8. Hukuk Dairesi 2018/8117 E. , 2019/11453 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne, ecrimisil talebinin ise reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili; müvekkillerine ait dava konusu 4476 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde davalı tarafından izin ve muvafakat alınmaksızın konut inşa edildiği, yasalara aykırı imarlıklar gerçekleştirildiği, taşınmazın işgaline son verilmesini istemiş ise de, halen müdahalenin devam edildiği belirtilerek davalının vaki müdahalesinin men’i ile 5.000,00 TL ecrimisil bedelinin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 19.06.2014 tarihli ve 2013/129 Esas, 2014/358 Karar sayısı ile verilen ilk kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 10.02.2015 tarihli ve 2015/95 Esas, 2015/14597 Karar sayılı ilamı ile özetle; “....öncelikle davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istekleri ile ilgili olarak keşfen saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur. Mahkemece, 02.07.2015 tarihli ara karar ile arsa değeri 12.627,60 TL ve ecrimisil talep miktarı 5.000,00TL üzerinden nispi harcın ikmali için davacılar vekiline süre verilmiş olup davacı vekili tarafından 21.09.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde talep edilen 5.000,00 TL dava değeri alacaklarının 12.627,60 TL olarak ıslahını, 5.000,00 TL’nin dava tarihinden ve 7.627,60 TL’nin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili talep edilmiştir. Yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulü ile tapunun Bursa ili ... ilçesi ... köyü 4476 ada 4 parselde kaim ve keşif fen bilirkişisi ..."un 21.01.2014 tarihli fen raporunda A harfi ve sarı renk ile gösterilen alana davalı müdahalesinin men"ine, ihtilaf konusu tecavüzün taşınmazın ifrazından kaynaklanan bir sebep olarak görünmesi ve davalının iyi niyetli kabul edilmesi nedeniyle ecrimisil talebinin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, taraf vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli hak doğmaktadır. O nedenle mahkemenin Yargıtayca verilen bozma kararına uyması sonrasında kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar vermesi gerekir. Yargıtayın bozma kararına uymuş olan mahkeme bu uyma kararı ile bağlı olup, bozma gereğince işlem yapmak durumundadır.
Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu, harcın alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmayıp, anılan hususun (temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın) mahkemece kendiliğinden gözetileceğini düzenlemiş ve buyurucu nitelikteki 32. maddesinde, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağını öngörmüştür.
Somut olaya gelince; mahkemece, bozma ilamı gereği harç eksikliği usulüne uygun şekilde giderilmemiştir. Söyle ki, davacıların toplam 17.627,60 TL ( Zemin değeri+ Ecrimisil bedeli) üzerinden harcı ikmal etmesi gerekirken (ıslah dilekçesi adı altında) dava değeri (ecrimisil alacağına hasredilmek suretiyle) 12.627,60 TL olarak ıslah edilmiştir. Bu şekilde elatmanın önlenmesi talebi ile ilgili saptanan dava değeri üzerinden herhangi bir harç alınmadan hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, öncelikle el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, taraflarca HUMK"un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 17.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.