14. Hukuk Dairesi 2014/1541 E. , 2014/5873 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/10/2013
NUMARASI : 2010/214-2013/448
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 03.12.2010 gününde verilen dilekçe ile önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 01.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 06.05.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. O.. A.. ile karşı taraftan davalı vekili Av. M.. E.. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, paydaş olduğu 2 parsel sayılı taşınmazdaki 10 numaralı bağımsız bölümün dava dışı önceki paydaşlarının paylarını 04.11.2010 günü satış yoluyla davalıya devrettiğini, bildirim yapılmadığını önalım hakkını kullanmak istediğini ileri sürerek, payın adına tescilini istemiştir.
Davalı, dava konusu payın taşınmazda paydaş olan dava dışı eşi adına alındığını ancak vekalet sorunu nedeniyle adına tescilinin gerektiğini, davacının satıştan bilgisi bulunduğunu, payı gerçekte 63.750TL bedel ile edindiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının üçüncü kişi olmadığı, taşınmazda fiili taksim bulunduğu ve davacının satışı bildiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Somut uyuşmazlıkta, kat irtifakı kurulan 2 parsel sayılı taşınmazdaki mesken niteliğindeki 10 numaralı bağımsız bölümde 9/15 pay davacı adına 2/15 pay davalı adına kayıtlıdır. Taşınmazda davalının eşi dava dışı İsmet paydaş olup, davalı bu payı edinmeden önce taşınmazda paydaş değildir. Önalım hakkının kullanılmasına davalının eşinin taşınmazda paydaş olması engel değildir. Bu nedenle, davacının, davalının dava dışı paydaşlardan edindiği bu payı öncelikle satın alma hakkı bulunmaktadır.
Ayrıca, önalım hakkı taşınmaz payının tapuda davalıya satışının yapılmasıyla doğup, TMK 733/4.maddesinde belirtilen sürelerin dolmasıyla sona erer. TMK’nın 733/3.maddesi gereği taşınmazdaki pay satışının alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesinden sonra üç aylık hak düşürücü süre işlemeye başlar. Satış işleminin noter aracılığıyla bildirimi dışındaki bir yolla paydaşların satışı öğrenmesi TMK’nın 733/3.maddesindeki üç aylık hak düşürücü süre başlangıcı olarak kabul edilemez. Yasanın bu amir hükmü karşısında davacının pay devrine ilişkin noter aracılığıyla bildirim dışında bir yolla bilgisinin bulunduğu savunması yasaya uygun düşmeyecektir. Bu nedenle, davacının pay satışından bilgisi bulunduğuna ilişkin mahkeme gerekçesi de yerinde değildir.
Bunların yanında, dava konusu pay kat irtifakı kurulu taşınmazdaki bir adet bağımsız bölüme ilişkindir. Kat irtifakı kurulu taşınmazdaki bir adet bağımsız bölümün paydaşlar arasında fiili taksim edildiğinin kabulü hayatın olağan akışıyla bağdaşmamaktadır. Taşınmazda fiili taksimin varlığının kabul edilebilmesi için, taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaşın belirli bir kısımda tasarrufunun bulunması ve paydaşın da kullandığı yeri ve bu yere denk gelen payı üçüncü şahsa satması gerekir. Somut olayda, kat irtifakı kurulu taşınmazdaki bir adet bağımsız bölümün 2/15 payının dava konusu olması sebebiyle paydaşlar arasında fiili taksim olduğunun kabulü mümkün değildir.
Mahkemece, yukarıda yapılan saptamalar uyarınca davacının önalım hakkı nedeniyle taşınmazın tapuda gösterilen satış bedeli ile tapu harç ve masraflar toplam bedelini depo ettirmek üzere davacıya uygun bir süre verilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 06.05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.