3. Hukuk Dairesi 2013/4453 E. , 2013/7653 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen manevi tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı ile davalının 09.05.2010 tarihinde nişanlandıklarını, davacının tüm karşı koymalarına rağmen davalının en kısa zamanda resmi nikah yapacağı vaadinde bulunması üzerine tarafların birlikte olduklarını, davacının bekaretini kaybedip aynı zamanda hamile kalmasına neden olduğunu, davacının ısrar ve çabaları üzerine 22.07.2010 tarihinde kına gecesi adı altında düğün yapılırken, davalı tarafından olaylar çıkartılıp kavganın yaşandığını, yaşanan bu olaylar üzerine davalının ... ilçesine dönüp davacıyı hiç arayıp sormadığını, davacının nikah yapma isteğini davalıya bildirmesine rağmen davalının kesinlikle evlenmeyeceğini bildirdiğini, davalının evlenme vaadiyle davacının cinsel dokunulmazlığını ihlal ettiğini ve davacının 5 aylık hamile olduğunu, davacının evlenme şansını ve umudunu yitirmekle birlikte doğacak çocuğun geleceği için de endişe duyduğunu belirterek 60.000 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davalının nişanı bozma gibi bir niyetinin olmadığını, kına gecesinde davacının akrabalarının çıkarmış olduğu kavga neticesinde anlaşmazlık çıktığını ve davacının gerekçe göstermeksizin evlenmeyeceğini davalıya bildirdiğini ayrıca davacının kendi isteği ile birlikte olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasındaki nişanın bozulmasında davacının kusurunun bulunmadığı, davacının hamile olduğunu bile bile davalının nişanı bozduğu, davacının çocuğu ile birlikte ortada kaldığı, evlilik şansını kaybettiği anlaşıldığından 60.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hâkim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Davada, kişilik hakları zarar gören davacı tarafından manevi tazminat talep edilmektedir.
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları araştırılmış, davacının 1983 doğumlu olup çalışmadığı, ev kızı olduğu, davalı ile birlikteliğinden olan 13.01.2011 doğumlu çocuğu ile birlikte kendi ablasının yanında kaldığı, gelirinin olmayıp geçimini ablası ve eniştesinin sağladığı, davalının ise 1981 doğumlu olup pazarlamacı olarak asgari ücretle çalıştığı ve 31.12.2010 tarihinde başka birisiyle evlendiği tespit edilmiştir.
Bu durumda, olay tarihi, oluş biçimi, kusur durumu, olaydan etkilenme derecesi, olayın özellikleri, ekonomik olgular ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde mahkemece takdir olunan 60.000 TL manevi tazminat miktarı bozulan dengenin biraz olsun giderilmesi için kabul edilmiş olan bir tatmin veya telafi şekli olan giderimin saldırının niteliği ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında fahiş olduğundan kurulan hüküm bu nedenlerle doğru görülmemiştir. (Prof.Dr.Tekinay S.S. Aile Hukuku 1990 sh.262, HGK. 14.04.2010 gün ve 2-203/220 Karar)
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.05.2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine, davacının duyduğu acı ve elem, kişilik haklarının ihlali ve olayın oluş şekline göre takdir edilen manevi tazminat miktarının yerinde bulunmasına göre, temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması görüşünde olduğumdan Sayın Çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.