9. Hukuk Dairesi 2008/23010 E. , 2010/7509 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti
alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalıya ait işyerinde 25.12.2003 -28.2.2006 tarihleri arasında tır şoförü olarak çalıştığını son ücretinin net 1.300 TL olduğunu, davalı işverenin işiyle ilgili hiçbir uyarıda bulunmaksızın şirketlerinde çalışmaya devam edebilmeleri için kendilerinden açık senet imzalayıp vermelerini istediğini, kendisinin bu talebi reddetmesi üzerine işverenin iş sözleşmesini feshettiğini, davalı işverenden haklarını talep etmeleri üzerine, işverenin 1.600 TL bedelli çek verdiğini belirterek, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretinin hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının davalı işyerinde 25.12.2003 - 28.2.2006 tarihleri arasında çalıştığını, 20.2.2006 tarihinde verdiği dilekçeyle işlerin ağırlaşmasını ve bel fıtığı hastalığını gerekçe göstererek işi bırakmak istediğini beyan ettiğini ve 28.2.2006 tarihinde de kendi isteğiyle işten ayrıldığını, davacının kendi isteğiyle işten ayrılması nedeni ile ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanmadığını, buna rağmen kendisine kıdem tazminatı ödendiğini, davacının çalıştığı 2 yılı aşkın süre içinde tüm hak ve alacaklarını ile ücretlerini aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “Davacının 20.02.2006 tarihli dilekçesinde ; "12.15.2003 tarihinde şoför olarak işe başladım. Bu tarihe kadar Diztaş ve Varol Beton Bünyesi altında çalışıyorum. Bel fıtığı hastalığımın nedeniyle işyerinizden ayrılmak istiyorum. Gereğin yapılmasını arz ederim."demiştir.
Davacının fesih sebebinin geçerli kabul edilerek işveren tarafından kıdem tazminatı ödendiği, bu itibarla davacının kıdem tazminatı hakkının tartışılmasına gerek bulunamadığı, iş akdini haklı nedenle de olsa fesheden işçinin, tazminat hakkının olamayacağı, Davacının imzaladığı 28.2.2006 tarihli ibraname de değerlendirildiğinde, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti yönünden ibranamenin makbuz niteliği taşıdığı anlaşılmıştır.” gerekçesiyle kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti talebinin kısmen kabulüne, ihbar tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemeler tarafından verilen kararlarda tarafların gösterilmesi, iddia ve savunmaların özetlenmesi, ihtilaflı konular hakkındaki delillerin tartışılması ret ve üstün tutma sebeplerinin açıklanması zorunludur. Kararın, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 388 ve 389. Maddelerinde tanımlanan unsurları taşıması ve
1. Kararı veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve tutanak kâtibinin ad ve soyadları ve sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa kararın hangi sıfatla verildiği,
2. Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adresleri,
3. İki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep,
4. Hüküm sonucu ile varsa kanun yolu ve süresi,
5. Kararın verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve tutanak kâtibinin imzaları, yönündeki hükümlerin kararın yazımında dikkate alınması gerekir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Aynı kural HUMK. nun 389.maddesinde de tekrarlanmıştır. Keza HUMK. nun 381.maddesi (kararın tefhimi en az 388.maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur). Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.(Hukuk Genel Kurulu - 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı)
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmişse de, davacının ıslah dilekçesi de dikkate alındığında, bilirkişi tarafından hesaplanan kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretinden, ibranamedeki miktarlar düşüldükten sonra hüküm altına alınan 606,55 TL kıdem tazminatı ile 556,66 TL yıllık izin ücreti alacaklarına ulaşılamamaktadır.
Mahkemece, talep olunan hususlara yönelik olarak hangi yönde hüküm kurulduğu, ihbar tazminatı talebinin ne gerekçe ile reddedildiği, tereddüde yol açmayacak şekilde açıkça belirlenerek zapta geçirilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup sair hususları incelenmeksizin kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,22.03 .2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.