16. Hukuk Dairesi 2014/19181 E. , 2015/11226 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KASTAMONU KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/09/2014
NUMARASI : 2013/6-2014/55
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında A. Köyü çalışma alanında bulunan 106 ada 10 parsel sayılı 473,79 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davacı A.. A.., aynı ada 11 parsel sayılı 472,82 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı Z.. A.. adına tespit edilmiştir. Davacı A.. A.. davalı adına tespit edilen taşınmazın bir bölümünün kendi adına tespit gören taşınmazın devamı olduğunu öne sürerek bu kısmın adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli 106 ada 11 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacı adına tespit ve tescil edilen 106 ada 10 ve davalı adına tespit gören çekişmeli 106 ada 11 parsel sayılı taşınmazların tarafların murisi İsmail ait olduğu, ölümüyle mirasçıları arasında taksim yapılmadığı, bir kısım mirasçıların yaptığı taksimin de geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmadığı gibi varılan sonuç dahi kendi içinde çelişmektedir. Davacı A.. A.., taşınmazın murisleri İsmali tarafından sağlığında paylaştırıldığı, sınırın arada bulunan taş duvar olduğunu ancak tespitte duvarın sınır alınmayarak kardeşinin eşi davalı Zekiye"nin kadastro sırasında taşınmazların eşit yüzölçümüyle tespit edilmesini istemesi yüzünden davalı adına tespit gören 11 parselin fazla miktarlı olarak yazılması nedeniyle uyuşmazlığın ortaya çıktığını öne sürerek dava açmıştır. Davalı tarafından verilen 10.10.2011 havale tarihli ve ekinde kimlik fotokopisi bulunan cevap dilekçesinde; murisin tüm malvarlığının bizzat muris tarafından eşit koşullarda paylaştırılmasıyla çekişmeli taşınmazın kendisine kaldığını, davacının taşınmazının daha az miktarda olmasının sebebinin toprak yapısının daha iyi olmasından kaynaklandığını, yıllardan beri aynı ve sınırlar değişmeden kullanıla geldiğini, davacının hak kaybının olmadığını bildirmiştir. Hal böyle olunca; davacı adına tespit gören 106 ada 10 parsel ile davalı adına tespit gören aynı ada 11 parsel sayılı taşınmazların evveliyatında bir bütün halde tarafların murisi İsmail ait olduğu ve sağlığında muris tarafından paylaştırıldığı hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığının kabulü gerekir. Çözümlenmesi gereken husus 106 ada 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazlar arasındaki sınırın nereden geçtiği noktasında toplanmaktadır. Ne var ki; taşınmazlar başında yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve tanık beyanları soyut nitelikte ve kendi içinde çelişkilidir. Taşınmazların hangi sınırlar içerisinde kimin tarafından nasıl kullanıldığı açıklanmamıştır. Murisin kızı Zeliha"nın tanık olarak alınan beyanında; murisin oğlu olan İsmail"in paylaşıma katılmadığı (oysa ki nüfus kayıtlarına göre murisin İsmail adında bir oğlu yok), davacının eşi ve davalının eşi tarafından 10 parselin davacıya, 11 parselin davalıya kalacağı şeklinde paylaşım yapıldığı söylenmiş devamında ise aradaki fiili paylaşımı tam olarak bilmediğini beyan etmiş akabinde de davacının kullanımının çakıl taşlarına kadar olduğunu söylemiştir. Tanık beyanlarında geçen sınırlar, fen bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda ayrıntısıyla gösterilmemiştir. O halde; mahkemece taşınmaz başında taşınmazı iyi bilen, davada yararı bulunmayan kişilerden seçilecek yerel bilirkişiler ile önceki keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarının katılımı ile yeniden keşif yapılmalı, keşifte bilirkişi ve tanıklardan murisin hangi sınırlara göre taşınmazı paylaştırdığı, tarafların taşınmazları hangi sınırlar dahilinde ne zamandan beri nasıl kullandıkları hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında ya da önceki keşifte alınan beyanlar ile şimdi alınan beyanlar arasında çelişki doğması halinde usulüne uygun şekilde giderilmeye çalışılmalı, fen bilirkişisinden yerel bilirkişiler ve tanıklarca gösterilecek sınırların pafta üzerinde gösterir ve kadastro paftasıyla uydu fotoğrafları çakıştırılmış halde keşfi takibe imkan verir rapor ve harita düzenlemesi istenilmeli, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi davacı adına tespit gören 106 ada 10 parsel sayılı taşınmaza ait tutanak aslının dosyaya getirtilmesine rağmen hakkında tescil hükmünün kurulmayarak sicilin açık kalmasına sebebiyet verilmesi dahi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 06.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.