14. Hukuk Dairesi 2014/1695 E. , 2014/5871 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/12/2013
NUMARASI : 2012/16-2013/474
Yargılamanın iadesini isteyen vekili tarafından, aleyhine yargılamanın iadesi istenen aleyhine 18.01.2012 gününde verilen dilekçe ile yargılamanın yenilenmesi istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 27.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ile duruşmasız olarak davalı D.. Ç.. vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 06.05.2014 günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davacı vekili Av. Ş.. S.. ile karşı taraftan davalılar vekili Av. Z.D. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacı, Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/385 Esasına kayıtlı dosyada babası D.. Ç.. aleyhine inanç sözleşmesine dayanarak tapu iptali ve tescil, ikinci kademede alacak talebinde bulunduğunu; mahkemece, alacak isteminin kısmen kabulüne karar verildiğini, oysa hükme esas alınan bilirkişi raporunun sahte olduğunu, bilirkişi hakkında yapılan ceza soruşturmasında vefatı nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, ayrıca kesinleşen davada tanık olarak dinlenen A.. Ç.."in taşınmazı muvazaalı olarak edinerek oğluna devrettiğini, yargılamanın yenilenmesi koşullarının oluştuğunu ileri sürerek taşınmazın adına tescilini veya ödenen 25.000 Alman Markı’nın 23.08.2002 tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsilini istemiş; 12.03.2013 günlü dilekçeyle A.. Ç.. ve A.. Ç.."e de husumet yöneltmiştir.
Davalı D. A, vekilin dava açma yetkisi bulunmadığını, yargılama sırasında anılan bilirkişi raporuna itiraz edildiğini ve hak düşürücü sürenin geçtiğini; davalılar A.. Ç.. ile A. M., kendilerine husumet yöneltilmesinin doğru olmadığını, yargılamanın yenilenmesi istenen davanın tarafı olmadıklarını ve taşınmazı bakım sözleşmesine dayanarak temlik aldıklarını, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, 20.001,32 TL bedelin davalıdan alınmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı Durmuş Ali vekili, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalı Durmuş Ali vekilinin temyiz itirazlarına gelince; dava, inanç sözleşmesine dayanarak açılan ve kesinleşen karara yönelik yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir.
Yargılamanın iadesi nedenleri, HUMK’nın 445. maddesinde 11 bent halinde sayılmıştır. Anılan maddenin 5. bendinde “Ehlihibrenin kasten hilafı hakikat ihbaratta bulunduğunun hükmen tahakkuk etmesi” hükmüne yer verilmiştir. Bu madde uyarınca yargılamanın yenilenmesi istenebilmesi için, bir ceza mahkemesi kararıyla hükme esas alınan bilirkişi raporunun kasten gerçeğe aykırı düzenlendiğinin sabit olması gerekir. Ancak, gerçeğe aykırı rapor düzenlediği iddia edilen bilirkişi hakkında delil yokluğu veya başka bir nedenle ceza kovuşturmasına başlanamamış veya karar verilememiş olması halinde ceza mahkemesinin kararının varlığı koşulu aranmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı inanç sözleşmesine dayanarak davalı babası D. A..’ye karşı açtığı davada tapu iptali ve tescil; ikinci kademede tazminat talep etmiştir. Mahkemece, taşınmaz üzerinde hak doğuracak işlemlerin tapudan yapılması veya en azından resmi yazılı biçimde yapılmasının geçerlilik koşulu olup, bu yönde bir kanıt sunulmadığından tapu iptali ve tescil isteminin reddine karar verilmiştir. İkinci kademede ileri sürülen istem ile ilgili, davacının davalıya havale ile para gönderdiğinin kanıtlandığını, ancak davalının yurtdışı banka hesabından davacıya kısmen ödeme yaptığı yeminli tercümana yaptırılan tercümeden anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Yargılama sırasında davacı tarafından 27.03.2007 günlü rapor kabul edilmemiş, ayrıca, kararın temyiz ve karar düzeltme istemi gerekçeleri arasında raporun hatalı olduğuna da dayanılmıştır. Tüm bu hususlar temyiz aşamasında değerlendirilerek karar onanmış, karar düzeltme istemi de reddedilmiştir. Davacı, kesinleşen davada hükme esas alınan 27.03.2007 günlü bilirkişi raporunun sahte olup, gerçeğe aykırı düzenlendiği iddiasına dayanarak yargılamanın yenilenmesini istemiştir. Bolu Cumhuriyet Savcılığı tarafından tercüman bilirkişi hakkında gerçeğe aykırı rapor düzenlediği gerekçesiyle yürütülen soruşturma bilirkişinin vefatı nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla sonuçlanmıştır. Görülmekte olan davada talimatla bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup hükme esas alınan 10.12.2012 tarihli bilirkişi raporunda banka bilgisayar evraklarının çevirisi yapılmış, önceki raporun neden hatalı olduğuna ilişkin bir değerlendirme de bulunulmamıştır. Dolayısıyla 27.03.2007 günlü raporun gerçeğe aykırı olarak düzenlendiği kanıtlanamadığından HUMK’nın 445/5. maddesine uygun bulunmayan istemin reddi gerekir.
Mahkemece, yukarıda yapılan saptamalar uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine; davalı Durmuş Ali vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı D.. Ç..’e verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 06.05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.