3. Hukuk Dairesi 2013/1402 E. , 2013/6660 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE ... MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı-birleşen dosya davacısı vekili Av......... ile ihbar olunan-Birleşen dosyada davalı ... vekili ......, davalılardan ... vekili Av. ... ile ... .... (eski) Noteri ...... geldiler. Gelen vekiller ile Noterin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için, ....04.2013 gününe bırakılması uygun görüldüğünden, belli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili ....06.2008 tarihli dava dilekçesinde; davacıya ait ... 176 parsel sayılı taşınmazın, içlerinde ... ....(eski) ...... davalı ..."ın da bulunduğu çete tarafından, ... ....Noterliğinde düzenlenen sahte vekaletname ile dava dışı ....kişiye satıldığını, davacının durumu öğrenince ... ....Asliye ... Mahkemesinde 2004/381 Esas ile yolsuz tescil nedeni ile tapu iptali ve tescil davası açtığını, yolsuz tescilin yapıldığı 2002 tarihinden bu yana davacının gayrimenkulden faydalanıp gelir elde edemediğini, gelir kaybına uğradığı için ....000 TL (birleşen 07.05.2010 tarihli dava ile ....000.000 TL) maddi tazminat ve yargılama devam ederken davacının şahsına feragat için tehdit ve silahlı saldırılar yapılması nedeniyle 25.000 TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiştir.
Davalı (Noter Başkatibi ...) vekili cevabında, iddiaların yersiz olduğunu, davalının ilgili servisteki memurların düzenlediği belgeyi imzaladığını, davalının çabasıyla tapunun gerçek sahibi adına tescil edildiğini, Noterlik Kanunu 162. maddeye göre Noterin sorumlu olduğunu savunmuştur.
Davalı (Noter ...) vekili Cevabında, başkatibin hatasından değil cürmünden dolayı Noterin sorumluluğunun düşünülemeyeceğini, manevi tazminat talebi ile davalının ilgisi bulunmadığını, faydalanmama iddiasının yersiz olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
İhbar olunan ve birleşen davalı (... ) vekili cevabında; zamanaşımı ve esastan davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, asıl dosyada davalı ... aleyhine açılmış bir ceza davası mevcut olmadığından, ... ve birleşen dosya davalısı ... hakkındaki davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, manevi tazminat talebinin davacının şahsı ile ilgili haksız fiil ikası dosyaya yansımadığından reddine, davalı ... aleyhine açılan iş bu dosyada ve birleşen dosyada ....000.000 TL kira zararı olduğu, kira ile ilgili herhangi bir belge sunulmadığı, bilirkişi raporlarının belgesiz hali ile düzenlendiği, bu nedenle %80 oranında indirim yapılması gerektiği gerekçe gösterilerek, 202.000 TL"nin 06.06.2002 tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz etmektedir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentler dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Ancak, davacı vekili davada ve birleşen davada davalıların sorumlu olduğu sahte vekaletnamenin düzenlenmesi ve 176 parselde kayıtlı taşınmazının sahte vekaletname ile elinden alınması neticesinde mahkeme kararının kesinleştiği tarihe kadar (....05.2009) geçen süre içerisinde mahrum kaldığı kira geliri nedeniyle maddi tazminatın tahsilini talep etmiştir.
TMK ....maddesine göre, herkes iddiasını dayandırdığı maddi olguları ispatla yükümlüdür. Davacı anılan olaylar nedeniyle taşınmazın kiralanamaması nedeniyle gelirden mahrum kaldığı miktarını ispat etmekle yükümlü olup, bilirkişi raporu ispat için tek başına yeterli kabul edilemez. Kaldı ki, mahkemece ... kez ayrı ayrı bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmış ise de; bilirkişi raporlarında davacı talebi ecrimisil gibi değerlendirilerek (son raporda taşınmaz değerinin %..."ini esas alınmak suretiyle) görüş bildirilmiş, ayrıca dosyada mevcut emsal kira sözleşmeleri incelenmediği gibi, raporla soyut rakamsal değerlere göre hazırlanmıştır. Oysa, bilirkişiler raporlarını hazırlarken, raporun dayanağı olan özel ve somut nedenlerini belirtmek zorundadırlar. Ayrıca, raporun denetime elverişli olması da gerekir.
Bilirkişi raporları mahkemece de denetlenemediğinden soyut ve afaki bulunup, mahkemece yasal dayanağı gösterilmeden, davacının toplam talebi üzerinden % 80 oranında indirim yapılmıştır.
Bu nedenle mahkemece yapılacak iş; soyut bilirkişi raporları somutlaştırılmak üzere dosyada mevcut kira sözleşmeleri, davacının dayandığı diğer emsaller daha önce davacı tarafından bu yer kiralanmış ise, buna ilişkin kira sözleşmeleri, dosyaya celp edilmek suretiyle, davacının gelir kaybına ilişkin denetime elverişli bilirkişi raporu almak suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar vermek olmalıdır.
Mahkemece, denetime elverişli rapor alınmaksızın, ayrıca yasal dayanağı gösterilmeden %80 indirim yapılarak ve yukarıda açıklanan hususlar gözönünde bulundurulmaksızın karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı olarak, somut olayda, davalı başkatip ..., ... .... Ağır Ceza Mahkemesinin 2003/30 E- 2007/72 K sayılı dosyasında yapılan yargılamada "sahte resmi evrak düzenlemek suçundan" mahkum olmuş, buna ilişkin mahkumiyet hükmü 25.02.2008 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece, davalı Noter ... hakkındaki dava, "hakkında açılmış herhangibir soruşturma yada sunulmuş bir ceza mahkemesi kararı bulunmadığı BK."nun 60 ve karar verildiğinde TBK 70.maddesinde bildirilen ... yıllık süre dolduğundan zamanaşımı nedeniyle reddedilmiştir.
Yasanın, zamanaşımı süresinin başlaması için alacaklının belli olguları öğrenmiş olması koşulunu aradığı hallerden biri, haksız fiilden kaynaklanan tazminat borcudur. Buna ilişkin bir ve on yıllık zamanaşımı sürelerini öngören B.K. nun 60. maddesinde, bir yıllık zamanaşımı süresinin, zarar görenin, zararın varlığını ve zarar vereni öğrendiği tarihten itibaren başlayacağı açıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında, alacaklı zararın varlığını ve zarar vereni bilmediği sürece, zamanaşımı süresi başlamayacaktır.
Zararın varlığını öğrenme koşulu, öncelikle zararın gerçekleşmiş olmasını gerektirir: Henüz gerçekleşmemiş bir zararın, herkes gibi, o zararın tazminini isteyebilecek olan alacaklı (zarar gören) tarafından da öğrenilmesi mümkün değildir. Başka bir ifadeyle, hukuka aykırı fiil işlenmesine rağmen, onun doğuracağı zarar henüz ortaya çıkmamış; zararın ortaya çıkması için, fiil tarihinden sonra birtakım etkenlerin gerçekleşmesi veya belli bir zamanın geçmesi gerekiyor ise, doğal olarak zamanaşımı süresinin işlemeye başlaması da mümkün olmayacaktır.
Diğer taraftan, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60.maddesinin ... ve ....fıkralarında: “Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblağ tediyesine müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ittılaı tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunmaz.
Şu kadar ki zarar ve ziyan davası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsi davaya da o müruru zaman tatbik olunur.” hükmüne yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 60.maddenin ....fıkrası gereğince, eylemin aynı zamanda Ceza Kanunu’nda suç sayılması halinde, daha uzun olur ise olayda ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı, dolayısı ile bu durumda B.K.nun da ki kısa zamanaşımı sürelerinin uygulanamayacağı hususu açıkça anlaşılmaktadır.
Söz konusu hüküm, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için, sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır.
Sonuçta; haksız eylemin suç oluşturması durumunda o suç için öngörülen ceza zamanaşımı süresi ... yargılamasında da uygulanacaktır.
1512 sayılı Noterlik Kanunu (NK)nun, 151.maddesinde, “Noterler, geçici yetkili noter yardımcıları, noter vekilleri ile noter kâtipleri ve kâtip adayları noterlikteki görevleri, Türkiye Noterler Birliği organlarında görev alan noterler ise ayrıca bu görevleri ile bağlantılı olarak işledikleri suçlardan dolayı Türk Ceza Kanununun uygulanması bakımından kamu görevlisi sayılırlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un 160.maddesinde, “Noterlik dairesinde çalışan katiplerin ve katip adaylarının görevlerinden dolayı işledikleri suçlara iştiraki bulunmıyan hallerde noter, bu kimseler üzerindeki gözetim ve denetim görevini yerine getirmediği sabit olduğu takdirde, Türk Ceza Kanununun 257 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre cezalandırılır.” düzenlemesi getirilmiştir.
Ayrıca anılan Kanun’un 162.maddesinde, “Stajiyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile noterler, bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludurlar.
Noter, birinci fıkra gereğince ödediği miktar için, işin yapılmaması, hatalı yahut eksik yapılmasına sebep olan stajyer veya noterlik personeline rücu edebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Anılan Kanun’un 160.maddesinde noterin, suça iştiraki bulunmaksızın çalışanları üzerinde gözetim ve denetim görevini gereği gibi yerine getirmemesi eylemi ayrıca suç olarak kabul edilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davalı noter hakkında da B.K.nun 60/... madde ve fıkrasındaki ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılmaması doğru değildir.
Hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş; HGK"nun 2012/...-1161 E-2013/498 K sayılı ve ....04.2013 tarihli kararında da açıklandığı üzere davanın ceza zamanaşımı süresinde açılıp açılmadığı tartışılmak suretiyle sonucuna göre karar verilmek olmalıdır. Yanılgılı değerlendime ile ... yıllık süre dikkte alınıp karar verilmesi doğru değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, ....04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.