ve yaşlılığından istifade ederek .. ada ..parsel sayılı taşınmazın tapusunu ölünceye kadar bakım akdi ile üzerine aldığını, ayrıca davalı lehine düzenlenen vasiyetname bulunduğunu, kendisine vasi atanan vasiyetçinin işlem yapma ehliyetinin bulunmadığını, babalarının sağlığında vasiyete konu taşınmazla ilgili iptal davası açmasının vasiyetten rücu anlamına geldiğini ileri sürüp vasiyetnamenin iptalini istemişlerdir.
    Davalı, önce haricen satın aldığı taşınmazı daha sonra babasının kendisine vasiyet ettiğini, sonra da ölünceye kadar bakım akdi ile devrettiğini, bakıma ihtiyacı olan babasına uzun süre iyi bir şekilde baktığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacı İbrahim’in sözleşme tarihinde tasarruf ehliyetine sahip olduğunun doktor raporu ile anlaşıldığı, noterlikte resmi şekilde düzenlenen vasiyetnamenin iptalini gerektiren bir durum olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ......’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

                                                         -KARAR-
    Asıl dava, bakım borcunun yerine getirilmediği iddiasına dayalı tapu iptali-tescil,birleşen dava,ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı vasiyetnamenin iptali isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece,davaların reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden,toplanan delillerden;çekişme konusu ... parsel sayılı taşınmazdaki . nolu bağımsız bölümün davacı İ..T.. adına kayıtlı iken Uşak 2. Noterliğinde düzenlenen 10.7.2003 tarihli vasiyetname ile vasiyet edildiği,bundan sonra aynı taşınmazın davacı tarafından 24.7.2003 tarihli ölünceye kadar bakım akdi ile yine davalıya devredildiği,davacının tapu iptali ve tescil davasını açtıktan sonra 2.3.2005 tarihinde ölümü üzerine davanın diğer mirasçılarınca takip edildiği ve birleşen vasiyetnamenin iptali davasını açtıkları görülmektedir.
    Davacının,vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte (10.7.2003) sağlık ocağından alınan doktor raporuna göre akli melekelerinin yerinde olduğu bildirilmiş, eldeki davanın devamı sırasında Sulh Hukuk Mahkemesine yapılan ihbar sonucu açılan vasi tayini davasında aldırılan Uşak Devlet Hastanesinin 3.8.2004 tarihli Sağlık Kurulu Raporunda ise davacıya senil demans tanısı konularak 19.10.2004 tarihinde vesayet altına alındığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere;davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun “ fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir “ biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç ( yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin ( reşit ) olmayı kabul ederek “ ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. “ hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü “ eylem ve işlev ehliyeti olarak ta tarif edilerek aynı yasanın 13. maddesinde “ yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 11.6.1941 tarih 4/21)
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında bir kimsenin ehliyetinin tesbitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahede kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar H.U.M.K.’nun 286 maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “rey ve mutaalası” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir. Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli tıp kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun 409/2 maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Hal böyle olunca,özellikle 10.7.2003 ve 24.7.2003 tarihlerinde davacının ehliyetli olup olmadığı yönünde Adli Tıp Kurumundan rapor alınması,ehliyetli olduğunun saptanması halinde bakım borcunun yerine getirilmediği iddiasının değerlendirilmesi, yukarıda açıklanan ilkeler ve yasa hükümleri çerçevesinde bir araştırma yapılarak tüm delillerin birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü, H.U.M.K.’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,3.4.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi