20. Hukuk Dairesi 2017/6164 E. , 2019/522 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava dilekçesinde; 06.02.2014 günlü kat malikleri kurulunun ve alınan kararların iptali, davacının 700,00 TL borçlu olmadığının tespiti istenilmiştir.
... 3. Sulh Hukuk Mahkemesi 2014/730 E. - 2015/365 K. sayılı kararıyla davalı apartman yöneticisi ..."ın yönetici olarak seçildiği ve apartman yönetiminin ... Apt. yönetimine devredildiği, 06/02/2014 tarihli genel kurul kararı ve bu toplantıda alınan kararların iptaline, ... 7. İcra Müdürlüğünün 2014/10303 takip sayılı dosyası ile her ne kadar davacı aleyhine takip yapılmış ise de alınan genel kurul kararının kanuna uygun olmadığından; davacının davalı-apartman yönetimine 700,00 TL borçlu olmadığının tespitine, davacının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 2015/12626 E. - 2016/96201 K. sayılı kararıyla;
"......) Davacının 700,00 TL borçlu olmadığının tespitine yönelik olarak yapılan temyiz incelemesinde;
Temyize konu miktar karar tarihi itibarıyla ...080,00 TL"sını geçmemektedir.
HUMK"nın 5219 Sayılı Kanunla değişik 427. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca miktar veya değeri ...080,00 TL"yi geçmeyen kararlar kesin olduğundan miktar yönünden temyiz dilekçesinin reddine,
2) Kat malikleri kurulunun ve alınan kararların iptaline yönelik olarak yapılan temyiz incelemesinde;
634 sayılı Kanunun 5711 sayılı Kanunla değişik 33. maddesinin birinci fıkrası gereğince kat malikleri kurulunca verilen kararlar alayehine oy kullanan kat maliki karar tarihinden başlayarak bir ay içinde, toplantıya katılmayan kat maliki ise kararı öğrenmesinden başlayarak bir ay içinde ve her halde 6 ay içinde iptal davası açabilir hükmü yer almaktadır.
Dosyada mevcut tüm bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda, 06/02/2014 tarihinde yapılan kat malikleri kurulu toplantısına davacının veya vekilinin katılmadığı 14/08/2014 tarihinde iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan kanun maddesi de dikkate alınarak altı aylık sürenin geçmiş olması nedeni ile davanın süreden reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir..." denilerek kararın bozulmasına hükmetmiştir.
Mahkemece Yargıtay bozma kararına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama neticesinde davacının davasının reddine karar verilmiş olup, davacı vekili tarafından yargılama gideri ve vekalet ücreti açısından kararın tavzihi talep edilmiş, mahkemece; 2014/730 E. - 2015/365 K. sayılı kararda iki ayrı talep söz konusu olduğundan davalının takdiren yarısından sorumlu tutulmak suretiyle 321,90 TL yargılama giderinin .../2"sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, avukatlık Asgari Ücret Tarifenin üçüncü kısmı gereğince hesaplanacak miktarın tamamı, avukatlık ücreti olarak hüküm olunacağından ve dava konusu değerinden az olamayacağından 700,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine, bu tavzih kararının; kısmî kesinleşen mahkemenin 14/04/2015 gün ve 2014/730 E. - 2015/365 K. ve mahkemenin 22/11/2016 gün ve 2016/1005 E. - 2016/1097 K. sayılı kararlarının ilam eki sayılmasına tavzihen karar verilmiş olup davalı vekili tarafından tavzih kararın kaldırılması istenilmiş, mahkemece talebin reddine karar verilmiş ve davalı vekili tarafından tavzih kararı temyiz edilmiştir.
Dava, kat malikleri kurul kararın iptali ve menfi tespit istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 305. maddesinde; hangi durumlarda "tavzih" yapılabileceği, tavzihin kapsamı ve ne şekilde yapılması gerektiği açıklanmıştır. Anılan maddenin .... fıkrası, "Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez." şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre;
Somut olayda; ...) Davacı vekilinin başvurusu üzerine 13/02/2017 tarihli tavzih kararı ile mahkemece verilen 2014/730 E. - 2015/365 K. sayılı kararda iki ayrı talep söz konusu olduğundan davalının takdiren yarısından sorumlu tutulmak suretiyle 321,90 TL yargılama giderinin .../2"sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2) Avukatlık Asgari Ücret Tarifenin üçüncü kısmı gereğince hesaplanacak miktarın tamamı, avukatlık ücreti olarak hüküm olunacağından ve dava konusu değerinden az olamayacağından 700,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine,
3) Bu tavzih kararının; kısmî kesinleşen mahkemenin 14/04/2015 gün ve 2014/730 E. - 2015/365 K. ve mahkemenin 22/11/2016 gün ve 2016/1005 E. - 2016/1097 K. sayılı kararlarının ilam eki sayılmasına tavzihen karar verilerek yerel mahkemece gerekçeli kararın hüküm fıkrasında yer verilmeyen bir husus, tavzih kararı ile hüküm fıkrasına ilave edilmiştir. Hükmü değiştirecek nitelikte tavzih kararı verilmesi usul ve yasaya uygun değildir.
Özellikle belirtilmelidir ki, hâkim, tavzih yolu ile hükümde unutmuş olduğu talepler hakkında karar verip, bunu hükmüne ekleyemez. Bunun gibi, hüküm verirken unutmuş olduğu vekâlet ücreti veya faiz hakkında tavzih yolu ile bir karar verip bunu hükmüne dâhil edemez.
Kararın hüküm fıkrasındaki bu hata "maddi hata" niteliğinde olmayıp, yapılan bu yanlışlığın "hükmün tavzihi" (HMK m. 305) yoluyla giderilmesi mümkün olmadığı gibi, anılan Kanunun 304. maddesinde düzenlenen "hükmün tashihi" yoluyla da yapılan hatanın düzeltilmesi amacıyla taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların sınırlandırılması, genişletilmesi ve değiştirilmesi mümkün değildir, bu nitelikteki bir düzeltme istemi ancak temyiz incelemesine konu yapılabilir.
O halde mahkemece, davacı vekilinin tavzih talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, talebin kabulü ile tavzih kararı verilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 13/02/2017 tarihli tavzih kararının BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 04/02/2019 günü oy birliği ile karar verildi.