20. Hukuk Dairesi 2013/9770 E. , 2014/1407 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, ... Köyü sınırları içinde kalan ve daha önce asliye hukuk mahkemesinde açtıkları 1991/19 - 2002/37 sayılı davaya konu olup, kendileri yönünden açılmamış sayılmasına karar verilen dosyada, (B) ve (D) ile işaretli taşınmaz bölümlerinin orman olmadığının ve kendi zilyetliklerinde olduğunun belirlendiğini açıklamak suretiyle, bu bölümlerin davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, 06.04.2007 tarihli rapora ek 1 numaralı krokide (B) ile gösterilen 19010 m² yer ile ek 2 numaralı krokide (D) ile gösterilen 6834 m² yerin davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2009/18779 E. - 2010/1057 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: “Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/19 Esas numaralı dava dosyası incelendiğinde, ... ve arkadaşları tarafından açılan tescil davası olduğu, Orman Yönetiminin de tescil isteminin bulunduğu, 22.05.1981 günü açılan davada mahkemece, davacı gerçek kişiler yönünden davanın açılmamış sayılmasına, Orman Yönetiminin davasının kabulü ile (A) işaretli 199 Hektar 3121 m² yüzölçümlü taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tesciline, (B), (C), (D), (E), (F) ve (G) bölümlerinin orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2004/8584 E. - 13599 K. sayılı kararıyla (C) bölümünün de orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmek suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Temyize konu dava, daha önce 1991/19 sayılı dosyada açılmamış sayılmasına karar verilen (B) işaretli 24019 m² ve (D) işaretli 6864 m² yer hakkında açılmış olup, mahkemece yeniden uzman bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, önceki dosyada yeralan orman bilirkişi incelemesine göre karar verilmiş ise de önceki dosyada hükme esas alınan eski tarihli memleket haritası, orijinal renkleri içermeyen, renksiz fotokopi niteliğindedir, bu harita üzerine yapılan işaretleme yetersiz olduğu gibi, orijinal kadastro paftası ile kişiler adına tescile karar verilen taşınmaz bölümlerine komşu olan taşınmaz kayıtları getirtilmeden, davacıların tutunduğu Mayıs 1298 tarih 13 numaralı tapu kaydı uygulanmadan karar verilmiş, ilk davanın açıldığı tarihten sonra yörede orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı da araştırılmamış, ziraat uzmanından rapor alınmamıştır.
O halde; mahkemece, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmazlara bitişik 160, 161, 454, 455, 460, 480, 481, 482 ve 483 sayılı parseller ile orijinal pafta geldiğinde belirlenecek diğer yakın komşu parsellerin, kadastro tesbit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu
-2-
günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir Harita-Kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisi ile üç orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanarak usulüne uygun orman ve zilyetlik araştırması yapılarak toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi ” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarına tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Genel arazi kadastrosu işlemi 19.02.1971 tarihinde kesinleşmiştir. Çekişmeli taşınmazlar bu çalışmada palamutluk olarak tesbit harici bırakılmıştır.
Dosya kapsamına, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna ve hükme esas alınan uzman orman bilirkişi kurulu ve ziraatçı bilirkişi tarafından eski ve yeni tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritalarına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada, çekişmeli taşınmazlardan (B) ile gösterilen bölümün bir kısmının meşelik, kısmen de açık alanda görüldüğü, üç tarafı ormanla çevrili, orman olmaması halinde orman bütünlüğünü bozacağı, 1997 yılından sonra yeşile boyalı bölümdeki orman örtüsü kaldırılarak zeytin ağacı dikildiği, (D) ile işaretli bölümün etrafının sazlık işaretli alan olduğu, taşınmazın kot farkından dolayı açık arazi olarak işaretlendiği, 1976 tarihine kadar zeytin ağaçlarının dikilmediği, 2000 basımlı memleket haritasında dahi zeytin işareti olmayan alanda görüldüğü, halen üzerlerinde münferit palamut, mazı meşesi ocakları ile orman florasının bulunduğu, her nekadar davacı tarafından daha önce açılan asliye hukuk mahkemesi kararına yönelik bozma ve onama ilâmlarında çekişmeli yerlerin orman sayılmayan yerlerden oldukları belirtilmişse de hükme esas alınan raporlara göre davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının da oluşmadığı, davacının dayandığı Mayıs 298 Yoklama 13 nolu tapu kaydının taşınmazlara uymadığı, kaldı ki taşınmazların öncesinin orman sayılan yerlerden olduğu saptandığından tapu kayıtları uysa bile 4785 sayılı Kanun ile hukukî değerini yitirdiği ve ormanlarda sürdürülen zilyetliğe de değer verilemeyeceği belirlenerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 30/01/2014 günü oy birliği ile karar verildi.