22. Hukuk Dairesi 2016/8526 E. , 2016/12244 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile yıllık izin ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, görev yönünden davanın reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 19.01.2005 tarihinde davalı şirket bünyesinde yönetici olarak çalışmaya başladığını, iş sözleşmesini emeklilik sebebi ile feshettiğini belirterek kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının ... İş Mahkemesinin 2012/495 esas sayılı dosyası ile açtığı dava sebebi ile derdestlik itirazında bulunmuş ve davacının 2011 yılına karar şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, taraflar arasında vekalet ilişkisi bulunduğunu belirterek davanın görev yönünden reddini savunmuştur.
Mahkemece, derdestlik itirazı reddedilmiş ve taraflar arasında vekalet ilişkisi bulunduğu gerekçesi ile Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir.
Karar, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı ve davalı arasındaki ilk uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığa konu olan dönemde yürürlükte bulunan Türk Ticaret Kanunu"nun 319. maddesine göre, anonim şirketler yönünden yönetim ve temsil yetkisinin yönetim kurulu üyelerine bırakılması hâlinde, bu kişi veya kişiler kişi-organ sıfatını kazanır. Şirketi temsil ve yönetime yetkili kişi-organ sıfatını taşıyan kişiler işveren konumunda bulunduklarından işçi sayılmazlar.
Somut olayda davacı 19.01.2005 -05.07.2012 tarihleri arasında davalı bünyesinde yönetici olarak çalıştığını belirterek kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsiline ilişkin dava açmıştır. Mahkemece, 06.05.2009 tarihinden sonra davacının şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın vekalet ilişktisinden kaynaklandığı gerekçesi ile Asliye Hukuk mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir. Ticaret sicil kayıtlarından davacının davalı şirkette 06.05.2009 tarihinde üç yıllığına yönetim kurulu üyesi seçildiği ve 10,00 TL değerinde pay sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Ancak 250.000,00 TL hissesi bulunan davalı şirkette 10,00 TL değerinde pay sahibi olunmasının uyuşmazlığa konu olan dönemde yürürlükte bulunan Türk Ticaret Kanunu gereği anonim şirketlerin beş ortaktan oluşma zorunluluğu sebebi ile sembolik olduğu anlaşılmaktadır. Ticaret sicil kayıtlarına göre anılan dönemde yönetim kurulu üyesi olan davacının şirketi temsil ve ilzam yetkisi de bulunmamaktadır. Hal böyle iken, şirketi temsil ve yönetime yetkili kişi-organ (işveren) sıfatını kazandığı söylenemez. Davalı tarafından tutulan devamsızlık tutanakları, yıllık izin çizelgesi, ücret bordroları ve ihtarnameler de değerlendirildiğinde taraflar arasındaki ilişkide iş sözleşmesinin zaman ve ücret bakımından bağımlılık ve iş görme unsurlarının gerçekleştiği, uyuşmazlığın işçi-işveren ilişkisinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple davaya bakmakla İş Mahkemelerinin görevli olduğu kabul edilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi hatalıdır.
2-Taraflar arasındaki diğer sorun aynı davanın daha önce açılmış ve görülmekte olup olupmadığı konusundadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 114/1-ı. maddesi gereğince aynı davanın daha önce açılmış ve halen görülmekte olmaması dava şartlarındandır.
Dosya içeriğine göre, davacı ... İş Mahkemesinin 2012/495 esas sayılı dosyası ile, davalı şirkete karşı 28.11.2012 tarihinde, 19.01.2005-05.07.2012 tarihleri arasında davalı bünyesinde çalıştığını ve emeklilik sebebi ile iş sözleşmesini feshettiğini belirterek ek dava açma hakkı saklı kalmak üzere, 10,00 ar TL kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsili amacı ile dava açmıştır. Mahkemece, dava usulden reddedilmiş ve davacı tarafın temyizi üzerine dairemizin 04.10.2013 tarih, 2013/26592 Esas ve 2013/20710 karar sayılı kararı ile bozulmuştur. Anılan bozma ilamına karşı verilen direnme kararının, temyizi üzerine dosya, ....unun 2015/1741 sayılı esasına kaydedilmiştir. Davacı, 02.04.2015 tarihinde, çalışma süresi ve fesih konusunda aynı iddialar ile alacaklar hesaplandığında davayı ıslah etme ya da ek dava açma hakkı saklı kalmak üzere, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10,00 TL kıdem tazminatı ve 10,00 TL yıllık izin ücretinin davalıdan tahsili istemi ile eldeki davayı açmıştır. Anılan alacak kalemlerinin önceki dava haricinde, sonuç kısmında belirtilen alacak miktarlarını talep ettiklerini belirtmiştir. Mahkemece derdestlik itirazı reddedilerek yargılamaya devam edilmiştir. Ancak her iki dosyanın tarafları, dava sebepleri ile kıdem tazmintı ve yıllık izin ücreti alacakları bakımından dava konuları da aynıdır. ... İş Mahkemesinin 2012/495 esas sayılı dosyasında bilirkişi raporu alınmamış ve alacak miktarları hesaplanmamış olmakla eldeki davanın ek dava niteliği taşıdığından da bahsedilemez. Bu sebeple davanın 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 114/1-ı., 115/2. maddeleri gereğince derdestlik sebebi ile dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.04.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.