14. Hukuk Dairesi 2019/4072 E. , 2020/3767 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06/04/2012 gününde verilen dilekçe ile belediyeden satın almaya dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10/07/2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, belediyeden satın almaya dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, ... ili, ... ilçesi, 4300 ve 4302 parsel sayılı taşınmazların 1972 yılında davalı idare tarafından davacıya satıldığını, davacı tarafından taşınmazların bedelinin ödendiğini, satış tarihinden beri zilyetliğin davacıda olduğunu, taşınmazlarda encümen kararına göre satılan toplam 8160 m2 tapunun iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
Davalı ... Belediyesi vekili ile davalı ... Belediyesi vekili, satışın belediyenin yetkili organı tarafından yapılmadığını, satış ile ilgili belediye meclis kararı bulunmadığını, davacının ibraz ettiği makbuzlardan satış bedelinin ödenip ödenmediğinin anlaşılamadığını, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, ilk kararında "Davanın reddine," karar verilmiş, Dairemizin 15.10.2018 tarihli ve 2016/6268 Esas, 2018/6683 Karar sayılı ilamı ile "Davacının istemin dayanağını 06.10.1972 günlü Belediye Encümen Kararı teşkil etmektedir. Zira dava konusu taşınmazın davacıya satışı anılan encümen kararına göre yapılmıştır. Belediyenin 31/03/2015 tarihli yazısında satışa ilişkin belediye meclis kararının bulunamadığı da bildirilmiştir. Gerek 1580 sayılı Belediye Kanunu nun 70. ve gerekse yürürlükteki 5393 sayılı Belediye Kanunu nun 18/e maddeleri hükmünce belediyeye ait taşınmaz mal alımına, satımına, takasına, tahsisine, tahsis şeklinin değiştirilmesine veya tahsisli bir taşınmazın kamu hizmetinde ihtiyaç duyulmaması halinde tahsisin kaldırılmasına karar verme yetkisi belediye encümenine değil, belediye meclisine aittir. Davacıya satış encümen kararı ile yapıldığından bu satışa dayanılarak tescil isteminde bulunulamaz" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili temyiz aşamasında meclis kararının kötüniyetle gizlendiğini, dosyaya sunulmadığını, meclis kararının bulunduğunu iddia ederek 11.08.1967 tarihli meclis zabıt defterinden bir sayfadan ibaret örnek ibraz etmiştir. Dava konusu satışa ilişkin 06.10.1972 tarihli belediye encümen kararında imzası bulunan davacı tanığı encümen üyesi Yusuf Bilgi 08.10.2014 tarihli 11. celse yeminli beyanında "1972-1973 tarihleri arasında ... Belediyesinde encümen üyesi olduğunu, herkesin bağının karşısındaki yeri ihale yapmadan ilgili kişiye sattıklarını, dava konusu taşınmazları ihale yapmadan davacıya sattıklarını, davacının satış bedelini ödediğini, satıştan sonra davacının dava konusu taşınmazlara bağ diktiğini ve satış tarihinden beri davacının zilyetliğinde bulunduğunu" beyan etmiştir. Bu durumda mahkemece meclis kararı ve dayanak belgelerinin asıllarının davalı belediyeden temini ile tanık sıfatıyla dinlenen encümen üyesinin beyanları ve ödeme makbuzları da dikkate alınarak bir karar verilmesi" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda "Davanın kabulü ile, ... ili ... ilçesi ... mah. 387 ada 1 parsel ile aynı yer 386 ada 2 parsel sayılı taşınmazların davalı ... adına kayıtlı olan hisselerin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline," karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Bir davada hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır. Bu talebin azına karar verilebilmesine rağmen daha fazlasına veya talepten başka bir şeye karar verilemez. Nitekim, “Taleple Bağlılık İlkesi” başlıklı HMK’nin 26. maddesi gereğince “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.
Hakimin, tarafların talepleriyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır."
Yukarıda açıklanan ilkeler gereğince, somut olay incelendiğinde; davacı vekili dava dilekçesinde belediyeden satın aldırdığını bildirdiği taşınmazların miktarını 8160 m2 olarak belirtmiş ve bu kadar yerin tapusunun iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir. Dava konusu taşınmazlardan 4300 parsel sayılı taşınmazın Kadastro Kanununun 22/A maddesi gereğince yapılan güncelleme sonucunda ada ve parsel numarasının 387 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, yüz ölçümünün 25.114,00 m2 belediyenin payına düşen kısmın 21.106,22 m2 olduğu, 4302 parsel sayılı taşınmazın da Kadastro Kanununun 22/A maddesi gereğince yapılan güncelleme sonucunda ada ve parsel numarasının 386 ada 2 parsel sayılı taşınmaz, yüz ölçümünün ve belediyenin payına düşen kısmın 7334,00 m2 olduğu görülmüştür.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilerek 386 ada 2 parsel ve 387 ada 1 parsel sayılı taşınmazların tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş ise de iptal edilen ve davacı adına tescil edilen taşınmazların toplam miktarı 28.440,22 m2 olup, talepten fazlasına hükmedilmiştir. Mahkemece bu husus nazara alınmaksızın talepten fazlasına hükmedilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.06.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.