3. Hukuk Dairesi 2013/3330 E. , 2013/5556 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE ... MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen suya vaki müdahalenin men"i ve tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin, taşınmazının (....200 m² lik tarlanın) bir kısmını, petrol ofisi olarak kullanılmak üzere davalı şirkete ... yıl süreyle kiraya verdiğini; kalan kısımda ise, bazen kendisi bazen de ortak olarak ekin ekmek suretiyle bu zamana kadar tasarruf ettiğini; tarla üzerinde petrol ofisinin arka kısmında bulunan yerde yeraltı suyu kullanma ruhsatı alarak bir kuyu açtığını ve ekinini suladığını; davalıların, kendi ruhsat sahibi olduğu kuyuyu, petrol istasyonu binasına avlu çekmek suretiyle genişleterek avlu içerisine alıp sahiplendiklerini ve müvekkiline su vermeyerek ekininin yanmasına sebebiyet verdiklerini iddia ederek; davalıların suya vaki müdahalelerinin men"i ile, davalıların kullandığı su ve mahsulüne verdikleri zarar nedeniyle, fazlaya ilişkin hak saklı tutularak 1000 TL maddi tazminatın dava tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın kendisine ait olduğunu iddia ettiği ve tedbir kararı verilen kuyunun davacıya ait olmadığını, kuyunun müvekkili şirkete ait petrol istasyonunun ihtiyaçları için yıllar önce davalı ... tarafından açtırıldığını; davalının tarımsal elektrik abonesi olmak için eski kuyum var diyerek, yetkililere müvekkilinin açtırdığı kuyuyu gösterip, kuyu ruhsatı aldığını, talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu savunmuş; ayrıca, şirket ortaklarına izafe edilecek husumetin de bulunmadığını belirterek; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, “...uyuşmazlık konusu kuyunun davalı şirket tarafından olası petrolde çıkacak bir yangın söndürmede kullanılmak üzere 25-30 yıl önce açtırıldığı, uyuşmazlık konusu kuyunun yeraltı suyu kullanmak belgesi alınmasından önce açtırıldığının tanık beyanları ile de sabit olduğu, davacının 29.08.2007 tarihinde taşınmazın mülkiyetinin kendi üzerine olmasından istifade ederek uyuşmazlık konusu kuyuya ruhsat aldığı, normal koşullar altında arz sahibinin arzı içerisinde bulunan kuyunun sahibi olduğu gibi kuyudan alınacak sudan istifade etme hakkının da malike ait olduğu; ne var ki, davacının kuyusunun içerisinde bulunduğu kısmın davalı şirkete kiraladığı, ....taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesine üstünlük tanınması gerektiği, davacının iş bu davayı açmakta kötüniyetli olduğu anlaşılmakla men"i müdahale isteminin reddine, davacı vekilinin duruşmada alınan beyanında oluşmuş bir zararlarının bulunmadığını, tazminata ilişkin istemlerini atiye bıraktıklarını, davalı tarafın da atiye bırakma talebini kabul etmediklerini beyan ettiği anlaşılmakla, tazminata ilişkin isteminde reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava konusu yapılan su, kuyu suyu olmakla Türk Medeni Kanununun 756/....maddesi kapsamına giren yeraltı sularındandır. Yeraltı suları genel sulurdan olup, herkes bunlardan kadim ve öncelik haklarına riayet etmek koşuluyla faydalı ihtiyacı oranında yararlanabilir. TMK"nun 756/son maddesinde “Arazi maliklerinin yeraltı sularından yararlanma biçimi ve ölçüsüne ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır” düzenlemesi mevcut olup, uyuşmazlığın çözümünde; 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun hükümleri de gözetilmelidir.
Mahkemece yapılacak iş; suyun genel su olduğu kabul edilerek, tarafların ihtiyacı doğrultusunda yukarıda belirtilen hükümler çerçevesinde uzman bilirkişiler aracılığıyla bir inceleme ve araştırma yapılarak öncelikle davalı şirketin (petrol ofisinin ihtiyaçları yönünde) kuyuyu açma amacına uygun olarak ihtiyacının karşılanmasını sağlayacak, kalan sudan ise, davacının da yararlanabileceği bir su rejimi ve düzeneği oluşturmak suretiyle taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözüme kavuşturmak olmalıdır.
Yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.