3. Hukuk Dairesi 2013/1315 E. , 2013/6726 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vek.Av.... geldi. Aleyhine temyiz olunan davalı ve vekili gelmedi. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için 18.04.2013 gününe bırakılması uygun görüldüğünden, belli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde, davalı Belediyeye ait 587 ada , 20 nolu parselde yapılmış olan binadaki 4.kat 20 ve 21 nolu dairelerin belediye tarafından ihale ile 24.04.2007 tarihinde davacı müvekkiline herbir dairenin 55.000 TL + KDV bedeli ile satıldığını ve bedelin peşin olarak ödendiği ve tapu devrinin 17.03.2009 tarihinde müvekkili üzerine yapıldığını, ancak dairelerin büyüklüğüne göre 150 m²"den az olması nedeniyle %1 oranında KDV alınması gerekirken %18 oranında KDV alındığını, bu nedenle iki daire için KDV oranı farkı nedeniyle müvekkilinden 21.186 TL fazladan haksız olarak satış bedeli alındığı ileri sürülerek 21.186 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi ekli duruşma gününü bildirir davetiye 05.10.2010 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı 03.11.2010 tarihinde verdiği cevabında zamanaşımı def"inde bulunmuş, ayrıca davanın esastan reddine karar verilmesini istemiş, davacı taraf 25.01.2011 tarihinde verdiği dilekçesinde davalının zamanaşımı def"ini esasa cevap süresi olan 10 günlük süre içerisinde ileri sürmediğinden savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediklerini beyan etmiş, davalı taraf 19.11.2011 tarihinde verdiği dilekçesi ile ıslah yolu ile zamanaşımı def"inde bulunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasındaki ihale ile yapılan satış sözleşmesinin 24.04.2007 tarihinde yapıldığını, tapu devrinin 17.03.2009 tarihinde gerçekleştiğini, davanın ise 06.09.2010 tarihinde açıldığını, BK.66.maddesine göre 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, ıslah talebi ile ileri sürülen zamanaşımı def"inin kabul ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Cevap dilekçesiyle süresi içinde zamanaşımı def"inde bulunulmamış, ya da süresi geçtikten sonra zamanaşımı def"inde bulunulupta bu def"in karşı tarafça süresi içinde yapılmadığına ilişkin karşı konulması halinde ıslah yoluyla zamanaşımı def"inin ileri sürülmesi mümkündür.
Somut olayda; davalı taraf ıslah ile zamanaşımı def"inde bulunmuş olup, bu def"i geçerlidir. Ancak; dava, taraflar arasındaki satış sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmakta olup, bu durumda BK.125.maddesine göre zamanaşımı süresi 10 yıldır ve henüz zamanaşımı dolmamıştır. Dava, süresi içerisinde açılmıştır. Mahkemece davanın esasına girilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine,
peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.04.2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
Davalı 03.11.2010 tarihinde ancak süresi içinde zamanaşımı savunmasında bulunmamış olduğundan davacı zamanaşımı iddiasına 25.01.2011 tarihli dilekçesi ile karşı çıkmış, davalı bunun üzerine (19.11.2011 tarihinde) ıslah dilekçesi vererek zamanaşımı iddiasını yenilemiştir.
Islah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesi, aynı zamanda iddia ve savunmanın değiştirilmesi, genişletilmesi yasağını ortadan kaldıran karşı tarafın oluruna bağlı olmayan bir imkandır.
Mahkemelerin dava yolu ile vatandaşa sağlayacakları hukuki korumayı en çabuk ve adil koşullarda gerçekleştirmeleri için genellikle emredici olan usul kuralları düzenlenmiştir. Taraflar ve mahkeme bu kurallara uymak zorundadır. Hak düşürücü süreye tabi olan bir dava süre geçtikten sonra açılmış ise dava koşulu bulunmadığından, dava zamanaşımı süresinden sonra açılmış ise ve davalının karşı çıkması üzerine hakim esasa girmeden davayı reddetmekle yükümlüdür. Süresi içinde zamanaşımı itirazı yapılmamış ise davanın esasına girilecektir. Süresinden sonra yapılmış olan zamanaşımı itirazı hiç yapılmamış gibidir. Islah ile taraflardan birinin usule ilişkin işleminin ıslah yolu ile düzeltilmesi mümkün kılınmıştır. Verilen cevap, verilmemiş hükmünde ise ortada yapılmış bir işlem olmadığından o işlemin düzeltilmesi de sözkonusu olamaz. Öğreti ve uygulamada zamanaşımı itirazının cevap süresi içinde yapılması gerektiğinde görüş birliği vardır. Cevap süresi içinde yapılmamış olan zamanaşımı itirazının dikkate alınması davacı tarafın karşı çıkmaması ile mümkündür.
Davalının süresinde yapmadığı zamanaşımı itirazına davacı taraf muafakat etmediği takdirde zamanaşımı itirazı yapılmamış gibidir. Süresinde yapılmayan zamanaşımı itirazı için ıslah yolunun kullanılması hukuki sonuç doğurmaz. Yapılmamış bir hukuki işlemin ıslahla düzeltilmesi temel hukuk kuralları ile bağdaşamaz. Süresinde zamanaşımı itirazında bulunmamanın müeyyidesi vardır ve buna karşı koyan taraf için kazanılmış hak doğar. Kazanılmış hak, ıslahla ortadan kaldırılamaz ve yasal süreler ıslah ile etkisiz hale getirilemez.
Bu nedenle, davalı taraf yönünden yapılmamış hükmünde olan zamanaşımı itirazının dikkate alınmaması ve işin esasının incelenmesi gerekir. Sayın çoğunluğun, işin esasına girilerek inceleme yapılması şeklindeki kararına katılmakla birlikte, sonuca etkili olmamasına rağmen ıslah ile yapılan zamanaşımı itirazının nazara alınması ve zamanaşımı süresinin işin mahiyetine göre dolup dolmadığının değerlendirilmesi şeklindeki gerekçesine katılmıyoruz. Hükmün, ıslah ile yapılan zamanaşımı itirazı nazara alınmadan yapılmamış kabul edilerek, esasının incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi şeklinde bozulması gerektiği düşüncesindeyiz.