14. Hukuk Dairesi 2019/3460 E. , 2020/3487 K.
"İçtihat Metni"14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı-karşı davalı vekili tarafından, davalı-karşı davacı aleyhine 12.12.2011 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, ecrimisil, 19.01.2012 gününde verilen dilekçe ile karşı davada temliken tescil, ikinci kademede tazminat talebi üzerine Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; asıl davada elatmanın önlenmesi yönünden davanın açılmamış sayılmasına, ecrimisil yönünden davanın reddine, karşı davada temliken tescil talebinin reddine, tazminat talebinin ise kısmen kabulüne dair verilen 28.03.2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil, karşı dava tapu iptal ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
Davacı - karşı davalı vekili, tarafların baba - oğul olduklarını, davacının mülkiyetinde olan ... ili, ... ilçesi, 38104 ada, 3 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan zemin + 1 kattan oluşan binanın 1. katının davalı tarafından 10 yılı aşkın süredir haksız olarak işgal edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesini ve yoksun kaldığı kira gelirine mahsuben 5.000,00.-TL ecrimisil talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan binanın 1. katının davacının teklif ve izni ile davalı tarafından yapıldığını, bağımsız bölümün mülkiyetinin kendisine devredileceği inancıyla yaptırılmış olduğunu, davacının muvafakati ile kullanıldığından haksız işgalin söz konusu olmadığını, davalının iyiniyetli zilyet olması nedeniyle elatmanın önlenmesi ve ecrimisil şartlarının gerçekleşmediğini belirterek, davalının kendi malzemesi ile yaptığı katın arsa payı olarak karşılığının belirlenerek tapu kaydının iptali ile davalı - karşı davacı adına tescilini, mümkün olmaması halinde 70.000,00.-TL tutarındaki muhik tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı - karşı davalıdan tahsili ile davalı - karşı davacıya ödenmesini istemiştir.
Mahkemece, asıl davada elatmanın önlenmesi talebi yönünden davanın açılmamış sayılmasına, ecrimisil istemi yönünden şartları oluşmadığından davanın reddine, karşı davada temliken tescil talebinin reddine, tazminat istemi yönünden asgari levazım bedeli olan 30.727,50.-TL"nin davacı - karşı davalıdan karşı dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsili ile davalı - karşı davacıya verilmesine ilişkin ilk kararın, davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 02.04.2018 tarihli, 2015/10205 Esas, 2018/2517 Karar sayılı bozma ilamı ile “... davacı babanın, davalı oğlunun çekişme konusu taşınmaz üzerindeki binaya ek kat yapmasına muvafakatının bulunduğu dikkate alındığında, temliken tescil şartları oluşmamış ise de davacı - karşı davalının, davalı - karşı davacıya ödemesi gereken tazminat miktarı davalı - karşı davacının talebi gibi muhik tazminat bedeli olmalıdır. Bu durumda mahkemece yapılması gereken bilirkişiye muhik tazminat bedelinin tespit ettirilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, asıl davada elatmanın önlenmesi talebi yönünden davanın açılmamış sayılmasına, ecrimisil istemi yönünden şartları oluşmadığından davanın reddine, karşı davada temliken tescil talebinin reddine, tazminat isteminin ise kısmen kabulü ile 53.261,00 TL muhik tazminatın davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Mahkemece, karşı davada temliken tescil talebi reddolunduğundan davalı- karşı davacı yararına; karşı davada kabul edilen tazminat talebi yönünden davacı- karşı davalı lehine, karşı davada tazminat talebinin reddedilen kısmı yönünden ise davalı- karşı davacı lehine vekalet ücreti takdir edildiği, davalı- karşı davacı vekilinin 20.05.2019 tarihli tavzih talepli dileçesi üzerine mahkemece, 28.05.2019 tarihli ek karar ile; tavzih talebinin kısmen kabulüne karar verilerek hükmün kabul edilen ve reddedilen tazminat talebi yönünden vekalet ücretine ilişkin 6 ve 7 numaralı bentlerdeki taraf sıfatlarının değiştirilmesine karar verilmiştir. Tavzih kararı ile birlikte gerekçeli kararın taraflara tebliği sonucu hüküm davalı- karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hemen belirtilmedir ki 6100 sayılı HMK"nın 304. maddesi gereğince sadece hükümdeki yazı ve hesap hataları mahkemece re"sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir. HMK"nın 305. maddesinde de hüküm fıkrasında taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Bir başka anlatımla hükmü değiştirici nitelikte, taraflara tanınan hakları ve yüklenen borçlar değiştirir mahiyette hüküm genişletilemez ve sınırlanamaz (HMK m. 305/2).
Öte yandan, 6100 sayılı HMK"nin 323. maddesinin (ğ) bendindeki düzenlemeye göre, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücreti yargılama giderlerindendir.
Somut olaya gelince; karşı dava terditli olarak açılmış olup ilk talep temliken tescil, bu talebin yerinde görülmemesi halinde 70.000,00 TL muhik tazminata hükmedilmesine ilişkindir. Terditli (kademeli) olarak açılan davalarda ilk talebin reddine bağlı olarak ikinci talep hakkında kabul kararı verilmesi durumunda iki ayrı dava için iki ayrı harç ve yargılama giderlerine hükmedilemez. İkinci talep hakkında verilen karara göre harç, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderleri hakkında hüküm kurulur. Mahkemece ikinci talep olan tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verildiği halde temliken tescil talebi reddolunduğundan bahisle karşı taraf lehine vekalet ücreti takdiri doğru değildir. Kaldı ki davacı- karşı davalı vekili, 12.10.2016 tarihli dilekçesi ile vekillikten çekildiğini bildirmiş, davacı- karşı davalı ise 18.12.2018 havale tarihli dilekçesi ile vekili olmadığından tebligatın tarafına yapılmasını talep ettiğine göre kendisini vekille temsil ettirmeyen taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayacağı gibi mahkemece, davası reddolunan taraf lehine vekalet ücreti takdir edilmesi de doğru değildir. Öte yandan vekalet ücreti davada haksız çıkan tarafından kendisini vekille temsil ettiren taraf lehine takdir edileceğine göre ve yukarıda açıklanan nedenlerle tashih ve tavzihin yasal koşullarının oluşmadığı gözetilmeksizin HMK 304 vd. maddelerine aykırı biçimde hüküm kurulduktan sonra hüküm sonucu değiştirilerek taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçları da etkileyecek şekilde tavzih kararı verilmesi de doğru değildir. Diğer taraftan, mahkemece karşı davadaki tazminat talebi yönünden verilen ilk kararda karşı dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedildiği, davacı- karşı davalı tarafın temyizi de olmadığı gözetildiğinde bozmaya uyularak verilen kararda da kabul edilen tazminat miktarına karşı dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğinin düşünülmemesi de doğru görülmemiş hükmün bu nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.06.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.