Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu parsel sayılı taşınmazdaki nolu dairesini, davalıya oturması için izin verdiğini, muvafakatını ihtarname keşide ederek geri aldığını, ancak davalının taşınmazı tahliye etmediğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, çekişmeli taşınmazda faydalı ve zaruri masraflar yaptığını bildirip, hapis hakkı tanınmasını savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeliparsel sayılı taşınmazdakinolu dairenin kayden davacıya ait olduğu, davacının davalıya taşınmazın kullanımı için izin verdiği, ancak muvafakatını keşide ettiği ihtarnameyle geri aldığı, davalının ihtara (uyarıya) rağmen kullanıma devam ettiği, böylece haksız elatan durumuna düştüğü anlaşıldığına göre, davalının taşınmaza elatmanın önlenmesine karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Ne varki, davalı 25.7.2006 tarihli dilekçesiyle çekişmeli daireye faydalı ve zaruri masraflar yaptığını bildirip, masraflarına ilişkin belge ve dökümanları ibraz edip, hapis hakkı tanınmasını istemiş, ne varki, mahkemece bu hususta bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 994 maddesinde " iyiniyetli zilyet geri vermeyi isteyen kimseden o şey için yapmış olduğu zorunlu ve yararlı giderleri tazmin etmesini isteyebilir. Ve bu tazminat ödeninceye kadar şeyi geri vermekten kaçınabilir." denilmektedir. Gerçekten de, davalının yargılama süreci içerisinde böyle bir savunmada bulunmasına mani bir hüküm bulunmadığı gibi, savunma yoluyla getirilen bu isteğin mahkemece değerlendirilmesi gerekeceği açıktır. Esasen yasal düzenlemede buna amirdir.O halde, anılan madde hükmü kapsamında davalının çekişme konusu taşınmazda ne gibi bir masraf yaptığının belirlenmesi açısından gerekli araştırma ve incelemenin yapılması davalı yararına hapis hakkı tanınıp tanınmayacağının değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalının süresinde hapis hakkı talebinde bulunmadığı, karşı tarafın da iddianın genişletilmesine muvafakat etmediği gerekçesiyle bu talebin reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalının, temyiz itirazları bu nedenle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.5.2007 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
- KARŞI OY YAZISI-
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istemli davada davalı taraf yaptığı zaruri ve faydalı giderler için hapis hakkı talebinde bulunmuş,mahkemece davacının el atmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin reddine, davalının hapis hakkı ile ilgili talebinin reddine karar verilmiş,hüküm davalı tarafından temyiz edilmiş,dairece diğer yönlerdeki temyiz itirazlarının reddine,ancak davalının hapis hakkının incelenmesi gerektiği belirtilerek bu yöndeki temyiz isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Elatmanın önlenmesi isteminin kabulü ve ecrimisil isteminin reddi hakkında kurulan hükmün onanması görüşüne katılmaktayım, ancak davalının hapis hakkı ile ilgili olarak Dairenin bozma gerekçesine aşağıdaki nedenlerle katılamıyorum:
Davalının iyi niyetli zilyet olduğu dosya kapsamı ile anlaşılmakta olup bu husus hem mahkemenin hem de Dairenin kabulündedir. Türk Medeni Kanununun 994. maddesine göre iyi niyetli zilyet geri vermeyi isteyen kimseden şey için yapmış olduğu zorunlu ve yararlı giderleri tazmin etmesini isteyebilir ve bu tazminat ödeninceye kadar şeyi geri vermekten kaçınabilir. Bu istem Hukuk Usulü Muhakemeleri yönünden incelendiğinde karşı tarafın istemi ile doğrudan bağlantılı bir talep olup mahsup niteliğindedir ve esasa cevap süresinde ileri sürülmesi gerekir, aksi halde artık hapis hakkının gerekçesi olarak ileri sürülemez ancak daha sonra sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan bir alacak davasına konu olabilir. Davalı esasa cevap süresinde bu savunmasını ileri sürmemiş hatta ( verilen süre içerisinde ileri sürse bile sonuca etkili olmamakla birlikte) delillerin ibrazı için verilen kesin süre içerisinde de bir beyanda bulunmamıştır.Aslında esasa cevap süresi içerisinde hapis hakkının ileri sürülmesi başka,bu süre içerisinde hapis hakkı ileri sürüldükten sonra bununla ilgili delillerin mahkemeye sunulması başka şeydir.Esasa cevap süresi içerisinde ileri sürülen hapis hakkı ile ilgili deliller daha sonra mahkemenin verdiği süre içerisinde ibraz edilebilir,ancak delillerin ibrazı için verilen sürede esasa cevap süresinde bildirilmesi gereken ancak bildirilmeyen ve talep konusu edilmeyen hapis hakkı ileri sürülemez.Bu nedenle gerekçesi değişik olmakla birlikte sonucu itibarı ile hapis hakkı ile ilgili davalı isteminin mahkemece reddine karar verilmesi doğrudur.
Diğer taraftan mahkemenin hapis hakkını kendiliğinden dikkate alması yasanın açık hükmü karşısında mümkün değildir,T.M.K. nun 994. maddesi iyi niyetli zilyedin zaruri ve yararlı giderleri isteyebileceğini belirtmektedir,yani istemi şart koşmaktadır,açık bir istem olmadan mahkemenin kendiliğinden miktar belirleyip davalı yararına hapis hakkına hükmetmesi mümkün değildir,öyleyse davalının hapis hakkı isteminin bir an için süresinde olduğunu kabul etsek bile acaba hapis hakkına konu ettiği alacakla ilgili hükme esas alınabilecek bir talebi var mıdır ? Davalı vekili 25.7.2006 tarihli dilekçesinde davalının taşınmazda toplam 6930 Y.T.L tutarında masraf yaptığını açıklama kısmında belirtmiş,sonuç kısmında ise bu masrafların mahkemece piyasa rayiçlerine göre tespitini istemiş, bu rayiç bedel üzerinden hapis hakkı tanınmasını talep etmiştir.Yani davalı hem yaptığı zaruri ve yararlı giderlerin miktarının mahkemece belirlenmesini hem de bu miktar üzerinden hapis hakkı tanınmasını istemiştir.Bilindiği gibi mahkemenin bir konuda karar verebilmesi için talebin açık ve net olması gerekmektedir.Mahkemelerin hem talebi belirleyip hem de bu miktara hükmetmesi biçiminde bir görevleri bulunmamaktadır.Sonuç kısmında belirtilmese bile dilekçe içeriğinden talebin ne olduğu anlaşılıyorsa yine buna göre karar verilebilir ise de bu davada davalı 6930 Y.T.L. masrafı olduğunu dilekçe içeriğinde açıklamıştır ancak sonuç kısmında bu miktarı değil rayiç bedeli istediğini açıkça belirttiğinden bunun talep edilen miktar olarak kabulü de mümkün değildir.
Sonuç olarak davalının hapis hakkı ile ilgili istemi hem süresinde olmadığından hem de hapis hakkına konu ettiği alacak miktarını kendisi belirlemeyip bu hususu da usule aykırı olarak mahkemeye bıraktığından hapis hakkı ile ilgili hukuken geçerli bir talep bulunmadığından mahkemenin bu yöndeki ret kararı doğrudur ve hükmün onanması gerekmektedir.