Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/6156
Karar No: 2021/10340
Karar Tarihi: 20.10.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/6156 Esas 2021/10340 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2021/6156 E.  ,  2021/10340 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen alacak davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde asıl dosya davacısı ... ve birleşen dosya davacısı Havva Uğurlugel vekili ile asıl ve birleşen dosya davalısı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı ..., asıl davada; davalı ...’in kooperatif adına kayıtlı 625 parsel sayılı taşınmazdaki 435 m2 lik kısmı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davalı ...’ten 5.000.000 TL bedelle satın aldığını, daha sonra ise, 435 m2 bu taşınmazı tamamını temlikname gereğince 10.000.000 TL bedelle kendisine satarak bedeli nakden aldığını; ancak söz konusu bölümden 233.07 m2lik kısmın davalı ..., 233.08 m2 kısmın ise diğer davalı ... adına satışının yapılarak üzerine bina inşa edildiğini, kendi adına yer kaydı bulunmadığını ileri sürerek; şimdilik, 16.200 TL’nin dava tarihinden itibaren banka reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş, 23/01/2014 tarihli dilekçesiyle talebini 34.500 TL’ye artırmıştır
    Davacı Hava birleşen davada; davalı ...’in dava konusu 625 parseldeki adına kayıtlı 250 m2 lik hissesini 19/07/2003 tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi kapsamında 5.000.000 tl bedelle kendisine sattığını; ancak, davalı ...’in vekalet verdiği ... aracılığıyla bu yeri, daha sonra davalı ...’ye sattığını, halen kendisine isabet eden yere davalı ... tarafından bina yapıldığını, kendi adına yer kaydı olmadığını ileri sürerek; şimdilik 15.000 TL’nin dava tarihinden itibaren banka reeskont faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
    Davalı ... U. ve davalı kooperatif temsilcisi; sorumluluklarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Diğer davalılar; davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece; asıl davanın davalılar ..., ... ve Tasfiye halinde ... Kent Konut Yapı Kooperatifi yönünden reddine, davalı ... ve ... yönünden ıslah edilmiş haliyle kabulü ile, 16.200,00 TL"nin dava tarihi olan 07/02/2008 tarihinden, 18.300 TL"nin ıslah tarihi olan 01/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; birleşen davanın, davalı ..., ... ve Tasfiye halinde ... Kent Konut Yapı Kooperatifi yönünden reddine, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulü ile; 13.125,00TL"nin dava tarihi olan 07/02/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş; hüküm asıl ve birleşen dava davacılar vekili ile asıl ve birleşen dava davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1) Bir mahkeme hükmünde, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
    Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye vurgu yapılmıştır.
    Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141/3.maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK" nın 297. (Mülga HUMK" un 388.) maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Yine, HMK" nın 27.maddesinin (HUMK"un 73.m) 2. bendi “c” bölümünde de hukuki dinlenilme hakkının “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini” de içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır.
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise, asıl davada, 16.200,00 TL"nin dava tarihinden, 18.300 TL"nin ıslah tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline yönelik karar verilmekle birlikte; gerekçe kısmında; “.. mahkememizce sehven her iki değer toplanarak davacının talep edebileceği zarar 34.500 TL olarak değerlendirilerek hüküm kurulmuş ve davacı vekili tarafından da bu miktar esas alınarak ıslah talebinde bulunulmuş ise de, hatalı değerlendirildiği, aslında maddi zararın 25.012,50 tl olduğu tespit edilmekle...” şeklinde belirlemede bulunulduğu görülmektedir. Bu durum, hüküm ve gerekçe arasında çelişki oluşturmaktadır.
    Karar gerekçesi ile hüküm fıkrasının çelişkili olması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
    2) Bozma nedenine göre, tarafların asıl ve birleşen davaya yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle, hükmün 1086 sayılı HUMK’nin 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu asıl dava yönünden açık, birleşen dava yönünden kapalı olmak üzere, 20/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi