3. Hukuk Dairesi 2020/12296 E. , 2021/10335 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde dahili davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; geçirdiği iş kazası nedeni ile dava dışı şirket aleyhine açtığı davayı davalı avukatın takip ettiğini, yapılan yargılama neticesinde 20.000 TL tazminata hak kazandığını, mahkeme kararını icra takibine koyan davalının alacağı tahsil ettiğini belirterek ödeme yaptığını ve ibraname başlıklı belgeyi imzalattığını, hukuki konularda tecrübesiz bir kişi olarak vekili olan davalıya güvenerek bu belgeyi imzaladığını, ancak sonrasında takip miktarının kendisine ödenen miktardan daha yüksek olduğunu ve halen derdest olduğunu öğrendiğini, almaya hak kazandığı miktar ile ödenen miktar arasında fark olduğunu, davalı ile arasında yazılı bir avukatlık sözleşmesinin bulunmadığını ileri sürerek; belirsiz alacak olarak şimdilik 1.000 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; talebini; 15/10/2015 havale tarihli ıslah dilekçesiyle 14.122,22 TL"ye, 17/11/2015 havale tarihli ıslah dilekçesiyle de 17.865,49 TL"ye artırmıştır.
Davalı, davanın reddini istemiş, yargılama sırasında ölmesi üzerine yasal mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
Mahkemece; davacının, davalı avukatın hak ettiği vekalet ücreti miktarı göz önüne alındığında yaklaşık 7.000 TL’lik alacağından vazgeçerek davalıyı ibra ettiği, ibra edilen miktarın uyumlu olduğu ve aşırı fark olmadığı, düzenlenen ibranamenin geçerli olduğu gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar; davacı tarafın temyizi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 13/11/2019 tarihli ve 2016/20782 E. 2019/11257 K. sayılı kararıyla; “...Davalı vekilin dayandığı ibraname bu açıklamalar doğrultusunda incelendiğinde, güven verici gerekli açıklıkta, anlaşılabilir değildir. Bir defa vekilin ne miktar para tahsil ettiği, ne kadar masraf, vekalet ücreti kesip davacıya ödeme yaptığı belli olmadığı gibi, davacının bunları bildiği hususu da kanıtlanmamıştır. Bu durumda böyle bir ibranameye itibar edilemez. O halde, mahkemece, ibraname geçersiz kabul edilip sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir...” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; davada bir kez ıslah yapılabileceği, bu nedenle ikinci ıslah dilekçesine itibar edilemeyeceği gerekçesiyle; ilk ıslah talebi ile bağlı kalınarak davanın kabulüne, 14.122,22 TL"nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiş; karar, dahili davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, dahili davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Bilindiği üzere ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur.
Somut olayda; davacı tarafından yargılama sırasında 15/10/2015 ve 17/11/2015 tarihlerinde iki defa ıslah dilekçesi verildiği, 17/11/2015 tarihli ikinci ıslah dilekçesi verilirken 63,93 TL ek tamamlama harcı yatırıldığı anlaşılmaktadır.
Buna göre, mahkemece; ilk ıslah dilekçesiyle bağlı kalındığına göre, ikinci ıslah dilekçesi verilirken yatırılan tamamlama harcının davacıya iadesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yargılama giderlerine dahil edilerek davalılardan tahsiline karar verilmesi, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, kanuna uygun olmayan bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nın 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle dahili davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının (2) ve (3) nolu bendleri çıkartılarak yerlerine sırasıyla;
"2- Alınması gereken 964,69 TL harçtan, davacı tarafça yatırılan 24,30 TL peşin harç ile 225 TL tamamlama harcı toplamı 249,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 715,39 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,",
" 3- Davacı tarafça yapılan 24,30 TL başvurma harcı, 24,30 TL peşin harç, 225 TL tamamlama harcı, 450 TL bilirkişi ücreti ve 170 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 893,60 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, 17/11/2015 tarihinde yatırılan 63,93 TL tamamlama harcının istek halinde davacıya iadesine," bendlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.