Esas No: 2021/15338
Karar No: 2022/937
Karar Tarihi: 21.01.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/15338 Esas 2022/937 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/15338 E. , 2022/937 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 18/01/2022 Salı günü davalı ... vekili Av. ... ve davalı ... vekili Av. ... geldi. Davacı adına gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalılar vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dilekçesinde; davalı ...’den alacaklı olduğunu, davalı borçlular aleyhine Konya 6. İcra Müdürlüğü’nün 2015/ 9380 ve 2015/9381 sayılı dosyaları ile takip yapıldığını, takiplerin kesinleştiğini, borçlunun acz halinde olduğunu, davalı borçlunun adına kayıtlı gayrımenkul kaydına eşi olan diğer davalı adına 25/03/2014 tarihinde ipotek tesis edildiğini, beyan ederek, davalılar arasındaki ipotek işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın kabulüne karar verilmiş, söz konusu karar davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Konya Bölge Adliye Mahkemesince; davacı tarafça devirlerin muvazaalı olduğu iddia edildiğine ve bu sebeple dava açıldığına göre ipotek tesis tarihi ile (25/03/2014) arabuluculuğa başvuru tarihi arasında (19/03/2019) İİK 278 maddesinde öngörülen 2 yıllık ve 1 yıllık hak düşürücü süre geçmiş olmakla beraber İİK 280. maddesindeki genel süre olan 5 yıllık hak düşürücü süre geçmemiş olduğundan ve Arabuluculuk Kanunu 17/2. maddesine göre arabuluculuk sürecinin başlamasından (19/03/2019 ile 03/04/2019 tarihleri arası) sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmayacağından ve davacının da 05/04/2019'da işbu davanın süresinde açıldığı, her ne kadar işbu dava ticari dava olmadığından arabulucuğa tabi olmasa bile, davacı tarafın
arabuluculuğa tabi olduğu düşüncesiyle arabuluculuğa başvurması ve bu arada da sürenin dolması gözetildiğinde bu yanılgısının onun aleyhinde sonuç doğurması mümkün olmayacağı, gerekçesi ile istinaf taleplerinin reddine karar verilmiş, karar ilamı davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK'nın 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK'nın 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
İİK'nın 284. maddesine göre de "İptal davası açma hakkı, batıl tasarrufun vukuu tarihinden itibaren beş sene geçmekle düşer" hükmüne haiz olup, madde de belirtilen beş yıllık süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup mahkemece resen dikkate alınması gerekmektedir.
07/06/2012 tarih ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile; bazı hukuk uyuşmazlıkları yönünden, bir yandan tarafların kendi iradeleriyle kendi çözümlerini üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde edilebilmeleri, öte yandan da mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla, yine mahkemeler aracı kılınarak bazı tür hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak “Arabuluculuk” müessesesi benimsenmiştir.
Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’da, 06/12/2018 tarih ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda aynı kanun ile 6102 sayılı TTK’ya 5/A maddesi ile, getirilen düzenleme ile, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. Ticari davalarda zorunlu arabuluculuğa başvurma 01/01/2019 tarihi itibari ile yürürlüğe girmiş olup, ticari davalarda arabulucuya başvurma dava şartı olarak kabul edilmiştir.
6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu‟nun 5/(3) maddesi ile “asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin -“iş bölümü ilişkisi” olmayıp- görev ilişkisi” olduğu kabul edilmiş olduğundan, bundan böyle tasarrufun iptali davalarının asliye hukuk mahkemesi yerine ticaret mahkemesinde açılması halinde, ticaret mahkemesince -davalı tarafın iş bölümü itirazında bulunması beklenmeden- resen görevsizlik kararı verilmesi gerekecektir. Bu husus 6102 sayılı Kanun‟un yürürlüğe girmesinden sonraki dönemde yüksek mahkemece de bu konuya ilişkin içtihatlarda açıkça vurgulanmıştır. Kaldı ki İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayalı davalarda görevli mahkeme İİK'nın 281. maddesi uyarınca genel mahkemeler olduğu da kanunda belirtilmiştir. Bu sebeple; tasarrufun iptali davaları ticari davalardan olmayıp arabuluculuğa başvurmak dava şartı olmadığı gibi, ihtiyari arabuluculuğa başvurmaya ise herhangi bir engel bulunmamaktadır. Ancak ihtiyari arabuluculuğa başvurmak, İİK madde 284 de belirlenen 5 yıllık hak düşürücü süreyi kesmeyecektir.
Dava konusu tasarruf 25/03/2014 tarihinde yapılmış olup, iş bu dava ise İİK 284'de belirlenen 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 05/04/2019 tarihinde açılmıştır. İhtiyari arabuluculuğa başvurmak İİK'da belirlenen 5 yıllık hak düşürücü süreyi kesmeyeceğince Mahkemece ve Bölge Adliye Mahkemesince süresi içerisinde açılmayan davanın reddine ve davalılar lehine maktu vekalet ücretine yönelik hüküm kurulması gerekirken yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre ... vekili ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle ... vekilinin ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına kabulü ile hükmün BOZULMASINA, HMK 373/1 hükmü gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 3.815,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılara verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 21/01/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.