22. Hukuk Dairesi 2015/6248 E. , 2016/11915 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kurum bünyesinde 10.09.2008-12.08.2013 tarihleri arasında sözleşmeli olarak bilişim uzmanı pozisyonunda çalıştığını, iş sözleşmesini muvazzaf askerlik hizmetini ifa etmek üzere feshettiğini beyanla kıdem tazminatı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı def"i ve yargı yolunun caiz olmadığı itirazında bulunmuş ve davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda yargı yolunun caiz olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 1. maddesinin 2. fıkrası ve 4. maddesinde belirtilen ayrık durumlar dışında kalan bütün işyerlerinde, işverenler ile işveren vekillerine ve çalışma şekline bakılmaksızın işçilere bu Kanun’un uygulanacağı belirtilmiştir.
Sorun daha çok statü hukukuna tabi kamu çalışanları ile yine kamuda çalışan işçiler arasındaki ayrım noktasında ortaya çıkmaktadır. T.C. Anayasasının 128. maddesi, “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir” şeklindedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/B maddesinde ise, “Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, Bakanlar Kurulunca belirlenen esas ve usuller çerçevesinde kurumun teklifi ve Devlet Personel Başkanlığının görüşü üzerine Maliye Bakanlığınca vizelenen pozisyonlarda, mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevi” yapanların sözleşmeli personel oldukları açıklanmıştır.
Memur ve sözleşmeli personel statü hukukuna ilgilendirdiğinden idare ile çıkacak olan uyuşmazlıklar iş mahkemeleri yerine idari yargı yerinde çözümlenmelidir. Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 1995/1 Esas 1996/1 Karar sayılı ilke kararında özelleştirme kapsamında olsun veya olmasın Kamu İktisadi Teşebbüslerinde sözleşmeli personel statüsünde çalışanların kurumları ile olan ilişkilerinden doğan anlaşmazlıkların çözüm yerinin idari yargı olduğu kurala hükme bağlanmıştır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde iş mahkemelerinin görevi, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş sözleşmesinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi” olarak belirlenmiş olmakla, sözleşmeli personel olarak çalışanın talepleriyle ilgili davaların, iş mahkemesi yerine genel görevli mahkemelerde görülmesi gerekir.
Devlet Memurları Kanunu"ndan başka kanunlar da sözleşmeli personel istihdamına izin vermektedir.
5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu"nun 28 maddesi üçüncü fıkrasında “Kurumda bilişim hizmetlerini yürütmek ve 80 kişiyi geçmemek üzere sözleşmeli olarak uzman personel çalıştırılabileceği” düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacı, davalı ... işyerinde, 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu"nun 28. maddesi kapsamında bilişim uzmanı olarak çalışmış ve iş sözleşmesini muvazzaf askerlik hizmetini yapmak üzere feshetmiştir. Davalı tarafından ibraz edilen ve taraflarca imzalanan hizmet sözleşmesi başlıklı 18.02.2013 tarihli belge ve anılan Kanun hükmüne göre davacının sözleşmeli personel olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda anlaşmazlığın çözüm yeri idari yargı olduğundan, davanın yargı yolu caiz olmaması sebebiyle usulden reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 21.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.