Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/6548
Karar No: 2021/10346
Karar Tarihi: 20.10.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/6548 Esas 2021/10346 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2021/6548 E.  ,  2021/10346 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; 303 Ada 2 Parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binada 4 dairenin maliki olduğunu, davalının da binada bir dairesi bulunduğunu, binanın onarım ve güçlendirilmesi için yaptığı masraflar ile belediyeye ödemek zorunda kaldığı para cezasının davalının payına düşen miktarının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlattığı takibe davalının itiraz ettiğini, haksız itiraz nedeniyle takibin durduğunu, icra takibinde toplam tutarın 1/5"i olan 4.650 TL asıl alacak ve 3.265 TL işlemiş faiz yerine sehven 1/2"si olan 11.750 TL asıl alacak ve 8.138,40 TL işlemiş faiz talebinde bulunduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin 4.650 TL asıl alacak ve 3.265 TL işlemiş faiz yönünden devamına, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece; davanın eser sözleşmesinden kaynaklandığı, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümleri gereğince görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu gerekçesiyle, davanın dava şartı noksanlığı yönünden usulden reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine; Dairece verilen 25/12/2017 tarihli ve 2016/11003 E. 2017/18160 K. sayılı kararla; “....Bu itibarla, taraflarından birinin tüketici, diğerinin ticari veya mesleki amaçla hareket eden (satıcı ) ve çekişmenin de tüketici işlemine ilişkin olmamasına göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun kapsamında kalmadığı belirgindir. Yukarıda açıklanan yasa hükümleri uyarınca taraflar arasında tüketici işlemi niteliğinde eser sözleşmesi ilişkisi bulunmadığından görevli mahkeme genel mahkemeler olup, mahkemece esasa girilerek davanın sonuçlandırılması gerekirken, Tüketici Mahkemeleri’nin görevli olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı....” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Davalı; davacının kendi dairesinde tadilat yaptığını, ayrıca tadilatın projeye aykırı olarak yapılması nedeniyle belediye tarafından kesilen cezadan davacının sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiş, bilirkişi raporunun tebliği üzerine sunduğu 23/08/2019 tarihli dilekçesiyle cevap dilekçesini ıslah ederek, davanın zamanaşamı süresinin dolması nedeniyle reddini istemiştir.
    Bozmaya uyan mahkemece; davalı tarafından sunulan 23/08/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile zamanaşımı definin ileri sürüldüğü gerekçesiyle davanın zamanaşımı sebebiyle usulden reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine; Dairece verilen 03/06/2020 tarihli ve 2020/520 E. 2020/2570 K. sayılı kararla; “...bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından, davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı definin dikkate alınamayacağı, bu halde mahkemece işin esasına girilerek sonucu dairesinde karar verilmesi gerektiği....” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece; davalının ilk kararının bozulmasından sonra, ıslah ile zamanaşımı def"ini ileri sürdüğü, HMK’nın 177. maddesindeki yeni düzenleme gereğince tahkikatın sona ermesine kadar ıslah yapılabileceği, yeni yasal düzenleme gereğince davalının süresi içeresinde ıslah ile zamanaşımı definde bulunduğu, talep edeceği bedel ve miktarı öğrenmiş olmasına rağmen iki yıllık dava zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, bozma kararına direnilmesine, davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
    Direnme kararı üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20/05/2021 tarihli ve 2021/250 E. 2021/603 K. sayılı kararıyla; “mahkemece bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin bozma kararı verilmesinden sonra ilk karar gerekçeleri yanında HMK’nın 177. maddesine 28/07/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanun ile eklenen ikinci fıkra hükmüne dayanılarak direnme hükmü tesis edildiği, söz konusu düzenleme bozma kararının verildiği tarihte henüz yürürlükte olmadığından Özel Dairece somut olaya etkisinin değerlendirilmediği, bu nedenle temyize konu kararın yeni hüküm niteliğinde olduğu” gerekçesiyle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Dairemize gönderilmiştir.
    28/07/2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesi ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı gözetilerek, usulü kazanılmış hakkın istisnası niteliğindeki kanun değişikliği uyarınca karar verilmesi gerekliliği hasıl olmakla; davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığının belirlenmesi gerekmektedir.
    818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 414. maddesi ve aynı yönde düzenleme getiren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 530. maddelerine göre; işsahibi kendi menfaatine yapılmamış olsa bile, işgörmeden doğan faydaları edinme hakkına sahiptir; ancak zenginleştiği ölçüde, işgörenin masraflarını ödemek ve giriştiği borçlardan onu korumakla yükümlüdür.
    Öte yandan, vekaletsiz işgörme hükümlerine dayalı alacak davaları 01/10/1958 tarihli ve 1958/15 Esas 1958/6 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince Türk Borçlar Kanunun 146. ( BK 125.) maddesinde gereğince on yıllık zamanaşımına tabidir.
    Dava konusunu oluşturan istemin zamanaşımına uğrayıp uğramadığının belirlenmesinde doğru bir sonuca ulaşılabilmek için, dava olgularını iyice saptamak ve hukuksal yönden doğru olarak nitelemek gerekir. Öyle ki bir davanın dayanağı olguların hukuksal açıdan nitelenmesi ve uygulanacak yasa hükümlerinin belirlenmesi, hâkime yükletilmiş bir görevdir (HUMK. md 76, HMK. md.33).
    Davada, tarafların müşterek mülkiyetine tabi, tapu kaydında tarla vasıflı olan taşınmaz üzerine inşa edilen kat irtifakı ve kat mülkiyeti kurulmayan beş daireli binada, davacının dosyaya ekli dava dışı fiyat teklifi başlıklı sözleşmeye göre yaptığı onarım ve bakım masrafları ile belediye encümeni tarafından taşınmazın ruhsata uygun hale getirilmemesi nedeniyle verilen idari para cezasının davalının payına düşen 1/5 oranındaki kısmının icra takibi yoluyla tahsili istenmiştir. Bu durumda, dava konusu taşınmazlarda yapıldığı bildirilen çalışmalar ile yine taşınmaz nedeniyle ödendiği bildirilen para cezasının ayrı ayrı incelenmesi uyuşmazlığın çözümü için zorunludur.
    Öncelikle davacı tarafın yapmış olduğu bu çalışmanın taşınmaz maliklerinin menfaatine mi yoksa davacı tarafın kendi menfaatine mi olduğunun, diğer bir anlatımla taşınmaz için yapılan bu giderlerin zorunlu gider olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Ancak böyle bir saptamadan sonra istem hakkında vekâletsiz iş görme (BK. md 414, TBK. md 530) hükümlerinin (ve 10 yıllık zamanaşımı süresinin) mi yoksa sebepsiz zenginleşme hükümlerinin (ve 1 yıllık zamanaşımı süresinin) uygulanması gerektiği yönünde bir değerlendirme yapılabilecektir.
    Buna göre; mahkemece; dava konusu giderler ile ilgili istemler hakkında açıklandığı üzere araştırma yapılmadan, söz konusu hususların sebepsiz zenginleşme kapsamında mı vekaletsiz işgörme kapsamında mı olduğu belirlenmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi