21. Hukuk Dairesi 2018/1753 E. , 2019/3583 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacılar ile davalılardan ..., ... Madencilik Petrol Ürünleri İnş Gıda Tur Paz San ve Tic Ltd Şti, ... Sig Aş ve ... vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebeplere göre davalılar ..., ... Mad. Pet. Ür. İnş. Gıda Tur. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekillerinin tüm, davacılar vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, 20/06/2011 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, Davacı .... için 24.635,80 TL ve Davacı ... için 837,62 TL maddi tazminatın kaza tarihi 20/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacılara verilmesine (davacı ... ve.... için ayrı ayrı davalı ... şirketinin faiz yönünden sorumluluğunun her bir davacı için ayrı ayrı 500,00 TL lık kısmı için dava tarihinden kalan kısmı için ıslah tarihinden itibaren sınırlı tutulmasına) davalı ... Şirketinin sorumluluğunun poliçedeki teminat miktarıyla sınırlı tutulmasına, -Davacı ... için 25,000,00 TL, Davacı ... için 25,000,00 TL, davacı ... için 25,000,00 TL, Davacı ... için 25,000,00 TL, davacı ... için 30.000,00 TL , davacı ... için 30.000,00 TL, davacı ... .... için (ölümün nedeni ile mirasçılarına) 30,000,00 TL için manevi tazminatın kaza tarihi 20/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan (.... Madencilik Ltd Şti, ..., ..., ..., ...) müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davaya konu iş kazası sonucunda sigortalının vefat ettiği, iş kazasının meydana gelişinde kazalının % 20 oranında karşıt kusurunun bulunduğu anlaşılmaktadır.
Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların ... ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı erkek çocuklar yararına ayrı ayrı hükmedilen 25.000,00"er TL manevi tazminat tutarları azdır.
3- Gerek mülga 818 sayılı BK."nın 101. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 117. maddesinde; “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Sigortacının sorumluluğu haksız fiile dayanmadığı için, faizin başlangıcı yönünden temerrüt tarihi esas alınmalıdır. Dava tarihinden önce ihbar yapılması halinde, ihbar tarihini takip eden 8 günün sonunda temerrüdün gerçekleştiği kabul edilerek faize hükmedilmesi gerekir. Dava tarihinden önce temerrüt kanıtlanamaz ise sigortacının faiz yükümlülüğü dava tarihinden itibaren başlar.
Dosya kapsamına göre, davacılar vekili tarfından davalı ... şirketine 20/07/2011 tarihli muhtıra çıkarıldığı, sigorta şirketinin 29/07/2011 tarihli yazısı ile red cevabı verdiği, muhtıranın davalı ... şirketince ne zaman tebliğ alındığına ilişkin belgenin dosya arasında bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, tebliğ tarihinin araştırılarak bu tarihten itibaren/ tebliğ tarihi belirlenemediği takdirde 29/07/2011 ilk defa ihbarın yapıldığının kabulü ile bu tarihten itibaren 8 günlük sürenin geçmesi ile birlikte temerrüdün gerçekleştiği kabul edilerek davalı ... şirketi yönünden yasal faize karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi hatalı olmuştur.
Ayrıca karar başlığında davacı çocuk Ş...."e velayeten ... yazılması gerekirken ...-Muris ... yazılması da isabetli değildir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı tarafa iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalılara yükletilmesine, 09/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.