Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/3866
Karar No: 2007/5394
Karar Tarihi: 14.5.2007

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/3866 Esas 2007/5394 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2007/3866 E.  ,  2007/5394 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SARAYÖNÜ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 05/10/2005
    NUMARASI : 2005/90-124

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, çekişme konusu ..sayılı parselin kadastroca dava dışı Hazine adına tesbit ve tescil edildiğini, oysa taşınmazın 4753 Sayılı Yasa gereğince kendisine verilip, Hazine aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davası sonucu kaydın iptal edildiğini, ancak Hazine tarafından taşınmazın davalılara temlik edildiğini ileri sürüp, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
    Davalılar, duruşmaya gelmiş, bir cevap verimemişlerdir.
    Mahkemece, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
                                                                              -KARAR-
    Dava, tapu iptal ve tescili isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu ..parsel sayılı taşınmazın 4753 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davacıya tahsis edildiği, tevzi cetvel ve tutanaklarının yetkili mercilerce onaylandığı, böylece taşınmazın mülkiyetinin Türk Medeni Kanununun 705.maddesi gereğince davacıya intikal etmesine karşın, 29.9.1981 tarihinde yapılan genel kadastro tesbitinde taşınmazın Hazine adına tesbit edilerek çap kaydının oluştuğu, bunun üzerine, davacının değinilen hususa dayanarak Hazine aleyhine Sarayönü Sulh Hukuk Mahkemesinin 1986/3 esas sayılı dosyasında tapu iptal ve tescil davası açtığı, davanın kabul edilmek suretiyle kesinleştiği, ancak anılan karar tapuda infaz edilmeden, kayıt maliki Hazinenin davalılara temlik ettiği, böylece kesinleşen ve Türk Medeni Kanununun 705.maddesi gereğince mülkiyeti tescilden önce davacı tarafa geçiren kararın karşılıksız kaldığı anlaşılmaktadır.
    Bu belirlemeye göre, davalıların taşınmazı Türk Medeni Kanununun 1020 (eski 928) maddesinde öngörülen sicilin aleniyetinden istifade ederek edindikleri gözetilmek suretiyle Türk Medeni Kanununun 1023.maddesinin koşullarının gerçekleşmesi halinde taşınmazın mülkiyetini iktisap edebilecekleri açıktır. Buna göre, Türk Medeni Kanununun 1023.maddesi hükmü gereğince gerekli araştırmanın yapılması asıldır.
    Bilindiği üzere; hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları,dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle,alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiş tir.Bu amaçla Medeni Kanunun 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023.maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır.İşte bu nedenle Devlet,nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş,bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış,iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş,değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarakta tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur.Belirtilen ilke M.K.nun 1023.maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1.fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tesçil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tesçile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
    Ne varki; tapulu taşınmazların intikallerinde,huzur ve güveni koruma,toplam düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin,iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır.Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi,hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı,kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta,şeklen iyi niyetli gözükeni değil,gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması,bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu,iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğin den (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8.ll.l99l tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.
    Somut olaya gelince; mahkemece iyiniyet konusunda herhangi bir araştırma yapılmamış, doğrudan sulh hukuk mahkemesinin 1986/3 esas ve 133 sayılı kararı esas alınmak suretiyle neticeye gidilmiştir.
    Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
    Davalıların, temyiz itirazları bu nedenle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.5.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi