14. Hukuk Dairesi 2016/16736 E. , 2020/3737 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24/05/2011 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30/06/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili ile davalıların ...Köyü, 3403 ada 5 parsel sayılı taşınmazda hissedar olduklarını, ortaklıklarının mümkünse aynen taksim, değilse satış yoluyla giderilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar vekili, cevap dilekçesi ile taşınmaz üzerinde fiilen taksim yapıldığını, ayrıca İmar Kanunu 18. madde uygulanması nedeniyle taraflar arasında ortaklık oluştuğunu, bu maddenin uygulanması nedeniyle İdare Mahkemesinde iptal davası açtıklarını belirterek sonucunun beklenmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK"nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
6100 sayılı HMK’nun “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
Aynı yasanın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
“Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
10.4.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmasızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verebileceği öngörülmüştür.
Somut olayda; gerekçeli kararda, "Davanın kabulü ile, ...Köyü, f21c18d1b pafta 2254 ada , 8 parselde kayıtlı 127 m2 arsa vasıflı taşınmazdaki ortaklığın aynen taksimi mümkün olmadığından, satış suretiyle giderilmesine" karar verilmişken; kısa kararın tefhim edildiği 30.06.2016 tarihli 23. celsede, "Davanın kabulü ile, ...Kapı No:7-9 adresinde ve tapunun F21c22b4b Pafta, 3403 ada, 5 parsel sayısında yer alan, tamamı: 999,97 m2 arsa yüzölçümüne sahip olup üzerinde ekli aplikasyon krokisinde (A) ve (B) harfleri ile gösterilen ve her biri, bir bodrum + bir zemin + iki normal kattan oluşan iki ayrı bina bulunan,
Taşınmazın toplam değeri 100 oran itibar olunarak yapılan oranlamada;
A) Arsaya İsabet Eden oran :%80,64
B) Üzerinde bulunan (A) binasına isabet eden oran :% 9,68
C)Üzerinde bulunan (B) binasına isabet eden oran : % 9,68 olarak tespit ve hesap edilen,
Dosyada mevcut İmar Durumu ve İmar Planı örneğine göre, dava konusu 5 parselin kendinden başka bölümlere ayrılması mümkün olmayan bir imar parseli oluşu, üzerinde kurulu bulunan binaların, imar mevzuatına ve Belediyece tasdikli projesine aykırı yapılmış tarafları, paydaş sayısı ve her bir paydaşın tapuca sahip olduğu pay durumları nazara alındığında, dosyada mevcut durum ve belgelere göre söz konusu taşınmazın ivaz ilavesi suretiyle dahi aynen taksiminin mümkün olmadığı, iş bu davadaki paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine" yazılmak suretiyle karar verilmesi doğru görülmemiş, tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana geldiği anlaşılmış olup; bu husus kararın infazında tereddüt oluşturacağından gerekçeli karar ile tefhim edilen kısa karar arasındaki çelişki giderilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 16.06.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.