3. Hukuk Dairesi 2020/10223 E. , 2021/10226 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 19. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 21. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıya ait ... plaka sayılı minibüste 01/07/1999 tarihinden, 24/08/2009 tarihine kadar çalıştığını, iş akdinin hiçbir neden yokken feshedildiğini, günde ortalama 13-14 saat çalıştığını, dinlenme süresi 1 gün olup iznini hafta içi kullandığını, dini ve milli bayram izinlerini kullanmadığını, bunların ücretinin de ödenmediğini, yılda 3-4 günü geçmeyen şekilde yıllık izin kullandığını, çalıştığı günler için yıllık izin ücretlerinin ödenmediğini, alacaklarının tam olarak belirlenemediğinden kısmi dava açtığını ileri sürerek; 25.798 TL kıdem tazminatı, 4.745 TL ihbar tazminatı, 100 TL fazla mesai alacağı, 100 TL dini bayram ve ulusal bayram tatili çalışma alacağı, 200 TL yıllık izin ücret alacağı olmak üzere toplam 30.943 TL’nin kıdem ve ihbar tazminatına fesih tarihinden, diğer alacaklarına hak edildikleri tarihten itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesince, davalının esnaf niteliğinde olduğu, ekonomik faaliyetinin sermayesinin yanında bedensel çalışmaya da dayandığı, basit usulden vergi ödediği bu nedenle de davacının taleplerinin Borçlar Kanunu"ndaki hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, davacının çalışma süreleri göz önüne alındığında 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun uygulanması gerektiği, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nda ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, izin ücreti ve genel tatil ücreti gibi haklar belirlenmediği, bu hakların 6098 sayılı Borçlar Kanunu ile kurulduğu, bu nedenle de davacının bu yeni yasa ile kurulan hükümlerden yararlanamayacağı, davacının taleplerinin 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre değerlendirilmesi durumunda iki haftalık ücret tutarında ihbar tazminatı isteyebileceği, bunun da aylık kazancının davacı tarafından ispatlanamamış olması nedeniyle o tarihteki asgari ücret üzerinden 272,44 TL olarak bilirkişi tarafından hesaplandığı gerekçesiyle; davanın ihbar tazminatı yönünden kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin ve tüm diğer talepler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuş; bölge adliye mahkemesince; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; iş akdinin haksız feshi nedeniyle kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai alacağı, dini bayram ve ulusal bayram tatili çalışma alacağı, yıllık izin ücret alacağı istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu 4. İş Mahkemesinin 2013/86 Esas 2014/480 Karar sayılı kararı ile davacının, davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak, prime esas asgari ücret üzerinden çalıştığının tespitine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir. İlk derece mahkemesinin, davalının esnaf niteliğinde olduğu, uyuşmazlığın İş Kanunu hükümlerine tabi olmadığı, sözleşmenin sona erdiği tarih itibariyle 818 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağına ilişkin değerlendirmelerinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, uyuşmazlık 818 Sayılı Borçlar Kanunu"nun (BK) 313. ve devamı maddelerinde düzenlenen hizmet akdinden kaynaklanmaktadır. Borçlar Kanununun 344. maddesinde; "muhik sebeplerden dolayı gerek işçi gerekse iş sahibi, bir ihbara lüzum olmaksızın her vakit akdi fesedebilir. Ezcümle, ahlaka müteallik sebeplerden dolayı yahut hüsnüniyet kaideleri noktasından iki taraftan birini artık akti icra etmemekte haklı gösteren her hal, muhik bir sebep teşkil eder. Bu gibi hallerin mevcudiyetini hakim taktir eder. Fakat işçinin kendi kusuru olmaksızın duçar olduğu nispeten kısa bir hastalığı yahut kısa müddetli biraskeri mükellefiyeti ifa etmesi, muhik sebep olarak kabul edilemez." hükmü, yine aynı Kanun"un 345/1. maddesinde ise; "Muhik sebepler bir tarafın akte riayet etmemesinden ibaret olduğu taktirde, bir taraf diğer tarafa onun akit ile müstehak iken mahrum kaldığı feri menfaatler de nazara alınmak üzere, tam bir tazminat itasıyla mükellef olur." hükmü ve yine anılan maddenin 2. fıkrasında ise, "bundan başka hakim vaktinden evvel feshin mali neticelerini, hali ve mahalli adeti gözönünde tutarak taktir eder." hükmü vazedilmiştir.
Yine, BK"nın 329. maddesinde fazla çalışmayla ilgili düzenleme mevcut olup, "Sözleşme ile kararlaştırılmış ya da mutad olan çalışmanın ölçüsüne oranla bir fazla çalışma zorunlu oluyorsa, işçi bunu yapmaya gücü yeterse ve üzerine almaya reddetme dürüstlük kuralına bir aykırılık ifade ederse, fazla çalışmayı kabul etmek zorundadır. İşçi, bu fazla çalışma için kararlaştırılan ücrete oran kurularak ve özel durumlar gözönüne alınarak takdir edilmesi gereken ek ücreti talep hakkına sahiptir. "Borçlar Kanununun 334. maddesinde ise, "İşveren işçiye mutat serbest saatler yada günler vermekle yükümlüdür. İşveren feshi ihbar yapılmasından sonra başka bir iş aranması için işçiye uygun bir zaman vermek zorundadır. Bütün durumlarda, işverenin çıkarlarını olabildiği kadar gözetmek gerekmektedir." Borçlar Kanunu"nun 340./II. maddesinde ise, iki haftalık bir ihbar süresi öngörülmüştür.
HMK"nın 33. maddesi uyarınca; maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir. İlk derece mahkemesince 818 sayılı Borçlar Kanununda düzenlenmediği gerekçesiyle kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, dini bayram ve ulusal bayramlarda çalışma alacağı, yıllık izin ücreti taleplerinin reddine karar verilmiş ise de davacının kıdem tazminatı yönündeki talebinin 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 345. maddesi gereğince muhik tazminat talebi olarak kabulünün gerekmesine göre davacının diğer talepleri yönünden ise Borçlar Kanunu"nun 329. ve 334. maddeleri düzenlemesinin değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının da kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun"un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 19/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.