10. Hukuk Dairesi 2016/10871 E. , 2016/12625 K.
"İçtihat Metni"
Dava, 25.08.2008 tarihinde meydana gelen iş kazasında sürekli iş göremez hale gelen sigortalıya bağlanan peşin değerli gelir ve yapılan sosyal yardımlardan oluşan kurum zararının davalıdan rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili ile davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada mahkemece verilen ilk karar, dairemizin 09.02.2015 günlü ve 2014/4108 E., 2015/1821 K. sayılı ilamıyla; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hâkimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlı olup, ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahip olduğu için, hukuk hâkiminin, ceza hâkiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkûmiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hususu üzerinde durularak, meydana gelen olay nedeniyle yeniden bir kusur raporu alınması ve 506 sayılı Yasa’nın 9’uncu ve 10’uncu maddeleri kapsamında yapılacak irdeleme ile işverenin sorumluluğunun hakkaniyet indirimi de dikkate alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gereğine işaret edilerek, araştırma yapılmak üzere bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
./..
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir.
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Mahkemece Dairemizce verilen bozma kararına uyulmuş ise de, bozma gereğinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir.
Eldeki davada, bozma sonrasında mahkemece bozmaya uyulmuş olmakla bozma içeriğindeki hususlara uyulması mecburiyetine rağmen, aldırılan kusur raporunda, kazalının %85 tarla sahibi dava dışı ...’nun %15, ve davalı ...’nın kusursuz olduğu kabul edilmiş ise de, bu kez, bozma öncesi aldırılan kusur raporu ile sonradan aldırılan kusur raporu arasındaki bariz çelişkiyi giderir şekilde iş kazasının meydana geldiği iş kolunda ve iş güvenliğinde uzman bilirkişi kurulundan yeni bir kusur raporu aldırılması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, bozma nedenidir.
Kabule göre de, mahkemece 506 sayılı Yasa"nın 9’uncu ve 10’uncu maddeleri koşullarının varlığının bozma kararımız çerçevesinde somut biçimde araştırılmaması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, mahkemece yapılacak iş, bozma öncesi ve sonrası aldırılan kusur raporları arasındaki çelişkiyi giderir şekilde yeni bir kusur raporu aldırmak ve sonucuna göre ilk bozma kararımız çerçevesinde 506 sayılı Yasa"nın 9’uncu ve 10’uncu maddelerini irdeleyerek sonucuna göre bir hesap yaptırmak suretiyle karar vermekten ibarettir.
O halde, davacı Kurum vekili ile davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 18/10/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.