20. Hukuk Dairesi 2014/460 E. , 2014/1533 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Nalcıkayacağı Köyü 151 ada 167 parsel sayılı 3990.62 m² yüzölçümündeki taşınmaz, hâli arazi niteliği ile Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı, taşınmazın 20 yılı aşkın süreyle zilyetlik ve tasarrufunda bulunan tarım arazisi niteliğinde yerlerden olduğunu iddia ederek, Hazine adına olan tapu kaydının iptal edilerek adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parselin tarla niteliği ile ..... adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2011/16684-2012/3111 sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece, dayanılan tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, dayanak tapu kaydının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli, dayanılan tapu kayıtları yöntemince yerel bilirkişi ve fen bilirkişi aracılığı ile zemine uygulanmalı, hudutları yerel bilirkişiden sorulup irdelenmeli, tapu kayıtları uyuyor ise, tapu kayıtlarına 3402 sayılı Kanunun 20/B maddesi bağlamında öncelikle kapsam tayin edilmeli, tapu kaydı değişebilir sınırları içerdiği kabul edildiği takdirde ise, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3. maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek sabit ve kesinleşmiş sınırdan başlamak koşulu ile kapsamı belirlenmeli; asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmeli; şayet tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmaza uymadığının kabul edilmesi halinde ise, ziraat bilirkişinin raporu da dikkate alınarak taşınmazın üzerinde ekonomik amaca uygun bir zilyetliklerinin var olup olmadığı veya iradi terk söz konusu olup olmadığı ve taşınmazın halihazır durumda tarım arazisi olup olmadığı araştırılması tüm deliller birlikte değerlendirip, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın kadastro tesbitinin iptaliyle tarla niteliği ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca orman kadastrosu yapılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak taşımazın eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasında orman sayılan yerlerden olmadığı ve tutunulan tapu kaydının kapsamı içinde kaldığı belirlenerek hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 10/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.