10. Hukuk Dairesi 2016/6611 E. , 2016/12310 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, tüm taraflarca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Davacı Kurum, asıl ve birleşen davalarla, 08.04.2009 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan ilk peşin değerli gelirlerin 5510 sayılı Yasanın 21/1. ve 23. maddeleri uyarınca rücuan tahsilini istemiştir.
Mahkemece, kusuru bulunmayan davalı üçüncü kişi ... işletmesi yönünden istemin reddine karar verilirken; %70 kusurlu bulunan davalı işveren şirket yönünden ise, ilk peşin değerli gelirin kusur karşılığı yönünden istemin kabulüne karar verilmiş; hükmün davacı kurum ile davalı işveren şirket tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce, anılan hüküm bozulmuştur.
Uyulan bozma kararı uyarınca, derdest tazminat dosyası gözetilerek davalılar toplam kusuru bir taraftan 5/8 (%62,5) olarak alınırken, diğer taraftan 23.madde koşullarının varlığıyla birlikte %70 kusur üzerinden ve her iki davalı yönünden istemin kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemenin hükmü eksik incelemeye dayalıdır.
a)Mahkemenin uyma kararı verdiği Dairemiz bozma ilamına, sadece gerçek zarar hesabı ve 23. madde koşullarının varlığı konu yapılmış, kusura ilişkin bir bozma nedeni öngörülmemiştir. Nitekim yargılama sırasında alınan 20.05.2011, 26.10.2011 ve 20.03.2012 tarihli bilirkişi raporlarıyla davalı işveren şirket %70, üçüncü kişi ... firması ise kusursuz bulunmuştur. Buna rağmen, daha önce gözetilmeyen ancak bozma kararı sonrası esas alınan derdest tazminat dosyasındaki kusur raporu uyarınca davalılar toplam kusuru 5/8 (%62,5) alınmak suretiyle karar verilmiştir.
09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bir Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda; Mahkeme yönünden o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine bozma kararında açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar. Bu hukuki aşama "usuli kazanılmış hak" olarak adlandırılır. Bu hukuki müessese Mahkemeye; hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar ve istenilenler kapsamında işlem yapmak ve hüküm kurma zorunluluğunu getirir.
Uzun yıllardan beri Yargıtay’ın kökleşmiş, sapma göstermeyen uygulamaları ve öğretide benimsenen usuli kazanılmış hak müessesesi, usul hukukunun dayandığı vazgeçilmez ana temellerinden biridir.
Bu hukuki kuralın ancak iki istisnası bulunmaktadır. Bunlardan biri, Mahkemece Yargıtay bozma kararına uyulduktan sonra görülmekte olan davaya uygulama imkanı olan yeni bir içtihadı birleştirme kararı çıkması; diğeri de, 04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirlendiği üzere, hükmüne uyulan bozma kararından sonra görevle ilgili yeni bir yasal düzenlemenin getirilmiş olmasıdır. Olayda; Dairemizin bozma kararına uyulmakla, meydana gelen usuli kazanılmış hakkın sonuç doğurmayacağı haller de söz konusu değildir
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilerek, davaya konu iş kazasında kusuru bulunmayan üçüncü kişi davalı ... yönünden usuli kazanılmış hak durumu da gözetilerek davanın reddine karar verilmelidir. Diğer davalı işveren şirket yönünden ise, 23. maddenin varlığının sabit olması ve B.K 43-44 maddeleri uyarınca hakkaniyet indirimine yönelik Daire ilkelerimiz gözetilerek, % 85 davalı işveren kusuru dikkate alınarak yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 11.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.