21. Hukuk Dairesi 2013/2463 E. , 2014/2565 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İzmir 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 29/11/2012
NUMARASI : 2012/3-2012/849
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde sigortasız çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalıların tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine.
2-Dava, davacının davalıya ait 35 .... plakalı ticari takside 2001/5.ayı ile 16.12.2011 tarihleri arasında şoför olarak geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının davalı Y.. M..’ya ait 35 T 5182 plaka sayılı ticari takside 06/02/2008 – 16/12/2011 tarihleri arasında asgari ücretle sürekli olarak çalıştığı ve çalışmasının SGK’ya bildirilmediğinin tespitine, fazlaya ilişkin istemin hak düşürücü süre ve kanıtlanamadığı yönü gözetilerek reddine, karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesi gereğince; yönetmelikle tespit edilen belgeler işveren tarafından verilmeyen sigortalıların çalıştıkları hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde dava açacakları hükmü öngörülmüştür. Maddede belirtildiği üzere, yönetmelikle tespit edilen belgelerin verilmesi durumunda 5 yıllık hakdüşürücü süreden bahsedilemeyeceği açıktır. Yerleşik Yargıtay görüşü; birden ziyade işe giriş bildirgesi verilmesi halinde çıkış yok ise ilk işe giriş bildirgesi ile son işe giriş bildirgesinin verildiği tarihler arasında geçen çalışmaların hak düşürücü süreye uğramayacağı, çıkış varsa hak düşürücü sürenin her kesim çalışma için ayrı ayrı hesaplanacağı, çıkış tarihinden sonra işçinin aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesi veya hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı adına kayıtlı işyeri tescilinin olmadığı, davacının Kurum"da sigortalılık kaydının bulunmadığı, davalının 17.08.1990-19.12.2011 tarihleri arasında ticari taksi işletmeciliğinden vergi kaydının bulunduğu, 35 .... plakalı ticari taksinin 1990-19.12.2011 tarihleri arasında davalı adına kayıtlı olduğu, davacı adına 06.02.2008, 09.11.2009, 24.11.2009, 28.06.2011 tarihlerinde 35 .... plakalı ticari taksi sürücüsü iken tarfik ceza tutanaklarının düzenlendiği, davacı ve davalı tanıkların beyanlarının çelişkili olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; 06.02.2008 tarihi öncesi istemin hak düşürücü süre ve kanıtlanamadığı yönü gözetilerek reddine karar verilmiş ise de yukarıdaki açıklamalar ışığı altında Kurumda kaydı olmayan davacı için hakdüşürücü süreden bahsetmek mümkün değildir. Ayrıca davacı ve davalı tanıkların beyanlarının çelişkili olduğu anlaşılmakla davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği, bu nedenle araştırmanın özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği düşünülerek fiili çalışmanın varlığı yöntemince araştırılmadan eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş, ihtilaflı dönemin tümü için Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan Y.. M.."ya yükletilmesine, 18.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.