10. Hukuk Dairesi 2016/10686 E. , 2016/12626 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı SGK Başkanlığı işleminin iptali ile aylığın kesilme tarihi itibariyle yeniden bağlanması gerektiğinin ve davacının Kuruma borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılamada ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Eldeki davada da Mahkemece Dairemizce verilen bozma kararlarına uyulmuş olmasına rağmen, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedimesi mümkün olmayıp, önceki bozma kararımızda, davacı ile eski eşinin tüm adreslerinin usulünce araştırılmadığı, su ve elektrik fatura ve aboneliklerinin kimin üzerine olduğunun araştırılmadığı, davacı hakkında kuruma yapılan ihbar ve kurumca tutulan raporda dinlenen komşu tanık beyanları ile bina yöneticisinin mahkemece dinlenen beyanları arasında oluşan çelişkilerin soyut iddialar dışında somut delillerle giderilmediği belirtilmiş olmasına rağmen, bozma sonrasında mahkemece davacı ile eski eşinin ayrı yaşadığı belirtilen adreslerinde ve Kurumca tespit edilen adreslerde zabıta aracılığıyla komşu tanıkların tespiti yapılarak, beyanlarına başvurulması, davacı ile eski eşin adreslerindeki ve özellikle Aksoy Mahallesi ile Bostanlı Mahallelerindeki adresler dikkate alınarak, mahalle muhtarlarının belirlenip beyanlarına başvurulması ile tüm adresler bakımından, muhtarlıklara verilen konutta oturanlara ait ev halkı tespit fişleri ile kimlik bildirim formları veyahut benzeri bildirimlerin olup olmadığı ile medula kayıtlarındaki adreslerin de sorulması ve davacı ile eski eşinin davaya konu 01.10.2008-24.04.2011 tarihleri arasındaki dönemde, davalı kuruma gelen ihbar, Kurumca yapılan denetimdeki tutanak tanıkları, yönetici ve komşu tanıkların beyanları dikkate alınarak, birlikte yaşayıp yaşlamadıklarına dair, somut delillere dayalı olarak araştırma yapılmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları nazara alınmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.