6831 sayılı Orman Kanunu"na muhalefet suçundan sanık ...’un, ayni Kanun"un 108/1. maddesi uyarınca 1 ay hapis ve 343 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl süreyle denetime tabi tutulmasına dair Silifke Sulh Ceza Mahkemesinin 05/10/2010 tarihli ve 2010/628 esas, 2010/922 sayılı kararını müteakip sanığın deneme süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi üzerine, anılan Mahkeme taarfından daha önce verilen hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11.maddesi gereğince açıklanmasına, sanığın 6831 sayılı Kanun’un 108/1.maddesi gereğince 600 Türk lirası adli para cezası ve 343 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin ... Sulh Ceza Mahkemesinin 04/07/2013 tarihli ve 2013/282 esas, 2013/605 sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı"nın 21/11/2013 tarih ve 2013/17393/70886 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 03/12/2013 tarih ve 2013/373947 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede ;
Dosya kapsamına göre ;
1) Suçun 28/09/2003 tarihinde işlenmiş olması karşısında, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9. maddesi 3. fıkrasında yer alan “lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirileriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” Şeklindeki düzenlemeye ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “ zaman bakımından uygulama “ başlıklı 7. maddesine nazaran öncelikle lehe Kanun’un tespit edilerek uygulama yapılması gerektiğinin gözetilmemesinde ;
2) Sanığın üzerine atılı kaçak orman emvali taşıma suçundan, hapis cezasından çevrilme 600 Türk lirası adli para cezası yanında 343 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılması şeklinde hüküm kurulmuş ise de; kararın gerekçe ve hüküm kısmında asgari hadden uzaklaşıldığına dair bir ibare bulunmaması karşısında, suçun işlendiği 28/09/2003 tarihi itibariyle 5560 sayılı Kanun’un henüz yürürlüğe girmediği cihetle, para cezasının seçimi durumunda lehe olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52/2. maddesi uyarınca beş gün adli para cezası üzerinden hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309.maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü ;
Olağanüstü bir kanun yolu olan, kanun yararına bozmaya, yalnızca kesin olan yada temyiz edilmeksizin kesinleşmiş bulunan hükümlere karşı başvurulabileceği, suçtan zarar gören Orman İdaresinin sanık yönünden usulüne uygun müdahale talebinde bulunup 25/12/2003 tarihli celsede müdahale talebinin kabulüne karar verilmesine karşılık sanık hakkında hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına ilişkin açılan duruşmada, 04/07/2013 tarihinde verilen kararın katılan idareye tebliğ edilmemesi nedeniyle hükmün kesinleşmediğinin anlaşılması karşısında, 5271 sayılı CMK.’nin 309.maddesi uyarınca kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden REDDİNE, anılan kararın katılan idareye usulüne uygun şekilde tebliği hususunun mahkemesince takdir ve ifasına, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 16/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.