Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/18274
Karar No: 2022/1001
Karar Tarihi: 27.01.2022

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/18274 Esas 2022/1001 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2021/18274 E.  ,  2022/1001 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Hükmüne uyulan Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin 15/05/2017 gün 2014/9106 Esas-2017/5433 Karar sayılı ilamında; “Davacı tarafından açılan Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2006/513 Esas sayılı dosyasında dava konusunun, davacının sigortalısı için ödediği tedavi bedellerinin rücusu olduğu; davacının rücu edebileceği miktarın ve bu bedelden sorumlu olanların tespiti bakımından alınan uzman bilirkişi heyeti raporuyla, eldeki davanın davalısı tarafından fazladan faturalandırma yapıldığının saptandığı; anılan davada bilirkişi raporuna göre verilen kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği hususları hep birlikte gözetildiğinde; eldeki davanın davalısı, anılan dosyada taraf olmadığı için Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2006/513 Esas sayılı dosyasındaki tespiti ve verdiği kararın, davalı aleyhine kesin delil teşkil etmese de davacı lehine güçlü delil niteliği taşıdığı aşikardır. Bu itibarla, davacı lehine güçlü delil niteliği taşıyan önceki rücu davasındaki durumun gözetilmeyişi hatalı olduğu gibi; mahkemenin hükme esas aldığı ikinci ek rapordaki tespitler, kök rapor ve ilk ek rapordaki tespitlerle, ayrıca önceki rücu davasındaki bilirkişi heyeti raporuyla çelişmektedir. Anılan bu çelişkiler giderilmeden hüküm tesis edilmesi doğru değildir. Bu durumda mahkemece; Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2006/513 Esas sayılı dosyasındaki tespit ve kabuller de göz önünde bulundurulmak suretiyle, Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesinden, içinde fizyoterapi uzmanının da yer aldığı heyetten, TTB Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre davalının fatura ettiği tedavi bedellerinin yerinde olup olmadığı, fazladan ve usulsüz faturalandırma olup olmadığı konularında, önceki rücu davasında alınan bilirkişi raporuyla mahkemenin kendi aldığı raporlar arasındaki çelişkileri gideren, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeyle ve konusunda uzman olmayan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen rapora göre, yazılı olduğu biçimde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne, davalının Beyoğlu 5. İcra Müdürlüğü'nün 2010/8601 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı
    itirazın iptaline, takibin 19.667,29 TL asıl alacak bedeli üzerinden takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, İİK'nun 67/2 maddesi gereğince hükmolunan alacak bedeli üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava, sağlık sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, sigortalının tedavisi için fazladan tahsilat yaptığı iddia olunan davalıdan rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda öngörülen süreler, nitelikleri bakımından, taraflar için ve mahkemeler için konulmuş süreler olmak üzere ikiye, taraflar için konulmuş süreler ise kanunda belirtilen süreler ve hakim tarafından belirtilen süreler olmak üzere ikiye ayrılır. Kanunda belirtilen süreler; kanun tarafından öngörülmüş (cevap süresi, temyiz süresi gibi) süreler olup, bu süreler kesindir ve işlemin kanuni süresi içinde yapılıp yapılmadığı, mahkemece re’sen gözetilir. Hakimin tespit ettiği süreler ise kural olarak kesin değildir. Hakim, kendi tayin etmiş olduğu süreyi, 6100 sayılı Kanunun 90/2’nci maddesine göre iki tarafı dinledikten sonra haklı nedenlere dayanarak, azaltıp çoğaltabilir ve bu sürenin, kesin olduğuna da karar verebilir. (HMK m.94/2, HUMK m.159). Hakimin verdiği sürenin kesin olması için ya hakimin kesin olduğunu belirtmeksizin verdiği ilk sürede işlemin yapılmaması nedeniyle ilgili tarafın yeniden süre talep hakkının varlığı karşısında, bu talep üzerine hakimin verdiği ikinci sürenin kanundan kaynaklanan şekilde kesin olması (HUMK m.163, c.4, HMK 94/2); ya da hakimin tayin ettiği ilk sürenin kesin olduğuna karar vermiş olması gerekir. Hakimin tayin ettiği bu ilk sürenin kesin süre olarak hukuki sonuç doğurabilmesi için, buna ilişkin ara kararının kanuna ve içtihatlara uygun şekilde oluşturulması, hiçbir tereddüde yer vermeyecek derecede açık olması ve kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının ilgili tarafa ihtar edilmesi gerekir. Kesin süreye ilişkin ara kararının verilmesiyle karşı taraf lehine usulü kazanılmış hak doğmaktadır. Başka bir deyişle; ister kanun, ister hâkim tarafından tayin edilmiş olsun, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesi olanaklı değildir.
    Öte yandan 6100 sayılı Kanunun 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararın hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması, taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Bazı hallerde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu cümleden olarak, kesin sürenin amacına uygun olarak kullanılması ve yeterli uzunlukta olmasının yanı sıra, tarafların yargılamadaki tutumları ile süreye konu işlemin özelliğinin de göz önünde bulundurulması gerekir.
    Bu yasal düzenlemeler göstermektedir ki, taraflar; dinlenmesini istedikleri tanık ve bilirkişinin veya yapılmasını istedikleri keşif ve sair işlemlerin masraflarını, mahkeme
    veznesine yatırmaya mecbur olup, hâkim tarafından verilen sürede gerekli masrafı vermeyen tarafın talebinden sarfınazar ettiği kabul edilir. Hâkimin, bu masrafların yatırılması konusunda verdiği sürenin kesin olduğunu usulünce karara bağladığı hallerde, kesin süreye uymayan tarafın bu delile dayanma olanağı kalmaz. Kesin süre tarafların yanında hâkimi de bağlayacağından uyulmaması halinde, gereğinin hâkim tarafından hemen yerine getirilmesi gerekir.
    6100 sayılı HMK’nun “Delil İkamesi İçin Avans” başlıklı 324. maddesinde; “ (1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. (2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
    Somut olayda mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş olduğu, davacı vekilinin de hazır bulunduğu 08/03/2019 tarihli celsede, bozma ilamı doğrultusunda Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2006/513 Esas sayılı dosyasındaki tespit ve kabuller de göz önünde bulundurulmak suretiyle, Aydın Tıp İhtisas Dairesi'ne gönderilerek içerisinde fizyoterapi uzmanının da yer aldığı heyetten TTB Asgari Ücret Tarifesi Hükümlerine göre davalının fatura ettiği tedavi bedellerinin yerinde olup olmadığı, fazladan ve usulsüz faturalandırma olup olmadığı konusunda dosya içerisinde bulunan tüm raporlar da değerlendirilerek rapor alınmasına, masrafın davacı tarafça karşılanmasına, davacı vekiline; HMK'nun 324. madde hükmü gereğince 1.000,00 TL delil avansını mahkeme veznesine yatırmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, bu süre içerisinde belirlenen gider avansını yatırmadığı takdirde dosya kapsamı uyarınca karar verileceği hususunun davacı vekiline ihtarına karar verildiği, ancak verilen kesin sürede davacı tarafça delil avansının ikmal edilmediği, davacı vekilinin 29/05/2019 tarihli dilekçesinde; huzurdaki dosyanın 08/03/2019 tarihli duruşmasının tevkil yolu ile başkaca avukatlar tarafından takip edilmiş olduğu, kendilerine söz konusu avukatlar tarafından sehven delil avansının yatırılması gerektiği bilgisinin iletilmemiş olduğunu, bu nedenle gider avansının süresi içinde yatırılamadığını beyan ettiği, davacı vekilinin 29/05/2019 tarihinde verilen kesin süre geçtikten sonra 1.000 TL delil avansını mahkeme veznesine yatırdığı, akabinde mahkemece 21/06/2019 tarihli celsede 08/03/2019 tarihli celsede verilen 1 nolu ara kararı uyarınca işlem yapılmasına karar verildiği, bu ara karar uyarınca Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı, SGK Hekimi ve Adli Tıp Uzmanı bilirkişilerden oluşan heyetten 01/09/2020 tarihli bilirkişi raporunun alındığı, bu rapor hükme esas alınmak suretiyle de davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın davalı vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.
    Şu durumda; mahkemece davacı vekilinin de hazır bulunduğu 08/03/2019 tarihli celsede bozma ilamı doğrultusunda rapor alınmasına, masrafın davacı tarafça karşılanmasına, davacı vekiline; HMK'nun 324. madde hükmü gereğince 1.000,00 TL delil avansını mahkeme veznesine yatırmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, bu süre içerisinde belirlenen gider avansını yatırmadığı takdirde dosya kapsamı uyarınca karar verileceği hususunun davacı vekiline ihtarına karar verildiği, kesin süreye ilişkin ara kararın hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olduğu, davacının yatırması gereken ücretin belirli olduğu, mahkemenin ara kararının usulüne uygun olarak açıklandığı, buna rağmen davacı vekili tarafından süresinde belirtilen delil avansının ikmal edilmediği anlaşılmıştır.
    Şu durumda mahkemece; kesin süreye ilişkin ara kararın davacı tarafça yerine getirilmemesi sebebiyle davalı taraf lehine usulü kazanılmış hak doğduğu, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bu işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesinin olanaklı olmadığı, kesin süreye uymayan davacı tarafın artık bu delile dayanma olanağı kalmadığı, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 27/01/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi