Esas No: 2021/3729
Karar No: 2022/7887
Karar Tarihi: 08.11.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3729 Esas 2022/7887 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/3729 E. , 2022/7887 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesince (Denizcilik İhtisas Mahkemesi sıfatıyla) verilen 11.07.2018 tarih ve 2015/401 E- 2018/292 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 25.02.2021 tarih ve 2019/109 E- 2021/246 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun'un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkili Düzgit Vapur Hizmetleri'ne ait olan Nuhrevan-I, Marin-4, Düzgit-VI, Düzgit-IV, Marin-III, Düzgit-II, Marin-5, müvekkili Denizciler Düzgit Gemi Acenteliği'ne ait Denizciler-Ç ve yine müvekkili Gemtac Gemi Tali Acenteliği ve Bot Hizmetleri'ne ait olan Gemtaç-1, Gemtaç-2 ve Gemtaç-3 isimli toplam 11 adet geminin İstanbul Liman Başkanlığı tarafından Türk Uluslararası Gemi Sicilinden terkin edilerek Milli Gemi Siciline tescil edildiğini, yapılan işlemin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, terkin konusunda karar verme yetkisinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğundan, öncelikle bu nedenle Liman Başkanlığınca tesis edilen işlemin iptali gerektiğini, ayrıca kabul anlamına gelmemek kaydıyla idari işlemin geri alınması niteliğinde olan terkin işleminin süresinde yapılmadığını, zira Danıştay'ın istikrar kazanmış içtihatlarına göre hukuka aykırı işlemlerin ancak iptal davası süresi içerisinde geri alınabileceğini, itiraza konu gemilerin Denizcilik Müsteşarlığının 13/07/2007 tarihli 23064 sayılı olur sayısı ile TUGS'a tescil edilecek gemiler bakımından kapsam daraltılması yoluna gidilerek 2015 yılında tesis edilen bir işlemle gemilerin TUGS'tan çıkarıldığını, oysa "olur yazısı" bahse konu gemilerin TUGS'ta kalmasını hukuka aykırı buluyorsa bu durumda her halükarda terkin işleminin 2007 yılında yapılması gerektiğini, Türk Uluslarası Gemi Sicil Kanununun yürürlüğe girdiği tarihte Milli Gemi Siciline tescilli gemilerin ilgili mevzuat uyarınca TUGS'a tescili işleminin hukuka uygun olduğunu, idarenin müvekkillerine ait gemilerin TUGS'tan terkin edilerek milli gemi siciline tescil edilmesi işleminin kazanılmış hakkı ortadan kaldıracak nitelikte olduğunu, bu sebeple de yapılan işlemin iptali gerektiğini ileri sürerek müvekkillerine ait 11 adet geminin Türk Uluslararası Gemi Sicilinden terkin edilmesine ilişkin kararın yok hükmünde sayılarak iptaline, tüm gemilerin yeniden Türk Uluslararası Gemi Siciline tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, geçmiş yıllarda tanımı ve cinsi itibariyle TUGS'a tescili uygun olmayan bazı gemilerin TUGS'a tescil edildiğinin tespit edildiğini, bunun sonucunda söz konusu gemilerin TUGS'tan milli gemi siciline veya uygun olması halinde bağlama kütüğüne nakli konusunda maliklerinin sicil memurluğuna davet edilerek yazılı onayları alınmak suretiyle gerekli işlemlerin yapılması, davete icabet etmeyen maliklere ait gemilerin ise TTK 'nun 966. maddesi gereğince TUGS'tan resen terkinlerinin yapılarak buna ilişkin belgelerinin iptal edilmesinin İstanbul Liman Başkanlığına bildirildiğini, Liman Başkanlığınca yapılan çalışma sonucunda 155 adet deniz aracının TUGS'a kayıt edilebilecek gemilerden olmadığının tespit edildiğini, bunlar arasında dava konusu gemilerin de bulunduğunu, Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu özel bir kanun olup, bu kanuna göre tescil edilecek olan gemilerin tanımı ve cinslerinin yasada açıkça belirtildiğini, dava konusu acente botu ve palamar botu gemi cinslerinin TUGSK'nın 2 ve 4. maddesi ile Bakanlık tarafından yayınlanan Türk Uluslararası Gemi Siciline tescil edilecek özel maksatlı - özel yapılı gemi listesi ve Türk Uluslararası Gemi Siciline tescil edilebilecek özel maksatlı - özel yapılı gemilerin AB normuna göre isim ve kodları listesinde yer almadığını, terkin işleminden önce İstanbul Liman Başkanlığı tarafından gemi maliklerine tebliğden itibaren 15 gün içerisinde gemilerin milli gemi siciline tescili konusunda talepte bulunulması, verilen süre içerisinde talepte bulunulmaması halinde mevcut sicil kayıtlarının terkini ile gemileri milli gemi siciline nakil işlemlerinin resen yapılacağına dair kararın tebliğ edildiğini, gemi donatanlarının idarenin kararına karşı 8 günlük süre içerisinde yetkili mahkemeye itiraz etmeleri gerekirken bu hakkı kullanmayıp Liman Başkanlığına itiraz dilekçesi verdiklerini, dolayısıyla terkin kararının kesinleştiğini, acente botu ve palamar botu niteliğindeki söz konusu gemilerin TUGSK kapsamında olmadıklar halde TUGS'a tescil edilmiş olduklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, Türk Uluslararası Gemi Siciline tescil edilecek gemiler ile deniz araçlarının TUGSK'nın 4 ve 5. maddesinde düzenlendiği, bu nedenle, TUGS'a tescil edilebilecek gemiler, yatlar ile özel maksatlı - özel yapılı gemilerin belirlenmesinde TUGS Kanununda yer alan tanımların esas alınması gerektiği, dava konusu acente botları ile palamar botları özel maksatlı ve özel yapılı gemi sınıfında yer almakta olup, TUGSK'na göre gemi ve yat kapsamında olmayan denizde yük ve yolcu taşıma ya da balıkçılık dışında diğer bir ticari amaca tahsis edilmiş özel maksatlı, tahsis amacına uygun kullanımın gerektirdiği şekilde inşa edilmiş gemiler olduğu, TUGSK'nın 4/d maddesinde hangi gemilerin özel maksatlı - özel yapılı gemiler olduğunu belirleme yetkisinin idareye bırakıldığı, Bakanlık Deniz ve İç Sular Düzenleme Genel Müdürlüğü tarafından İstanbul Liman Başkanlığına gönderilen 10.11.2014 tarihli talimatında, TUGS'a tescili uygun olmayan gemi ve deniz araçlarının TUGS'tan milli gemi siciline veya uygun olması halinde bağlama kütüğüne nakli konusunda maliklerinin sicil memurluğuna davet edilerek yazılı onayları alınmak suretiyle gerekli işlemlerin yapılması, davete icabet etmeyen maliklere ait gemi ve deniz araçlarının TTK'nın 966. maddesi gereğince TUGS'tan resen terkinlerinin yapılarak milli gemi siciline veya bağlama kütüğüne kaydının yapılması istenmiş olduğundan, İstanbul Liman Başkanlığı tarafından Denizcilik Müsteşarlığının TUGS Kanununun 4/d maddesinde idareye verilen yetki hükmüne dayanılarak hazırladığı 13/07/2007 tarih ve 23064 sayılı oluru ile yürürlüğe giren TUGS'a tescil edilecek özel maksatlı ve özel yapılı gemiler listesi içerisinde yer almayan hizmet gemisi grubuna giren acente botu ve palamar botu cinsi (davacılara ait gemilerin de bulunduğu) 155 adet geminin ilgililerin davet yazısına icabet etmemesi nedeni ile TUGS'taki kayıtlarının resen terkin edilerek milli gemi siciline kaydedilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı, dava konusu acente botu ve palamar botu cinsi gemilerin TUGS'a tescil edilebilecek gemilerden olmadığı, davacılara ait acente botu ve palamar botu cinsi gemilerin de bu kapsamda TUGS'taki kayıtlarının resen terkin edilerek milli gemi siciline tescil edildikleri, davalının terkin ve tescil işleminin iptali koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacılara ait gemilerin 11.10.2006 tarihli Gemilerin Genel Denetimi ve Belgelendirilmesi Hakkında Yönetmeliğin 4/ç ve 5. maddeleri kapsamında "çeşitli hizmetler gemisi" sınıfına dahil olup, yük veya yolcu gemisi ya da açık deniz balıkçı gemisi niteliğinde olmadığı, hangi gemilerin özel maksatlı - özel yapılı gemi niteliğinde olduğunu belirleme yetkisi ise, TUGS Yönetmeliğinin 4/d maddesi ile idareye verilmiş olup, bu yetki doğrultusunda Denizcilik Müsteşarlığınca "TUGS'a Tescil Edilecek Özel Maksatlı - Özel Yapılı Gemiler Listesi" yayınlandığı, ancak davacılara ait, "çeşitli hizmetler gemisi" grubunda yer alan, acente botu ile palamar botunun, bu listede yer almadığı, bu durumda söz konusu gemilerin TUGS'a tescil koşullarını taşımadıkları, buna rağmen tescil edildikleri davalı idare tarafından tespit edilerek bu sicilden terkin edildikleri, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 'nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, istek halinde aşağıda yazılı 97,20 TL harcın temyiz eden davacılara iadesine, 08/11/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.