Esas No: 2005/14552
Karar No: 2006/1897
Karar Tarihi: 20.02.2006
Kazandırıcı Zamanaşımı Zilyedliği Yoluyla Taşınmaz Edinme Koşullarının Oluşması - Orman Bütünlüğünü Bozmak - Taşınmazın Tesciline Ve Orman Kadastrosuna İtiraz - Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2005/14552 Esas 2006/1897 Karar Sayılı İlamı
20. Hukuk Dairesi 2005/14552 E., 2006/1897 K.
20. Hukuk Dairesi 2005/14552 E., 2006/1897 K.
- KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI ZİLYEDLİĞİ YOLUYLA TAŞINMAZ EDİNME KOŞULLARININ OLUŞMASI
- ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ BOZMAK
- TAŞINMAZIN TESCİLİNE VE ORMAN KADASTROSUNA İTİRAZ
- 6831 S. ORMAN KANUNU [ Madde 11 ]
- 6831 S. ORMAN KANUNU [ Madde 17 ]
- 6831 S. ORMAN KANUNU [ Madde 1 ]
- 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 713 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tescil ve orman kadastrosuna itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Orman Yönetimi ve Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekilinin Asliye Hukuk Mahkemesine de 08.03.2002 günlü dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ...... Köyünde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, taşınmazın 1957 yılında yapılan arazi kadastrosunda tapulama harici bırakıldığını, Mustafa Yırtıcı"nın 1968 yılında para ve emek sarfı ile 1970 yılında imar ve ihyasını tamamlayarak tarla haline getirdiğini, 10 Temmuz 2001 yılında harici satış senedi ile davacıya satıldığını, eklemeli zilyetliğinin 30 yılı aştığını ve kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, yörede yapılan orman kadastrosunun 26.11.2001 tarihinde altı aylık süreyle ilan edildiği, davanın ise, 6 aylık ilan süresi içerisinde 08.03.2002 tarihinde açıldığı, bu nedenle tescil davasının aynı zamanda orman kadastrosuna itiraz davasına da dönüştüğü, 6831 Sayılı Yasanın 11. maddesine göre bu tür davalara bakma görevinin Kadastro Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle 11.03.2003 tarihinde verdiği görevsizlik kararı kesinleştirilerek, dava dosyası görevli Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir. Mahkemece, yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi krokisinde TH/1 olarak gösterilen 3926.57 m2"lik bölümün orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline, TH/2 olarak gösterilen 7008.84 m2"lik bölümün tarla niteliğiyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılardan Orman Yönetimi ve Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ve orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 26.11.2001 tarihinde ilanı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Ancak, temyize konu dava askı ilan süresi içinde açıldığından, orman kadastrosu çekişmeli taşınmaz yönünden kesinleşmemiştir. Genel arazi kadastrosu işlemi ise, 14.08.1957 tarihinde yapılmış ve sonuçları 26.04.1958 - 26.05.1958 tarihleri arasında ilan edilmiş ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu alanın uygulama imar planları Seyhan Belediye Meclisi nin 30.12.1997 tarih ve 158-159 sayılı kararı ile yapılmış ve Adana Büyükşehir Belediyesince 02.04.1998 tarihinde onanmış, yine arazi ve arsa düzenlemesine ilişkin parselasyon planları ise, 08.06.1998 gün ve 3014 sayılı kararı ile onanmıştır. Bu işlem Adana II. İdare Mahkemesinin 1999/962, 963, 964, 965, 966 ve 967 Esas ve 2000/415, 416, 417, 418, 419 ve 420 Karar sayılı ilamları ile iptal edilmiştir.
Davacı vekili, Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği 08.03.2002 günlü dava dilekçesinde ve dilekçeye ekli satış senedinde dava konusu taşınmazın Doğusu: 280 parsel, Batısı: 163 parsel, Kuzeyi: 710 parsel, Güneyi: dere ve çalılık ile çevrili yaklaşık 55.000 m2 olduğunu bildirmiş, davacı tarafın göstermesi ve yerel bilirkişinin beyanına göre düzenlenen 01.11.2002 tarihli keşifte fen bilirkişi Ali İcbay"ın 14.12.2002 tarihli krokide dava konusu yer kısmen 280, kısmen 719 parsel içinde, kısmen de 280 sayılı parselin doğusunda gösterilmiştir. Davacı vekili bu krokiye itiraz etmemiştir.
Kadastro Mahkemesinin de 13.11.2003 tarihinde yapılan keşifte ormancı bilirkişiler, bu keşifte fen bilirkişi krokisinde gösterilen yer ile daha önce Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan keşif sırasında düzenlenen 14.12.2002 tarihli krokinin başka yerler olduğunu bildirmişler, aynı keşifte dinlenen Harita Mühendisi Mustafa İnce Yavuz"un 01.12.2003 tarihli raporunda dava konusu yeri Asliye Hukuk Mahkemesinde rapor düzenleyen ..... ...."ın düzenlediği krokiye uyumlu olarak ve 280 ve 719 sayılı parseller dışında kalan bölümün yüzölçümünü 14900 m2 olarak hesaplamıştır.
Aynı keşifte ziraat mühendisi taşınmazın eğiminin ek raporda 9-12 olduğunu bildirmiştir. Raporun ibrazından sonra19.02.2004 tarihli oturumda hazır olan davacı vekili, dava konusu yeri doğru olarak gösterdiklerini söylemiş, ancak mahkemece 01.03.2004 tarihinde yeniden keşif yapılması kararlaştırılmıştır. Bu keşiften sonra 22.04.2004 tarihli oturumda hazır olan davacı vekili, fen memuru M..... ...... tarafından düzenlenen 15.03.2004 tarihli rapor ekinde sunulan krokiye bir diyecekleri olmadığını bildirmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan keşif sonucu verilen 14.12.2002 günlü kroki, keza Kadastro Mahkemesinde yapılan 13.11.2003 tarihli keşiften sonra verilen kroki birbirine uyumlu olduğu halde, son keşifte çizilen krokide dava konusu yerin bir kısmı 280 sayılı parselin içinde, bir kısmı doğusunda ve bir kısmı da batısında gösterilmiştir.
Mahkemece, 280 numaralı parselin doğusunda kalan 7008.84 m2"lik bölüm hakkındaki davanın kabulüne ve davacı adına tesciline, diğer bölümle ilgili davanın reddine karar verilmiştir. Son keşifte dinlenen Ziraat Yüksek Mühendisi ..... ....., 22.03.2004 tarihli raporunda tescile karar verilen 7008.84 m2"lik bölümün eğiminin % 12-15 olduğunu ve 5 yıl önce maki bitki örtüsünün temizlenerek tarla haline getirilmiş olduğunu bildirmiştir. Keza, ormancı bilirkişiler de taşınmazın öncesinin eski tarihli memleket haritasında kısmen çalılık olduğunu ve taşınmazın üç sınırının devlet ormanıyla çevrili, batısında ise, 280 numaralı parsel bulunduğunu, davanın devamı sırasında yapılan orman kadastrosunda 298-299 orman sınır hattının doğusunda ve orman sınırları içerisinde bırakıldığını bildirmişlerdir. Ziraat mühendisi bilirkişinin raporu karşısında diğer delillere değer verilemez. 6831 Sayılı Yasanın 1-J maddesinin karşı kavramından toprak ve orman muhafaza karakteri taşıyan funda ve maki ile örtülü yerler orman sayılır. İlgili hukuk daireleri ve Hukuk Genel Kurulunun kararlılıkla benimsedikleri içtihatlarına göre eğimi % 12"yi aşan yerler teknik ve bilimsel olarak orman sayılır.
Diğer taraftan; taşınmazın üç sınırı kesinleşmiş orman ile çevrili olup, taşınmaz orman bütünlüğünü bozmakta, taşınmaz 6831 Sayılı Yasanın 17/2. maddesi kapsamında özel mülkiyete konu olamayacak bir yer niteliğindedir.
Hal böyle olunca; davacının davasının reddine ve orman kadastrosunun orman kadastro komisyonunun belirlediği sınırlar ile kesinleştirilmesine ve dava konusu yerin geniş orman arazisi ile birlikte 6831 Sayılı Yasanın 11/4. maddesi gereğince orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, Kadastro Mahkemesinin tespit tutanağı düzenlenmeyen yerler hakkında kişiler adına tescil kararı veremeyeceği, bu görevin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu da düşünülmeden ayrıca tescil kararı verilmesi de isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Orman Yönetimi ve Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde Orman Yönetimine iadesine 20/02/2006 günü oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.