3. Hukuk Dairesi 2013/4489 E. , 2013/7136 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, .... İli ... İlçesi ... Mahallesinde (... Ada... Parsel üzerinde) inşa edilen (... adlı) sitede bulunan A3 Blok 86 nolu bağımsız bölümü satın aldığını, satın aldığı konuta su aboneliği yaptırmak için davalı kuruma müracat ettiğini davalı kurum tarafından abonelik tesisi için davacıdan şebeke hisse bedeli ve kanal katılım bedeli adı altında 5.345,74 TL istendiğini ve bu bedelin davacı tarafından ödendiğini ancak bu ödenen bedellerin haksız olduğunu beyan ederek, ödenen 5.345,74 TL"den sorumlu olmadığının tespiti ile iadesine karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap savunmasında; kanal katılım ve şebeke tesis bedelinin, Belediye Gelirleri Kanununun 87 ve 88. maddeleri ile ...Tarifeler Yönetmeliğinin 39. maddesi uyarınca idarece sunulan hizmet karşılığı ilk malikten ferdi abonelik sırasında alınan bedel olduğunu, müvekkili idarenin davacı tarafa ait bağımsız bölümün yer aldığı taşınmazın faydalanmakta olduğu su şebekesi ve kanal hatlarını inşa ettiğini, bu nedenle ilk malik olan davacıdan davaya konu edilen altyapı hizmet bedellerinin yasa gereği tahsil edildiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; “İmar Kanunu"nun 23/6 maddesinde “Toplu mesken alanlarında alt yapı tesisleri belediyelerce onaylı projesine göre ilgili şahıs veya kurumlarınca yapılmışsa belediyece alt yapı hizmetleri nedeniyle hiç bir bedel alınmaz” hükmünün bulunduğu, gene 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu"nun 5492 sayılı kanunla Ek madde 9 a eklenen 2. fıkrasında “Toplu Konut idaresi tarafından yapılacak veya yaptırılacak her türlü alt yapı ve üst yapı inşaatlarıyla ilgili olarak 26.05.1981 tarihli Belediye Gelirleri Kanunu"nun ek 6. Maddesinde yer alan bina inşaat harcı ve 84 üncü maddesinin (1) ve (2) numaralı bentlerinde yer alan çeşitli harçlar, Kanundaki tarifesinde belirtilen en az tutarlar üzerinden alınır. Bu harçlar dışında her ne ad altında olursa olsun hizmet karşılığı olsa dahi başka ücret veya bedel alınamaz...” hükmünün bulunduğu, tüm bu mevzuata göre dava konusu taşınmazın toplu konut alanı içerisinde kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, maliki bulunduğu bağımsız bölüme ilişkin ferdi su aboneliğinin tesisi nedeniyle, davacının; davalı idareye kanal katılım ve şebeke tesis bedeli ödemekle yükümlü olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
01.07.1981 tarihinde yürürlüğe giren 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununun Kanalizasyon Harcamalarına Katılma Payı başlığı altında 87.maddesi “Belediyelerce ve belediyelere bağlı müesseselerce, aşağıdaki şekilde kanalizasyon tesisi yapılması halinde, bunlardan faydalanan gayrimenkullerin sahiplerinden, kanalizasyon harcamalarına katılma payı alınır:
a)Kanalizasyon tesisi yapılması,
b)Mevcut tesislerin sıhhi ve fenni şartlara göre ıslah edilmesi iki ve daha fazla yol kenarında bulunan gayrimenkuller hangi yoldaki kanalizasyona bağlanmış ise, payın hesabında yola ait kanalizasyon giderleri nazara alınır.” düzenlemesi getirmiştir. Aynı yasanın 88.maddesi ile de su tesisleri için 87.maddeye paralel bir düzenleme öngörülmüştür.
2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununa dayalı olarak çıkarılan ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 39.maddesi ise “2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunun 87. ve 88.maddeleri gereği bir programa göre yapılacak yani; içme, kullanma, endüstri suyu ve kanalizasyon yatırımları ile mevcutların genişletilmesi (tevzi), iyileştirilmesi (ıslahı) amacıyla yapılan harcamalar ve istek üzerine ASKİ Genel Müdürlüğünce yapılacak işlerin toplam yatırım giderleri tesislerin hizmet edeceği saha dâhilindeki gayrimenkullerin sahiplerinden su ve kanalizasyon tesisleri harcamalarına katılma payı alınır.
Su ve kanalizasyon şebekelerine katılma paylarının binasız arsanın vergi değeri payına isabet eden kısmı, inşaat ruhsatının alınması aşamasında avans olarak tahsil edilir.
Bina tamamlandıktan sonra bağımsız bölümlere veya binanın tamamına tahsis aboneliği verilmesi sırasında arsa değeri üzerinden alınan avans düşülerek, yapı değerinin emlak vergi beyanı üzerinden ayrıca %2 oranından fazla olmamak üzere katılım payı tahsil edilir” düzenlemesini içermektedir.
Yine 3194 sayılı İmar Kanununun “Yapı Kullanma İzni” başlıklı 30.maddesinin 3.fıkrasında “Bu maddeye göre verilen izin yapı sahibini kanuna, ruhsat ve eklerine riayetsizlikten doğacak mesuliyetten kurtarmayacağı gibi her türlü vergi, resim ve harç ödeme mükellefiyetinden de kurtarmaz.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda belirtilen yasa ve tarifeler yönetmeliği hükümleri birlikte değerlendirildiğinde davalı idarece yasanın yürürlük tarihinden sonra yeni kanalizasyon ve içme suyu tesisleri yapılmış olması veya mevcutların iyileştirilmesinin yapılması halinde, tesislerin hizmet edeceği saha dâhilindeki gayrimenkul sahiplerinden yönetmelikte belirlenen ilkelere göre su ve kanalizasyon tesisleri katılım payı talebe hakkı vardır. Ancak bu katılım payı davalı tarafça hizmet götürülmesi koşuluna bağlı olarak alınır. Bu durumda hizmet götürüldüğünün davalı tarafça kanıtlanması halinde davacı katılım payının yüklenici veya kendisi tarafından ödendiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Ayrıca İmar Kanununun 30/3. maddesi uyarınca iskân ruhsatının alınmış olması davalı idarenin kanal katılım payı istemesine engel teşkil etmez.
Hal böyle iken, yasa koyucu; toplu konutların maliyetini düşürmek ve sosyal devlet ilkesinin gereği olarak daha ucuz konut üretip konut açığını kapatmak için yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere, 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununa 5492 Sayılı Kanunun 2. maddesiyle eklenen Ek 9/2. maddesi ile bir istisna getirmiştir. Anılan maddenin 2. fıkrası; “Toplu Konut İdaresince yapılacak veya yaptırılacak her türlü alt yapı ve üst yapı inşaatlarıyla ilgili olarak 26.5.1981 tarihli Belediye Gelirleri Kanunu"nun ek 6. maddesinde yer alan bina inşaat harcı ve 84. maddesinin (1) ve (2) numaralı bentlerinde yer alan çeşitli harçlar kanunundaki tarifesinde belirtilen en az tutarlar üzerinden alınır. Bu harçlar dışında her ne olursa olsun hizmet karşılığı olsa dahi başka ücret veya bedel alınamaz” hükmünü içermekte olup, bu düzenleme ile alınması gereken bir kısım bedellerin asgari hadden alınması, bunun dışında kalanların ise hiç bir şekilde alınmaması ve böylelikle konut maliyetinin düşürülmesi amaçlanmaktadır. Ancak, bu düzenlemenin; sadece konutun üretilmesi, inşaat ve iskân aşamalarında alınması gereken bedelleri içerdiği de gözönünde tutulmalıdır. Zira, bu aşamalardan sonra toplu konut bölgelerinde, Belediyelerin veya Belediyeye bağlı kuruluşların altyapıyı ıslah etmesi, yeni alt yapı tesisleri yapması, mevcutları iyileştirmesi, konut alanı dışında olan tesis ve ilavelerini değiştirip yenilemesi ve ihtiyaca cevap verecek hale getirmesi, gelişen teknolojiyle paralel hizmetler yapması durumunda, gerek Belediye Gelirleri Kanununda, gerekse.... Tarifeler Yönetmeliğinde açıklanan bedelleri isteyebileceği kabul edilmelidir. Aksi halde, bu bölgede mülkiyet sahibi olanlara ayrıcalık tanınmış olur ki, bunu hukuk düzeninin koruması düşünülemez (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.06.2012 gün ve 2012/13-157 E. 2012/345 K., Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 31.5.2012 gün ve 2011/21139 E. 2012/14121 K., Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 06.12.2012 gün ve 2012/4090 E. 2012/9001 K. sayılı ilamları).
Yapılan bu açıklamalardan sonra, somut olaya dönüldüğünde; davacıya ait bağımsız bölümün yer aldığı 29086 ada 1 parsel (eski 16743 ada 1 parsel) sayılı taşınmazın öncesinde TBMM milletvekilleri lojmanları olarak kullanılmakta iken devredildiği Başbakanlık Toplu Konut İdaresinin (....) başvurusu üzerine Ankara Valiliğinin 03.08.2006 tarihli kararı ile “Toplu Konut Alanı” olarak ilan edildiği, bu aşamadan sonra ... ile ... adi ortaklığı arasında taşınmaz ile ilgili olarak 27.12.2006 tarihli “Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı Sözleşmesinin” imzalandığı (Bu sözleşmenin 21. maddesi uyarınca, adı geçen firma tarafından; su ve kanalizasyon şebekelerine katılma paylarına ilişkin olarak, binasız arsanın vergi değeri payına isabet eden kısmının, yapı (inşaat) ruhsatı alımı sırasında davalı idareye ödendiği) ve ...’ nin taşınmazdaki mevcut payını 14.07.2010 tarihinde (arsa vasfı ile) ... adi ortaklığına satış suretiyle temlik ettiği, davacının ise yüklenici ... adi ortaklığından davaya konu bağımsız bölümü satın aldığı, dava dosyası ile aynı yer ve aynı konuya ilişkin olarak Dairemize gönderilen (ve 2013/1918 E. olarak kaydedilen) Ankara 4. Tüketici Mahkemesinin 2011/352 E. 2012/1283 K. sayılı dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Şu durumda; davacıya ait bağımsız bölümün yer aldığı taşınmazın “Toplu Konut Alanı” olan vasfını, 27.12.2006 tarihli sözleşme ve akabinde tapu sicilinden yapılan temlik işlemi ile kaybettiği, başka bir ifadeyle taşınmaz üzerinde inşa edilmiş olan binaların, TOKİ tarafından yapılan veya yaptırılan binalar kapsamında bulunmadığı ve dolayısıyla 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununun Ek 9/2. maddesinde ifadesini bulan istisnai halin, eldeki dava bakımından uygulanamayacağı bir gerçektir.
O halde, mahkemece; davalı idarece, davacıya ait taşınmazın bulunduğu bölgede kanalizasyon ve içme suyu tesislerinin yapıldığı ve davacının bu hizmetten yararlandığı ispat edildiğinden; bilirkişi marifetiyle bu hizmetten yararlanan bağımsız bölümün ilk maliki olan davacının ödemekle yükümlü bulunduğu kanal katılım ve şebeke tesis bedelinin, abonelik başvuru tarihinde yürürlükte bulunan tarife hükümleri dikkate alınarak belirlenmesi suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi ve sonucu dairesinde bir hüküm tesis edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.