10. Hukuk Dairesi 2015/24804 E. , 2016/4907 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalı ... yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava; 05.02.2010 tarihinde meydana gelen trafik- iş kazasında sürekli iş göremez duruma giren sigortalıya bağlanan gelir ve geçici iş göremezlik ödemeleri ve tedavi gideri nedeniyle uğranılan Kurum zararının davalılardan teselsülen tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı, olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 21. maddesidir.
5510 sayılı Kanunun 12’nci maddesinde “alt işveren” olarak, mevzuat, öğreti ve içtihatlarda ise aracı, taşeron, tali işveren, alt müteahhit ve alt ısmarlanan gibi adlarla anılan üçüncü kişi, aynı maddede; “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişi” olarak tanımlanmıştır. Anılan madde hükmüne göre; “sigortalılar üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işveren bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumludur.” Anılan maddeye göre asıl işverenin Sorumluluğu kusursuzluk ilkesine dayanmaktadır.
Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için öncelikle işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına devredilen iş dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
İşin belirli bir bölümünde değil de tamamının bir bütün halinde, ya da, bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı
çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
Aracı sıfatının kazanılmasında, diğer koşullar ise asıl işverenden istenilen işin, asıl iş, ya da, işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır. Asıl işverenle, aracı arasındaki sözleşmenin hukuki niteliğinin önemi yoktur. Önemli olan yön, asıl işverene ait işin aracı tarafından yapımının sağlanmasıdır. İşverenden alınan iş, işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir işyeri olarak değerlendirilebilecek nitelikte ise, işi alan kimse aracı değil, bağımsız işverendir.
Somut olayda; davalı şirkete ait ve davalı ..."in yönetimindeki çöp kamyonu gece 01.15 sıralarında virajı alamayarak yol dışına çıkması sonucunda, araçta yolcu olarak bulunan sigortalı yaralanmış olup, Mahkemece hükme esas alınan bilirişi raporunda; davalı sürücü ... % 100 oranında kusurlu, davalı işveren şirket ve davalı ... ile sigortalı kusursuz bulunmuştur.
Sigortalı tarafından davalılar aleyhine ... Mahkemesi"nde açılan 2010/891 Esas ve 2013/349 Karar sayılı tazminat davasında verilen kararın temyiz incelemesini yapan 21. Hukuk Dairesi"nin 04.11.2013 tarih ve 2013/15914 Esas ve 2013/19385 Karar sayılı ilamı ile belediye ile davalı şirket arasında asıl işveren-taşeron ilişkisi bulunduğu kabul edilmiştir.
Mahkemece, konusunda ve işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanı bilirkişilerden; yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, tarafların sıfatı ile kusur oran ve aidiyetini belirleyen kusur raporu alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yetersiz kusur raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmü BOZULMASINA, 05.04.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.