3. Hukuk Dairesi 2013/5826 E. , 2013/6973 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen iştirak nafakasının kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının çocuklarına 100’er TL’den toplam 200 TL iştirak nafakası ödediğini, boşanmadan sonra nörolojik hastalığa düştüğünü, çalışmasının imkânsız hale geldiğini belirterek iştirak nafakalarının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; boşanma sırasında iştirak nafakası ödemeyi davacının kabul etmiş olduğunu, davacının malulen emekli olmadığını, çalışabilecek durumda olduğunu, nafaka ödemenin ahlaki borcu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
TMK.nun 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkânları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir.
Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.
Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların 23.07.2009 tarihinde kesinleşen karar ile anlaşmalı olarak boşandıkları; 18.06.2009 tarihli boşanma protokolünde babanın çocuklar için toplam 200 TL nafaka ödemeyi kabul etmiş olduğu, protokol öncesinde davalı baba vekili tarafından boşanma davası dosyasına sunulan 23.03.2009 tarihli cevap dilekçesinde; babanın ağır bir hastalık geçirdiğinden, uzun süre yatalak kaldığından ve tedavi göreceğinden söz edildiği, bir kolu ve bacağının felçli olduğunun, şeker ve sara tedavisi gördüğünün, bağımlı durumda bulunduğunun belirtildiği, iştirak nafakasının kaldırılmasına ilişkin dava sırasında dosyaya sunulan sağlık kurul raporundan da davacı babanın tek taraflı baston desteğinde kısa mesafe yürüdüğünün, %80 iş gücü kaybı bulunduğunun, çalışamaz durumda olduğunun 28.12.2012 tarihinde saptandığı anlaşılmaktadır.
Davacı babanın boşanma döneminde protokol ile çocuklara iştirak nafakası ödemeyi kabul ettiği sıradaki sağlık durumu ile iştirak nafakasının kaldırılmasına ilişkin davayı açtığı sıradaki sağlık durumu arasında bir fark bulunmadığı; en son alınan sağlık kurulu raporunda belirtilen sağlık durumunun boşanma öncesinde de aynı olduğu; babanın durumunda bir değişiklik olmadığı; iştirak nafakasının kaldırılması için gerekli yasal koşulların bulunmadığı açıktır.
Somut olayda çocukların büyüyen yaşları ile birlikte artan ihtiyaçları, yapılan harcamaların yoğunluğu, babanın durumunda bir değişikliğin olmayışı gözetilerek iştirak nafakasının kaldırılmasına ilişkin davanın yasal koşulları taşımaması ve hakkaniyete uygun olmaması karşısında reddedilmesi gerekir iken; yanılgılı değerlendirme sonucu kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.