19. Ceza Dairesi 2015/10023 E. , 2016/1933 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : 6831 Sayılı Kanuna Aykırılık
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Zamanaşımı nedeniyle verilen düşme kararına yönelik katılan vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 16.02.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Muhalefet Şerhi
Daire çoğunluğu ile aramızdaki görüş ayrılığı;
Hakkında verilen mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra, CMK"nın 311 ve devamı maddeleri gereğince yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü ile yeniden yargılama yapılması halinde dava zamanaşımı süresinin işleyip işlemeyeceği, işleyecekse hangi kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği ve somut olayda yerel mahkemece yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü ile kamu davasının 765 sayılı TCK"nın 104/2 ve 102/4. maddelerine göre düşürülmesi kararının usul ve kanuna uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Yargılamanın yenilenmesi kararı üzerine verilen kamu davasının zamanaşımından düşürülmesi kararının doğru olup olmadığına geçmeden önce, yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü ile yeniden yargılama yapılması halinde dava zamanaşımı süresinin işleyip işlemeyeceği, işleyecekse hangi kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği konusunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Bu konu Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 11.03.2014 tarih ve ... Esas, ...sayılı Kararında tartışılıp (özetle) şu şekilde karara bağlanmıştır:
765 sayılı TCK"nın 109. maddesi; "Aynı fiilden dolayı her ne suretle olursa olsun tekrar muhakemesi görülmek lazımgelen mahkumünaleyhin ahiren vaki olan mahkumiyeti evvelki mahkumiyetinden daha hafif bir cezayı mutazammın ise müruru zaman müddeti sonraki hüküm ile tertip olunacak cezaya göre hesap olunur" şeklinde düzenlenmiş iken, 5237 sayılı TCK"nın "Dava zamanaşımı" başlıklı 66. maddesinin 5. fıkrası; "Aynı fiilden dolayı tekrar yargılamayı gerektiren hallerde, mahkemece bu husustaki talebin kabul edildiği tarihten itibaren fiile ilişkin zamanaşımı süresi yeni baştan işlemeye başlar" şeklinde düzenlenmiştir.
765 sayılı TCK"nda yargılamanın yenilenmesine karar verilmesinin dava zamanaşımına tesir edeceğine ilişkin bir hüküm mevcut değildir. Nitekim Ceza Genel Kurulu"nun 28.01.1942 gün ve... sayılı kararında; kesinleşen hükümlerin yargılamanın yenilenmesi yoluyla yeniden incelenmesinde dava zamanaşımının söz konusu olamayacağına hükmedilmiştir. Bununla birlikte, 765 sayılı TCK"nın 109. maddesinde yargılamanın yenilenmesi sonucu failin suçunun daha hafif cezayı gerektiren başka bir suç olduğunun belirlenmesi durumunda, bu suçun kanunda belirlenen zamanaşımının ilk yargılama süresi içinde gerçekleşmiş bulunduğunun belirlenmesi durumunda fail hakkındaki davanın düşmesine karar verilecek, diğer bir ifadeyle, yargılamanın yenilenmesi sonucu değişen suç vasfının önceki yargılama sırasında doğru tespit edilmesi durumunda davanın zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilecek idiyse, yargılamanın yenilenmesi sonucunda da dava zamanaşımı nedeniyle düşürülebilecektir.
Böylece, 765 sayılı TCK ve 1412 sayılı CMUK"nın yürürlükte olduğu dönemde yargılamanın yenilenmesine karar verilmesi durumunda, yargılamanın yenilenmesine konu edilen davada zamanaşımı söz konusu olmayacaktır. Ancak, muhakemenin iadesi sonucu suç vasfından değişme olmuş, değişen suç vasfına göre yeniden belirlenen zamanaşımı önceki yargılamada gerçekleşmiş ise, muhakemenin iadesi yargılaması sonucunda 765 sayılı TCK"nun 109. maddesi uyarınca sanık hakkında açılan kamu davasınında zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmesi gerekmektedir. 5237 sayılı TCK açısından ise, Kanun"un 66/5. maddesi uyarınca aynı fiilden dolayı tekrar yargılanmayı gerektiren hallerde zamanaşımının söz konusu olacağı, ancak zamanaşımının yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulünden itibaren yeni baştan işlemeye başlayacağı hükme bağlanmış ve yargılamanın yenilenmesinde zamanaşımının mümkün olduğu açıkça ortaya konulmuştur.
Buna göre, yargılamanın yenilenmesinde eski hükmün iptal edilip failin daha az bir ceza ile cezalandırılmasına karar verilmesi hali dışında 765 sayılı TCK"na göre dava zamanaşımı söz konusu olmazken, sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nun 66/5. maddesinde ki açık düzenleme karşısında yargılamanın yenilenmesinde dava zamanaşımı söz konusu olacaktır. Bu nedenle, inceleme konusu dosyada hükümlü lehine olduğunda tereddüt bulunmayan 5237 sayılı TCK uyarınca zamanaşımının değerlendirilmesi gerekmektedir. Burada zamanaşımı bakımından daha kısa süreler öngören 765 sayılı TCK"nın 102 ve 104. maddelerinin esas alınması gerektiği ileri sürülebilir ise de; 765 sayılı TCK"nda yargılamanın yenilenmesi muhakemesinde dava zamanaşımının öngörülmemesi, bu nedenle 5237 sayılı TCK"nın lehe olduğunun kabul edilmesi karşısında, zamanaşımınında 5237 sayılı TCK"nın 66 ve 67. maddelerinde belirlenen esaslara göre hesaplanması gerekmektedir. Aksi yöndeki kabul, lehe kanun uygulamasında karma uygulama sonucunu doğuracak olup, usul ve kanuna aykırılık oluşturacaktır.
Yargıtay CGK"nun bu kararı ışığında somut olaya gelince;
Orman muhafaza memurlarınca 24.10.2004 tarihinde düzenlenen suç tutanağına göre sanık hakkında 6831 sayılı Orman Kanununa muhalefet (m. 91/1) suçundan, 22.11.2004 tarihli iddianame ile kamu davası açıldığı, yerel mahkemece 08.03.2005 tarihli kararla sanığın 6831 sayılı Kanunun 91/2. maddesi uyarınca üç ay bir gün hapis ve adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iadesi üzerine 28.06.2006 tarihinde aynı şekilde mahkumiyet kararı verildiği, kararın temyizi ve Yargıtay.... Ceza Dairesince lehe kanun hükümlerinin değerlendirilmesi nedeniyle bozulması sonucu, 27.04.2010 tarihli kararla aynı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verildiği, bu kararın da temyizi üzerine Yargıtay ...Ceza Dairesince mahkumiyet hükmünün 19.01 2012 tarihinde düzeltilerek onanması suretiyle kesinleştiği,
Hükmün infazı aşamasında hükümlüye, akıl hastalığı nedeniyle hem vasi atanmış hem de yargılama aşamasında ileri sürülmeyen akıl hastalığı nedeniyle yargılamanın iadesi talebinde bulunulmuştur. Mahkemece, 08.06.2012 tarihli kararla yargılamanın iadesi talebinin kabulü ile infazın durdurulmasına karar verilip yapılan yargılama sonucunda, 07.05.2013 tarihli kararla;
Hükümlünün cezai ehliyetinin bulunmadığı anlaşılmış ise de, suç tarihinden itibaren lehe hükümler içeren 765 sayılı TCK"nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık olağanüstü zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan, kamu davasının DÜŞÜRÜLMESİNE karar verilmiş ise de, yukarıda yer verilen Yargıtay CGK"nın 11.03.2014 tarih, ... Esas, ... sayılı Kararında açıklandığı gibi, 765 sayılı TCK"nda yargılamanın yenilenmesi halinde, failin suçunun daha hafif cezayı gerektiren başka bir suç olduğunun belirlenmesi hali dışında zamanaşımının söz konusu olmaması, buna karşılık 5237 sayılı TCK"nın 66/5. maddesinde yargılamanın yenilenmesi halinde dava zamanaşımının yeni baştan işlemeye başlayacağının düzenlenmesi karşısında, dava zamanaşımında 5237 sayılı TCK hükümlerinin gözetilmesi gerektiği açıktır. Buna göre, hükümlünün sabit olan suçuna ilişkin olarak 6831 sayılı Kanunun 91/2. maddesinde belirlenen cezanın miktarına göre asli dava zamanaşımı 5237 sayılı TCK"nun 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıl, kesintili dava zamanaşımı ise aynı Kanunun 67/4. maddesi uyarınca 12 yıldır. Somut olayda suç tarihi olan 24.10.2004 tarihinden itibaren zamanaşımını kesen sebepler (iddianame, savunma ve mahkumiyet hükümleri) gözetildiğinde ne hüküm tarihinde ne de bugün itibariyle 8 veya 12 yıllık zamanaşımı süreleri geçmemiştir.
Bu itibarla hükümlünün sağlık kurulu raporları gözetilerek, hakkında TCK"nın 32. maddesi uyarınca karar verilmesi gerekirken, yerel mahkemece kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verilmesi kanuna aykırı olup, hükmün bu gerekçeyle bozulması gerektiğini düşündüğümden, çoğunluğun onama kararına katılamıyorum.