3. Hukuk Dairesi 2021/5801 E. , 2021/10444 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADANA 5. SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen menfi tespit, istirdat davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalıların istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kiraya veren ile aralarında 01/02/2014 başlangıç tarihli ve 8 yıl süreli kira sözleşmesi bulunduğunu, kira sözleşmesinin usulüne uygun bir şekilde feshedildiğini ve 28/02/2015 tarihinde tahliye edileceğinin kiraya verene noter ihtarnamesiyle bildirildiğini, tahliye sonrası anahtarların kiraya veren tarafından teslim alınmadığını, anahtarların teslimi için tevdi mahalli tayin edildiğini, dolayısıyla herhangi bir kira borcu bulunmamasına rağmen davalı tarafından kira bedeli borcu bulunduğu gerekçesiyle hakkında haksız olarak icra takibi başlatıldığını ileri sürerek, Adana 14. İcra Müdürlüğünün 2015/4267 Esas sayılı icra takip dosyasına konu 324.280 TL kira alacağı ve 3.118,42 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 327.398,42 TL davalılara borcu bulunmadığının tespitini talep etmiş 14/12/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile yargılama devam ettiği sırada davaya konu borcun ödendiğini, yine aynı borç nedeniyle Adana 4. İcra Hukuk Mahkemesinde görülen itirazın kaldırılmasına ilişkin hüküm nedeniyle icra inkâr tazminatı ödemek zorunda kaldığını belirterek ödemiş olduğu dava konusu miktar ile birlikte itirazın kaldırılması davası nedeniyle ödemek zorunda kaldığı icra inkâr tazminatının ve itirazın kaldırılması davasında yaptığı yargılama giderlerine ilişkin masrafların davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini istemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; 28/02/2015 tarihinde anahtarı teslim almaya gitmeyen, kiralananın tahliye edileceğini 06/01/2015 tarihi itibariyle bilen davalıların iyi niyetli hareket etmedikleri, bu nedenle davacı kiracının 28/02/2015 tarihi sonrasına ait kira bedellerinden sorumlu olmayacağı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 75.221,13 TL"si itirazın kaldırılması davası nedeniyle ödenen miktar olmak üzere fazla ödenen kira bedelleri ile birlikte toplam 391.092,58 TL"nin davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, davalılar tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davalıların istinaf talebinin reddine karar verilmiş; karar, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre, davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Geçerli olan bir kira sözleşmesi ya tarafların birbirine uygun fesih bildirimi, mahkeme kararı ile ya da kiralananın yok olması ile sona erer. Kiracı, kiralananı kullanımında bulundurduğu sürece kira bedeli ödemekle yükümlüdür. Buna bağlı olarak kira bedelinin ödendiğini ispat yükü kiracıya aittir.
Kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, fiilen boşaltılması yeterli değildir. Anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekir. Kiracının bildirdiği tahliye tarihinin kiraya veren tarafından kabul edilmemesi; başka bir ifadeyle, tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde; kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğü, kiracıya aittir. Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiraya verenin bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır. Anahtarın kiraya verene teslimi, hukuki işlemin içerisinde yer alan bir maddi vakıa olmakla birlikte, sözleşmenin feshine yönelik bir hukuki sonuç doğurduğundan, bunun ne şekilde ispat edileceği hususu, yıllık kira bedelinin tutarı esas alınmak suretiyle, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 200. ve 201. maddeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. Eş söyleyişle, yıllık kira bedelinin tutarı senetle ispat sınırının üzerindeyse ve kiraya verenin açık muvafakati yoksa, bu husus kiracı tarafından ancak yazılı delille ispatlanabilir, tanık dinlenemez.
Bununla birlikte, birden fazla kiraya verenin varlığı halinde kira sözleşmesinin bitiminde, kiracının kiralananı geri verme borcu, kiracı bakımından TBK"nın 85. maddesi uyarınca bölünemeyen bir borç teşkil eder. Bu nedenle, TBK"nın 85/1 maddesi uyarınca; her bir kiraya veren, kiralananın geri verilmesi borcunu, kiraya verenlerin tamamına ifasını talep edebilir. Kiracı kiralananı geri verme borcunu, kiraya verenlerin hepsine birden ifa etmek zorunda olup TBK"nın 169. maddesinde düzenlenen müteselsil alacaklılıktan farklı olarak kiralananın geri verilmesinde kiracı geri verme borcunu tek bir kiraya verene ifa etmekle borcundan kurtulamaz.
Somut olayda; davacı kiracı, 06/01/2015 tarihinde davalılara hitaben gönderdiği ihtarname ile kira sözleşmesini devam ettirmeyeceğini bildirmiş, kiralanana ait anahtarları ise tevdi mahalli olarak tayin edilen Adana 2. Sulh Hukuk Mahkemesine 15/04/2015 tarihinde teslim etmiştir. Tevdi mahalline anahtar teslimi 15/04/2015 tarihinde gerçekleştirilmiş ise de tevdi mahalli tayinine ilişkin mahkeme kararının kiraya verenlerden davalı ..."ye tebliğinin yapılamadığı anlaşılmaktadır.
Ancak, taraflar arasındaki icra hukuk mahkemesinde görülmekte olan itirazın kaldırılması davasında, borçlu kiracının cevap dilekçesinde kiralanana ait anahtarların tevdi mahalline teslim edildiğine ilişkin beyan bulunmakta olup, buna göre, kiraya verenlerin kiralananın tahliye edildiğini ve anahtarın teslimini itirazın kaldırılması davasında gerçekleştirilen ilk oturumda öğrendiklerinin kabulü gerekir.
Bu durumda, kiraya verenlerin zararı; kiralananın tahliye tarihinden, aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parasından ibarettir.
Taraflar arasında geçerli 01/02/2014 tarihli ve 8 yıl süreli kira sözleşmesinin 5. maddesi, sözleşmenin sona erme tarihinden önce öngörülen fesih bildirim süresine ilişkin olup sözleşmede süreden önce fesih durumunda herhangi bir makul sürenin kararlaştırılmadığı anlaşılmaktadır.
Buna göre, ilk derece mahkemesince; itirazın kaldırılması davasında yapılan ilk oturum tarihi olan 11/06/2015 tarihi, tahliye tarihi olarak kabul edilerek; bilirkişilerden ek rapor alınmak suretiyle makul sürenin yeniden belirlenmesi, ve davacı kiracının bu süre sonuna kadar işleyecek kira bedellerinden sorumlu olduğu da göz önünde bulundurulmak suretiyle bir değerlendirme yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nin 373/1. maddesi uyarınca işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun"un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 20/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.