16. Hukuk Dairesi 2015/11867 E. , 2015/10714 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : OSMANCIK KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/06/2003
NUMARASI : 1987/12-2003/16
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında G. Mahallesi çalışma alanında bulunan 306 ada 20 parsel sayılı 48.555,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Kadastro tespitinden önce Asliye Hukuk Mahkemesinde davacılar S.. Ç.. ve arkadaşları tarafından davalı Nuri Gökgöz ve arkadaşları ile Hazine ve Belediye Tüzel Kişiliği aleyhine açılan el atmanın önlenmesi ve tescil davası, davaya konu olan taşınmaz hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde kadastro tutanağı ve aktarılan dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli 306 ada 20 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı S.. Ç.. mirasçıları vekili ile davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve çekişmeli taşınmaz üzerinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesi hükmünde öngörülen zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının yararlarına gerçekleştiği kanıtlanamadığına göre davacı S.. Ç.. mirasçıları vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece taşınmazın Gökgözoğlu mirasından geldiği ve üzerinde davalılar yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçe gösterilerek karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Kadastro komisyonunca çekişmeli taşınmaza ait olduğu kabul edilen T.evvel 306 tarih 29 sayılı tapu kaydının uygulanması yetersiz olduğu gibi, davalı tarafın dayanağı bu kaydın çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığı hükmün gerekçesinde de tartışılmamıştır. Öte yandan taşınmaza Kızılırmak Nehri"nin yakın komşu olduğu, tapu kaydı sınırında ırmak okuduğu ve alınan bir kısım beyanlarda son zamanlarda kullanılmadığından taşınmazın sazlık haline geldiği, ırmağın önünü kesmesi nedeni ile su bastığı belirtilmesine rağmen jeolog bilirkişi marifeti ile inceleme yapılmamıştır. Kaldı ki davalı tarafın dayanağı tapu kaydının bir an için uyduğu düşünülse dahi sınırları itibariyle genişletmeye müsait olan ve bu nedenle miktarı ile geçerli bulunan tapu kaydının miktar fazlası bölümü açısından zilyetlik yönünden yapılan inceleme ve araştırma dahi yetersiz olup, tespite esas vergi kaydının sınırında mera okumasına rağmen usulüne uygun mera araştırması dahi yapılmamıştır. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için, bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini en iyi belirleme yönteminin hava fotoğrafları olduğu gözetilerek dava tarihi olan 28.12.1971 tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik çift hava fotoğrafları Harita
Genel Komutanlığı"ndan, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar ise, İl Kadastro Müdürlüğü"nden getirtilerek dosya arasına konulmalı, mahallinde yaşlı ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler yardımı, fen, jeodezi ve fotogrametri uzmanı, jeolog ve üç kişilik ziraat mühendislerinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla keşif icra edilmelidir. Taşınmazın başında icra edilecek keşif sırasında davalı dayanağı tapu kaydı ihdasından itibaren tüm tedavülleriyle okunup kayıtta yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde göstertilmeli, özellikle "Çorak Su"yun ne anlama geldiği, yol sınırının taşınmaza sınır olan Çorum-Osmancık yolu olup olmadığı ve söz konusu yolun ne zaman açıldığı hususlarında yerel bilirkişi ve tanıklardan beyan alınarak tapu kayıt sınırlarının zeminde tam olarak gösterilmesi sağlanmalı, yerel bilirkişilerin zeminde gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmelidir. Kayıtta yazılı olup yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı ve bu suretle taraf dayanağı kaydın kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmelidir. Keşif icrası sırasında dinlenecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından tapu kaydının ihdası, intikali, hudutların arz ettikleri özelliklerle taşınmazları kimin hangi tarihten bu yana ne sıfatla tasarruf ettiği hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalıdır. Yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanması ve taşınmazların tasarrufu hususundaki beyanlarının zemine uygunluğu, özellikle Hüseyin Bey sınırın zemindeki yeri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, beraberinde götürülecek fen bilirkişiden uygulanan kayıtların hudutları ile miktarı ile geçerli tapu kaydının miktarına göre kapsamını belirtir, keşfi takibe imkan verir gerekçeli kroki ve rapor alınmalı; tapu kaydının taşınmaza uymadığı veya bir bölümünün tapu kaydı kapsamı dışında kaldığı belirlendiği takdirde öncelikle taşınmazın bulunduğu yerde tahsisli mera olup olmadığı araştırılmalı; taşınmazın bulunduğu köye komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişiler aracılığı ile kadim mera araştırması yapılmalı; özellikle taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, mera olup olmadığı, bilinen ilk zilyedinin kim olduğu, ne sıfatla kullanıldığı, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı hususlarında yerel bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı; 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan taşınmazın tarımsal niteliğini bildiren, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısı, eğimi, bitki desenini açıklayan, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş ve sınırları işaretlenen fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişilere belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılarak çekişme konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, arazinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu konusunda; jeolog bilirkişiden ise taşınmazın Kızılırmak Nehri yatağından kazanılıp kazanılmadığı, Kızılırmak Nehri"nin aktif etki alanında bulunup bulunmadığı hususlarında rapor alınmalı; temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek 3402 sayılı Kanunu"nun 30. maddesi uyarınca malik hanesi açık olan taşınmazın, aktarılan davanın açıldığı 28.12.1971 tarihi itibari ile gerçek hak sahibinin kim olduğu belirlenip, sonucuna göre hüküm tesis edilmelidir. Mahkemece, bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 22.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.